Teğmen Ebru Eroğlu ve arkadaşlarının Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde, resmi protokol tamamlandıktan sonraki davranışlarının disiplin ihlali olarak değerlendirilip disiplin kuruluna sevk edilmeleri ülke gündemine girdi.
Genç teğmenlerin “TSK den ayırma cezası” talebi ile Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmeleri kamuoyunda üzüntüyle karşılandı.”Ordudan atılırlarsa teğmenlere yazık olur, ceza verenler de kamu vicdanında suçlanır” deniliyor. Konunun uzmanları “Askeri Ceza Kanununda böyle bir suç yok” diyorlar.
Hukukçular “söz konusu eylemin 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 20’nci maddesinde düzenlenen TSK’den ayırma cezasını gerektiren sınırlı sayıdaki hallerin kapsamında sayılamayacağı anılan kanunun lafzından açıkça anlaşılmaktadır” demekteler. Tarihsel gerçeklere, hukuka, yasalara ve vicdanlara aykırılık teşkil etmeyecek şekilde hareket edilmesini temenni etmekteler..
Konu ile ilgili olarak “Teğmenlerimize dokunmayın” şeklinde çağrılar giderek büyümekte. Toplumumuzun geniş bir kesiminin genç subayları bağırlarına bastıkları, sahiplendikleri gözlenmekte.
Genç teğmenlerin davranışları ele alınırken “askeri disiplin” ile ilgili olarak farklı değerlendirmelerin de yapıldığı görülmekte. Bu çerçevede Anadolu Uyanış Hareketi Kurucusu Özlem Ağırman’ın dikkat çekici bir değerlendirmesini sosyal medyada okudum. Ağırman diyor ki:
“Askerlik disiplini, emir-komuta zincirinin sağlıklı işleyişi için vazgeçilmezdir. Ancak bu disiplinin anlamı ve kapsamı, kurumun ruhunu oluşturan değerlere zarar verecek şekilde daraltılmamalıdır. Resmi tören bittikten sonra, herhangi bir emir ve talimatın ihlal edilmediği bir ortamda yapılan bu kutlama, disiplinin ötesinde bir ruh ve aidiyet ifadesidir. Unutulmamalıdır ki, ordunun temelinde yer alan milli değerler ve bağlılık duygusu, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçlü kılan unsurların başında gelir. Bu bağlamda, Atatürk’ün adının anılması, sadece bir saygı ifadesi değil, aynı zamanda Türk ordusunun geleneklerine sadık kalma iradesinin somut bir yansımasıdır. Disiplin kuralları ile insan unsurunu dengede tutmak disiplin kuralları, bir askerin görevini en iyi şekilde yerine getirmesi için vardır. Ancak bu kuralların uygulanması sırasında insan unsurunu ve manevi değerleri göz ardı etmek, ordunun uzun vadede sahip olduğu ruhu zayıflatabilir. Harbiye’den mezun olan genç teğmenlerin, Atatürk’ü anarak gösterdikleri bu davranış, hiçbir şekilde bir disiplin sorunu oluşturmaz. Aksine, bu tür davranışlar, onların Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılıklarını ve ordunun temeline olan saygılarını açıkça ortaya koymaktadır. Atatürk’ü anmanın disiplinle çelişmesi düşünülemez Atatürk, Türk ordusunun kurucusu ve yol göstericisidir. Onun adına yapılan bir yemin ya da anma, disipline zarar vermez, bilakis disiplinin temelindeki milli ruhu güçlendirir. Eğer bir askeri kurum, Atatürk’ü anmayı bir ‘disiplin ihlali’ olarak değerlendiriyorsa, bu durum o kurumun kendi varlık nedenine ters düşer.”
Geçmişten örnekler veren Ağırman, “Teğmen Ebru Eroğlu ve arkadaşlarının disiplin kuruluna sevk edilmesi, milli ruh ve askerlik disiplini arasındaki dengenin yanlış yorumlandığını göstermektedir. Ordunun disipline ihtiyacı olduğu kadar, onu ayakta tutan manevi değerlere de ihtiyacı vardır. Türk ordusunu güçlü kılan, sadece mekanik bir disiplin değil, aynı zamanda ruhundaki milli bağlılıktır. Bu ruh, Atatürk’ü unutmamak ve onun değerlerine sadık kalmakla yaşar” diyor.
Genç teğmenler hakkında karar verecekleri zor bir sınav beklemekte. Karar vericilerin kamuoyundan yükselen bu tür uyarıları dikkate almaları temenni edilir. Kamuda görev aldığım yıllarda disiplin ihlali ile karşılaştığımız durumlar oldu. Karar vermenin ne denli zor ve vicdani bir mesele olduğunu bilenlerdenim.
Bu itibarla önerim, yukarılardan ne telkinler gelirse gelsin, karar vericilerin karar verirken vicdanlarını ve kamuoyunun sesini ön planda tutmaları. İlgili mevzuatta, “uyarma cezası” veya “kışlayı terk etmemek koşuluyla göz hapsi, oda hapsi” gibi disiplin cezalarının bulunduğunu göz ardı etmemeleri….
Fotoğraf: sozcu.com.tr