Çoktandır zamanda yolculuk yapmıyorduk. Gelin bugün mitolojik bir yolculuk yaparak epeyce geçmişe gidelim…
Mitolojiye/Yunan mitolojisine biraz ilginiz varsa Zeus adını duymuşsunuzdur. Hani Olimpos Dağı’nın zirvesinde oturan, kızdığı zaman gözü hiçbir şey görmeyen, fırtınalar koparan, yıldırım ve şimşekler yağdıran baş tanrı Zeus.
Şimdi bu Zeus ne kadar güçlü olursa olsun karısı Hera’dan hem korkar hem de yapacağını yapmaktan geri kalmazmış. Bir kere baştan söyleyelim, Zeus hiçbir zaman karısına sadık bir eş olmamış, fırsatını bulduğu an göz koyduğu kim varsa onu bir şekilde elde etmenin yolunu bulmuş. Yunan mitolojisinde yer alan kahramanların neredeyse yarısı Zeus’un çocuğudur.
Zeus abinin çapkınlıklarına ve göz koyduklarını nasıl elde ettiğine dair birkaç örnek vermek gerekirse;
Güzeller güzeli Europa Zeus’un da aklını başından alınca bizimkisi hem karısı Hera”ya yakalanmamak hem de bu güzel kızı ürkütmemek için beyaz bir boğa kılığına girer. Bir gün bahçede çiçek toplayan Europa’nın bahçesine girer ve uysalca ona yaklaşır. Bu güzel boğayı gören kız ondan etkilenir ve sırtını okşar, çiçeklerden bir taç yaparak boynuzlarına takar. Zeus onu sırtına binmesi için ikna eder ve binince de alır kaçar. Girit’e kadar durmadan koşar ve oraya gelince bir çınar ağacının altında tekrar asıl kimliğine bürünerek Europa ile birlikte olur. Bu beraberlikten en tanınmışı Girit kralı Minos başta olmak üzere 3 oğlu olur.
Zeus bu, bir çiçekle yetinir mi?
Zeus, Leda’yı görür görmez ona vurulur. Yunan mitolojisinde “Leda” Sparta Kralı Tyndareus’un karısıdır. Leda’yı beğenen ve onunla birlikte olmak isteyen Zeus, genç kadını bir kuğu kılığındayken kandırarak bu emeline ulaşır. Bu birlikteliğin sonrasında ise Leda, kocası Tyndareus’un yanına döner.
Ancak o ateşli gecenin sonu iki yumurta ile sonuçlanır. Bu yumurtalardan biri Helena ve Klytameistra diğeri ise Kastor ve Polydeukes’tir. Çocukların ikisi Zeus’tan ikisi de Kral Tyndareus’tan olmuştur.
Bir başka efsaneye göre de tanrısal yumurtayı yumurtlayan aslında Leda değil, öç tanrıçası Nemesis’tir. Zeus, Nemesis’e tutkundur ama tanrıça onu istemez. Çapkın tanrıdan kurtulabilmek için kendini bir kaza dönüştürür. Sanki kaz olunca kurtulacak!.. Zeus ise bir kuğuya dönüşerek yanaşır Nemesis’e. allem edip kallem edip Nemesis’le çiftleşir ve Nemesis bu çiftleşmenin sonunda bir yumurta yumurtlar.
Evliliklerin koruyucusu olarak bilinen baş tanrıça Hera ise aldatılmasına ve Zeus’un bu çapkınlıklarına karşı bu birlikteliğe son vermemiş, “inadım inat” diyerek Zeus’tan ayrılmak yerine onunla birlikte olan kahramanları cezalandırma yoluna gitmiştir. İşte bir örnek;
Leto, Zeus tarafından hamile bırakılınca bu ilişkiyi kıskanan Hera, ”Güneşin doğduğu bütün yerlerde doğuramasın” diyerek Leto’nun doğum yapmasını engellemek ister. Hera’nın gazabından korkan tüm yeryüzü ona kucak açmayı reddeder. Fakat Zeus Leto’yu bir bıldırcına çevirerek onun kaçmasını sağlar. Doğum yapabilmek için tüm dünyayı dolaşan Leto’ya Poseidon yardımcı olur. Poseidon, Delos Adasını ve Leto’yu koruma altına alır.
