Perşembe, 11 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Düdüklü tencere düdüğü ne içindir?

Cumhur Deliceırmak
Son güncelleme: 5 Mart 2025 07:16
Cumhur Deliceırmak
Paylaş
Paylaş

İşsiz güçsüz, işi olsa da önemsemeyen, işini yapmayan, değer yargıları, sınıf bilinci olmayan yoksulları tanımlamak için kullanmıştı “lümpen proletarya” kavramını Marx–Engels ikilisi.

Hep söylerim, Marx ve Engels’in teorisyenleri olduğu ve sonraları Lenin, Troçki, Stalin, Mao ve hatta 1960’larda Fidel Castro, Che Guevara, Dmitrov gibi isimler ile dallanıp budaklanan Marksizm’i ilk ve en doğru anlayıp kavrayan kapitalizmin bizatihi kendisi olmuştur.

Kapitalizmin tüzel kişiliği ve gücü, işçi sınıfını olası Marksistleşme ihtimalinden çekip almış ve hatta işçileri, işçi sınıfı bilimi ve felsefesi diye özetlenen Marksizm’e, komünizme karşı kendi saflarına çekmiş ve kullanmıştır, kullanmaktadır.

Bu konuda o kadar başarılı olmuştur ki; Marx ve Engels’in sınıf bilincinden uzak, sorumsuz ve tembel, değer yargısı olmayan yoksullar için serseriler anlamında kullandıkları “lümpen” kavramı özellikle 1970’li yıllardan itibaren ve giderek artan bir hızla liberalleşen, kapitalizmle yarıştıkça piyasacı olan komünist  partilerini lümpen partiler haline devirirken komünist rejimleri de bir fiskede tarihin çöp sepetine atıvermiştir.

Ronald Reagan ile dehşet dengesi tahterevallisi oynamaya kalkışan Gorbaçov, sınıfsal temelli olduğu iddia edilen SSCB’nin tabutuna son çiviyi çakarken Varşova Paktı da iskambil kağıdından kuleler gibi yıkılmış dağılmış, yerle yeksan olmuştur.

Lâkin kendilerini sosyalist, komünist diye konumlandıran ve bu konumlandırma işini de ezbere yapan Türkiye ve KKTC solcuları akıl almaz bir kireçlenme, betona gömülme tavrı içinde, sanki dünya halâ 1960’ların, 68 kuşağının bildiği, kurduğu hayaller dünyasındaymış gibi donup kalmışlar ve bir türlü 1980’ler sonrasının, globalizmin dayattığı yeni türden örgütlenmelere, söylemlere, bilgilenme ve donanım, yeni ve gerekli söylem ve eylemlilik ihtiyacını hiç hissetmeden, her yıl 6 mayıs günü ‘ Deniz’ler ÖLMEZ’  diye slogan bağırmayı politik ve derinlikli bir mücadele biçemi sanmaya devam etmektedirler. Denizgiller yirmili yaşlarının ilk basamaklarında öldürüldüler ve öldürülmelerinin üstünden nerdeyse üç kere yirmi yıl geçti ve onları öldürenler gençlerini Türkiye’nin, yüzlercesini öldürmeye devam ettiler. Lümpen sol partiler ve lümpen “devrimciler” slogan bağırmaktan başka hiçbir şey yapmayı beceremediler hatta denemediler bile

Ve bu atalet yalnız 6 Mayıs tarihi ile de sınırlı değildir.

1 Mayıs İşçi Sınıfı Mücadele Günü, 1 Eylül Dünya Barış Günü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vs. vs. etiketli günler ile günler geçmekte, devran olduğu gibi sürmekte, sömürü ve zulüm artmakta ve fakat solcular bir türlü etkin olma yolunu bulamamaktadır.

Niye mi bulamıyorlar? ARAMIYORLAR da ondan

Heraklitos’tan beridir ki değişmeyen tek şey var, o da değişmenin kendisi diye slogan bağıran Türk sosyalist, komünist partileri ASLA ve KATİYEN değişmiyor, gelişemiyor ve değiştirmiyorlar, ne sloganlarını ne de kendini beğenmiş kompleksli hallerini.

1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu ve mutlu olsun.

Düdüklü tencere ne işe yarasın diye düdüklüdür acaba diye düşünülecek mi?

Hayır düşünülmeyecek, düşünülmeyecek çünkü Türk solcusu enternasyonalisttir ve HER ŞEYİ MUTLAKA BİLİR. Değişip gelişmeye de asla, katiyen ihtiyacı yoktur.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanCumhur Deliceırmak
Takip et:
1951 Lefkoşa doğumlu Çeşitli Kıbrıs gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Radyo ve TV programları var. Resim, heykel sanatçısı, şair. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde okudu.1968-71 yılları arasında Kıbrıs Türk direniş hareketinde mücahitlik yaptı. Evli, iki çocuk babası.
Önceki Makale Ağustos ayında çok okunanlar
Sonraki Makale Nasrullah Ayan’dan haber var

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Küçük damlalar büyük dalgalar

Erdal Çolak
10 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Bir sevdadır İzmir…

İlhan İlmenöz
9 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Gözünle gördüğüne bile güvenme

Dr. Nevin Sütlaş
7 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Büyük utancın 70 yıllık enkazı

İsmail Boy
6 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?