Galatasaray, Gazişehir galibiyetiyle birlikte Milli araya moralli girmişti. Takımın araya eksiksiz girmesi, yeni transferlerin adaptasyonu ve son dakikada gelen Ndombele transferiyle farklı bir oyun şablonunun olacağından emindim.
Samsunspor’un sezona üçlü savunma ile başlaması ve ikinci bölgede yumuşak olması nedeniyle sarı- kırmızılıların iç saha oyununu düşündüğüm zaman Buruk’un öğrencilerinin pek zorlanacağını düşünmüyordum. Böylece Galatasaray, Kopenhag maçı öncesi moral depoladı.
Maçın başlama düdüğüyle beraber Galatasaray’ın kalıplaşmış oyununa şahit olduk diyebilirim. Bu sezon yapılan transferlerden sonra özellikle iç sahada tamamıyla hücuma yönelik oynayan bir takıma şahit oluyoruz. İlk çeyrekte topa daha fazla sahip olan, beklerini ileri atan Okan Hoca, bu maç özelinde tüm planı Mertens üzerine kurmuş. Dries, her zamanki görünümde 10 numara pozisyonunda başlamış olsa da, haftalar öncesinde size bahsetmiş olduğum 3+2’nin forvet oyuncusuydu. Yaptığı ön alan baskısıyla Kerem-Tete ikilisine alan açıp, Kerem Demirbay’ı da ağırlıklı 8 numara oynattı. Bu sayede merkezi çabuk kapatan Okan Buruk, topu istediği gibi dağıttı. 3’lü sistemin üstüne gidebilmek için bu formasyonun kullanıldığını düşünüyorum.
Angelinho-Boey ikilisinin “box to box “çıkışları Schindler-Bola ikilisini önde tuttuğundan, Samsunspor’un savunma çizgisi direkt olarak ikinci bölgeye kaydı. Hüseyin Eroğlu, tüm planını ceza sahası içerisinde İcardi’nin marke edilmesine planlamış. Tam da bu sebepten, Okan Buruk, İcardi’yi planın dışında tutarak, Boey-Mertens-Kerem üçgeniyle maçın kilidini açtı. Bulunan iki gol, birbirinin kopyası. Rakibin direncini ilk 40 dakikada çözen Galatasaray, kendini fazla yormadı. İlk yarının dikkatimi çeken detayı ise, Kerem Demirbay oldu. Kerem’in top tekniği farklı bir seviyede. Kerem, kilit pas atmakla değil, vücudunu ve sertliğini kullanmakla yükümlü olan bir oyuncu. Girdiği bütün ikili mücadelelerde fark yaratması bir yandan. Bunu yaparken maç içerisinde yorulmadı. Benim gözümde ilginç olan detay burası.
İkinci yarı başlarken, Galatasaray’ın Kopenhag karşılaşmasını düşünerek maçı tamamlamasını bekliyordum. Ziyech ve Ndombole’nin oyuna Şampiyonlar Ligi’ni düşünerek, maçın ortasında dahil olacağını tahmin ediyordum. Bunun sebebi ise, hafta içi oynanacak olan maçta sahaya sürme isteği. Faslı yıldız, bambaşka şeyler yapacak. Hem bireysel hem de takım oyununda atan ve attırmayı seven bir oyuncu.
Nitekim gelen golde, İcardi merkezde olmasa bile tehlikeli bir şut olacaktı. Zaha-Ziyech ikilisi üçüncü bölge organizasyonlarında Galatasaray’a çok fazla şey katacak. Yarının başında gelen gol, Samsunspor’un direncini artırdı. Kısa sürede farkı düşüren kırmızı- beyazlılar, bence iyi bir oyun ortaya koydu. Genel olarak, Samsunspor’un zamana ihtiyacı var.
Galatasaray, maç başından itibaren baskın görünse de, rakibin zaaflarını iyi gören bir teknik direktöre sahipler. İlk yarıda boş kaleye kaçan gol, ağlar ile buluşsa farklı bir senaryo yazabilirdik. Takımın genel hatlarıyla bir uyum sorunu olduğunu düşünüyorum. İlerleyen haftalarda başka şeyler yazacağımızdan şüphem yok.
Galatasaray, yoluna kayıpsız devam ediyor. Sizce, takımın lig ve Avrupa serüveni nasıl geçecek?