Leto burada Apollo ve ikiz kız kardeşi Artemis’i, doğurur.
Zeus’un çapkınlıkları biter mi hiç? Uçanla kaçan bile kurtulamaz elinden. İstemem diyenleri de bir şekilde aldatır.
Alkmene, Yunan mitolojisinde Herakles yani meşhur Herkül’ün annesidir. Kahraman Perseus’un soyundan gelen Alkmene güzelliği ve faziletiyle de tanınır. Bir savaş yüzünden yola çıkmak zorunda kalan Amphitryon yeni evlenmiştir. Zeus Alkmene’yi baştan çıkarmak için onun kocasının biçimine girerek bu durumdan yararlanır.
Söylentilere göre, Zeus’un emriyle Hermes, Helios’a güneş ışığını söndürmesini, saatlere dinlenmelerini ve daha sonra Ay’a çok yavaş ilerlemesini, Uyku’ya da olan bitenden kimsenin haberdar olmaması için bütün insanları uyku mahmurluğunda tutmasını emreder. Zeus güneşe bu süre dolmadan görünmemesini buyurduğu için bu sevişme tam 3 gün sürer.
Kafasına taktığı bir başka kadın ise İo’dur. İo, Agros Kralı İnakhos’un kızı ve Hera tapınağı rahibesidir. Rahibe de olsa Zeus için fark etmez.
Bulut şekline girip İo ile birlikte olur. Kıskançlığı ve kini korkunç olan Hera durumu fark edip kızı sorduğunda, İo’yu tanımadığını ve hiç görmediğini söyler. Ayrıca Hera’dan saklamak için zavallı kızı beyaz bir ineğe çevirmiştir bile.
Hera bu saçma yalana inanmış gibi yapar ve ineği kendisine hediye etmesini söyler. Zeus hemen kabul eder ve ona verir ineği. Hera ise yüz gözlü nöbetçi Argos’u diker ineğin yani İo’nun başına. Io, Hermes’in yardımıyla başındaki korkunç bekçi Argos’tan kurtulmuştur kurtulmasına ama Hera onun peşini bir türlü bırakmaz.
Hera, ineğe büyük bir sinek musallat eder ve sinek sürekli ineği ısırmaya başlar. Canı yanan Io da can havliyle kaçmaya başlar.
Önce Yunanistan’ın batısında bulunan denize doğru ilerler, buraya verilen “İon Denizi” adı işte buradan gelmektedir. İo daha sonra Trakya’ya geçer, Bosphorus’tan Asya’ya atlar. Bosphorus da adını bu efsaneden alır. Bosphorus yani İstanbul Boğazı aslında “sığır geçidi” demektir.
Bir de Callisto var… Arcadia Kralı Lykaon’un kızı. Avcı tanrıça Artemis’in izinden giden bir avcı kadın. Zeus yine şekil değiştirme numarasını kullanarak Artemis kılığına girer ve gidip Kallisto ile beraber olur.
Velhasıl başlıca karakteri çapkınlık olan Zeus abi, ölümlü ölümsüz her güzele aşık olmuş, onları elde edebilmek için şekilden şekle bürünmüş. Leda için kuğu, Antiope için safir, Aegina için ateş, Danae için altın, Hera için guguk kuşu, Callisto için Artemis, Mnemosyne için yakışıklı çoban, Demeter için geyik, Europa için boğa kılığına girmiş.
Bütün bu naneleri yerken Hera’ya yakalansa da bir şekilde paçayı sıyırmış. Mitolojiye girdik mi ne Zeus”un çapkınlıkları biter ne de Hera’nın öfkesi. Zaten Yunan mitolojisinin en az yarısı Zeus’un çapkınlık öykülerinden oluşuyor.
Bugünkü zaman yolculuğumuza burada nokta koyarken bir başka yolculukta buluşmak üzere kalın sağlıcakla…