Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) küresel hegemonyasını koruma refleksiyle hayata geçirdiği yeni Soğuk Savaş için “Önleyici Soğuk Savaş“ tanımını yaptığım ve ABD’yi bu stratejiye iten gelişmeleri aktardığım kitabı 30 Aralık 2022’de Scala Yayıncılık vasıtasıyla yayımladık.
Yeni yıla girerken yayımladığımız kitapta; ABD’nin küresel hegemonyasına asıl tehdit olarak Çin Halk Cumhuriyeti’ni (ÇHC) gördüğünü, Rusya Federasyonu’nu (RF) ikincil tehdit olarak değerlendirdiğini ve RF ile mücadeleyi kısa vadede ÇHC’ye karşı uygulayacağı “geriletme-güçsüzleştirme“ stratejisinde basamak olarak kullanma niyetinde olduğunu anlattım. ABD’nin, Batı dünyasını kendi güvenlik şemsiyesi altına çekmek ve ÇHC’nin Tayvan’ı ülkesine katmasını engellemek için Ukrayna savaşını tetikleyerek; bir yandan RF’nin enerjisini tüketmesini sağlarken diğer yandan ÇHC’ye “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla“ mesajı verdiğini vurguladım.
Kitapta geçmiş Soğuk Savaş’tan farklı olarak; ABD’nin karşısında bu kez iki güçlü rakibin bulunduğunu, ABD hegemonyasının temel direklerinden biri olan dolar hegemonyasını “otokrat rakipleri“nin sarsma potansiyeli taşıdığını, ABD ekonomisinin eski gücünde olmadığını, ABD’nin teknoloji üretme yarışında geri kaldığını, ABD’li stratejistlerin “ÇHC ile RF’nin zamanla ayrışacağı ve birlikte hareket edemeyeceği“ne dair değerlendirmelerinin tutmayacağını ve ÇHC’nin RF’yi terk etmeyeceğini savundum. ÇHC’nin hızlı yükselişine paralel olarak artan özgüveniyle güç politikalarına meyletmesinin ABD’yi gerdiğini, bu psikolojinin ABD’yi provakatif davranmaya ittiğini, bu mantık istikametinde ABD’nin yeni soğuk savaşı planlı şekilde tetiklediğini anlattım. Yeni soğuk savaşı bu bağlamda ABD’nin “Önleyici Soğuk Savaş“ı olarak tanımladım ve ABD’nin küresel çıkarlarını koruma motivasyonuyla dünyayı hızla kaos ortamına sürüklediğini anlattım.
“Önleyici Soğuk Savaş, ABD’nin Hegemonyasını Koruma Stratejisi“ ismini verdiğim kitaptaki öngörülerim maalesef doğru çıktı, çıkmaya devam ediyor ve devam edecek. Şimdiden küresel ekonomik krizin ayak sesleri gelmeye başladı. Dünya yaz aylarından başlayarak hızla bir kaos ortamına doğru yol alacak. Ülkeler ABD’nin tetiklediği küresel güç mücadelesi nedeniyle sadece güvenlik tsunamisinin dalgalarına maruz kalmayacak, aynı zamanda ekonomik kriz, gıda güvenliği ve çevre sorunlarıyla da yüzleşecek. ABD’nin ÇHC’yi dizginleme ve hegemonyasını koruma yolunda hayata geçirdiği yeni soğuk savaşın sıcak nefesi özellikle önümüzdeki iki-üç yıl içinde yaşlı küremizi ısıtacak. Önümüzdeki yedi yıl, dünyanın gelecekteki on yıllarının şekillenmesinde temel oluşturacak kritik gelişmelere sahne olacak.
Gelişmiş dünya ülkeleri bu kaos ortamının fırtınalarında daha fazla savrulmamak için güvenli liman arayışını hızlandırmış durumda. Ülkemiz ise deprem felaketi ve yaklaşan seçimler nedeniyle içe kapanıyor ve küresel gelişmelerden uzaklaşıyor. İç gelişmelerin yarattığı artçı şoklar altında, ülkemizde Asya-Pasifik gelişmelerini değerlendirme zeminindeki mevcut boşluk giderek büyüyor.
Ülkemizde ABD, kıta Avrupası, Avrasya, Türk dünyası, Orta Doğu, Afrika ve küresel ekonomiyi bilen ve mevcut gelişmeleri rasyonel çerçevede okuyabilen akademik akıl mevcut. Fakat küresel kapışmanın asıl yaşanacağı Asya-Pasifik coğrafyasını değerlendirebilecek akademik alt yapımız maalesef yetersiz. Oysa küresel konjonktür, ülkemiz stratejik aklının küreselden bölgesele doğru kısa ve orta vadeli planlamalar yapmasını ve bunları hızla hayata geçirmesini gerektiriyor.
(Dr. Cengiz Topel Mermer, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın