Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

En büyük düşman

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 30 Ekim 2023 00:34
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası 1990’da kapitalizm, yeni bir organizasyonla Küresel Ekonomik Sistem’e (Finans-Kapital Sistem) dönüştü.

Ancak emperyalizmin yüksek kâr uğruna her türlü sömürü olan hedefi değişmedi. Dijitalleşmenin de etkisi ile sadece daha yumuşak ve sinsi stratejilere geçildi. Sistem, takip eden 25 yılda dünya devletlerinin %90’dan fazlasını ele geçirdi. 2007’deki ekonomik krize rağmen sistem hâkimiyetini devam ettiriyor. Sistemden rahatsız olan birçok ülke alternatifsizlikten çıkış yolu bulamıyor. Finans-Kapital Sistemi yönetenler insan emeğini ve dünya kaynaklarını sömürmekten vazgeçmiyor.

Dünya çapındaki büyük ekonomik sistemlerin değişimi, yine dünya çapındaki savaş ve benzeri büyük olaylarla (Covid-19 virüsü gibi) mümkün olabilir. Bu konuda da fazla iyimser olmak mümkün değil çünkü savaş sonrası kurulacak yeni ekonomik sistemler de giderek benzer bir sömürüyü hedefleyecektir. Çünkü insanlık, yüzyıllardır, ülkesel ve uluslararası adalet sisteminden yoksun. Bu nedenle sistemi tasarlayanlar, sömürüyü devam ettirenler ve buna alet olanlar cezalandırılamıyor. Thomas More’un ütopya ülkesindeki ideal yönetim sistemlerine bugün daha çok ihtiyacımız var. Ancak ben size ülkemizde 100 yıl önce, hem de Türk İstiklal Harbi’nin tam ortasında yayınlanan bir makaleden bahsetmek istiyorum. Ankara’da yayınlanan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin başmakalesi “En Büyük Düşman” adını taşıyor. Makaleyi okuyunca yazarın kapitalizm-emperyalizm ilişkisini bu kadar basit ancak çarpıcı biçimde anlatmasına hayran olmamak elde değil.

Yazarın çok iyi vurguladığı gibi savaştan galip çıkan Türkiye ile Müttefikler arasında yapılan Lozan görüşmelerinde en büyük sorun kapitülasyonlar, gümrük tarifeleri, kabotaj hakkı ve borçların ödenmesinde çıkmıştır. Müttefikler, 1929’a kadar 5 yıl süre ile indirimli gümrük tarifelerini kabul ettirmişlerdir. Bu durum, 1929 dünya ekonomik krizine kadar geçen dönemde yeni cumhuriyetin gelişmesini ve kalkınması %42 oranında olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ilk defa 1929’dan itibaren kendi ekonomisini koruyacak gümrük oranlarını bağımsız olarak belirleme hakkına kavuşmuştur. 1930-1938 arası Atatürk’ün liderliğinde bağımsız ve bağlantısız tam bir kalkınma süreci olmuştur. 1939-1945 arasında meydana gelen İkinci Dünya Savaşı’nda kararsız bir tutum içinde harbe girmeyen Türkiye’nin, Atatürk’ün temel felsefe ve ilkelerine aykırı bir davranış sergilediği söylenebilir. Çünkü Atatürk 21 Mayıs 1938’de yani ölümünden yaklaşık beş ay önce yaptığı konuşmada Türkiye’nin olası savaş stratejisi hakkında önemli ipuçları vermiştir:

“Eğer harp çok ani bir şekilde çıkarsa bütün uluslar silahlı kuvvetlerini saldırgana karşı birleştirmeli ve bu saldırının yanına kar kalmayacağını açıkça anlatacak uluslararası bir örgüt kurmalıdırlar.”

Bu bağlamda Türkiye’nin saldırgan Almanya’ya karşı savaşa girmesi veya açık destek vermesi gerekirdi. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Atatürk’ün yokluğunda olanlardan, varlığında olacaklara ve olamayacaklara doğru bir analiz yapıldığında Türkiye’nin Mütteffikler yanında savaşa girmesi veya destek olarak sadece Boğazları açması halinde olası gelişmeler şöyle sıralanabilir.

1-Savaş 6 yıl sürmeyecekti, çok daha kısa sürede bitecekti ve kayıplar bu derece fazla olmayacaktı.

2-Türkiye Almanya’ya karşı cephede yer alacağından, Hitler, Rus cephesini açmaya cesaret edemeyecekti. Ancak Müttefiklerin tüm uyarılarına rağmen Türkiye, Almanya ile Saldırmazlık Anlaşması imzaladı. İmzadan dört gün sonra Almanya Rusya cephesini açtı.

3-Rusya cephesi açılsa bile, Rusya Türk Boğazları ve Türkiye üzerinden yardım alacağından Almanya daha çabuk mağlup edilecekti.

4-Yunanistan büyük bir olasılıkla işgal edilmeyecekti

5-ABD Avrupa cephesine daha az kuvvet tahsis edecekti. Hitler, Versay Antlaşması’nın uygun bir revizyon şartıyla barışa razı olmak zorunda kalacaktı.

6-Almanya kısa sürede teslim alınacağından, Sovyetler Avrupa’yı işgal edemeyecekti.

7-Savaş sonrası Sovyet-Batı gibi katı bir siyasal ve askeri bloklaşma olmayacaktı. Dolayısıyla NATO ve Varşova Paktlarına gerek kalmayacaktı.

8-Paris’teki barış masasında yer alacak Türkiye, haklı olarak savaş sonrası İtalyanlardan kalan Ege’deki 12 Ada ve Meis’e sahip olacaktı. 

9-Türkiye, Musul’dan daha fazla pay alabilecekti. Bugünkü Irak, Suriye ve Yunanistan sınırlarında belirli toprak kazanımları olabilecekti.

Türkiye’deki gelir dağılımı istenen düzeyde değil, özgün ve stratejik üretimlerimiz yetersiz, daima yabancı sermayeye ve dış borca ihtiyaç duyan bir sistem içindeyiz. Üstüne üstlük, Küresel Ekonomik Sistem artık Türkiye’nin sadece bir pazar olmasını da yeterli bulmamaktadır. Hedefi Türkiye’nin sınırlarıdır. Tüm kuvvet ve silahlarını şimdi Türkiye’nin parçalanması için kullanmaktadır. Çevremizdeki ekonomik, siyasi ve jeostratejik planları boşa çıkarmak zorundayız. PKK ile savaş sadece bir terörle mücadele değildir. Karşımızdaki düşman 100 yıl önce olduğu gibi, En Büyük Düşmandır. Ve içinde bulunduğumuz süreç de çok yönlü yeni bir İstiklal Savaşıdır.

(Dr. Nejat Tarakçı, tasam.org)

Makalenin tamamını okumak için tıklayın

EtiketlendiEkonomiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale 100. yıl manşetleri
Sonraki Makale Mesut Yılmaz ve ‘Mavi Akım’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

Uzman gözüyle “İran dosyası…”

Medya Günlüğü
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Dini otorite her şeyi bilir mi?

Halil Ocaklı
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

İngilizce, Germence, Türkçe, Sahaca

Metin Gülbay
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Katılım sağlama, katıl!

Adil Gürkan
27 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?