Salı, 24 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Beyaz Önlük

Yıkılma, hayır!..

Osman Akdemir
Son güncelleme: 10 Şubat 2024 00:10
Osman Akdemir
Paylaş
Paylaş

Birkaç yılda bir seni şairin deyişiyle kısrak başı gibi uzandığın, dağlarınla, göllerinle, ovalarınla, kıyılarınla sere serpe yayıldığın yerinde bırakıp dışarılara bir yerlere uçtuğumuzda gördüklerimize ne de imrenirdik.

Daha kaç yaşındaydın ki o küçümsemelerimizi hak edecek?

Ama kızma. Biz kaç yaşındaydık ki zaten o yıllarda? Söyler de söylerdik: Adamların yolları ne kadar güzel, şehirleri ne kadar temiz, parıltılı, dükkanlarından neler neler alınabiliyor öyle, adamlar şöyle adamlar böyle diye uzar giderdi hararetli, havalı anlatışlarımız.

Darılma ne olur; ama sen de köhneydin biraz. Kime kendi kıyafetini giydirsen tepesine bir asık surat koyuverirdin sanki.

Sanki zevk alırdın bundan.

Sevilirdin sevilmesine, pek bir severdik seni ama seni sevmek çok kolay bir iş değildi doğrusu. Senden havalanıp, kaçıp gitmek bir kariyerdi sanki.

Oğlum, kızım yurt dışında derken hafifçe kabarırdı göğüsleri, azıcık değişiverirdi ses tonları annelerimizin.

Ama öyle kolay kolay yıkılacak, parçalanacak gibi görünmüyordun, itiraf ederim.

Hani çocukluk mahallelerimizin top oynamayı pek bilmez iri yarı tosuncuk oğlanları vardı. Çelme taksan, yumruk atsan, tekmelesen sana önce kan ter içinde bir bakış atarlardı, acıyla karışık; sonra kısa bir kavga çıkar, oyuna dönülürdü.

Buna bir şey olmaz, hava karardığında homurdana homurdana gider evine derdik.

Sen de öyle bir şeydin işte. İriydin, vasattın. Senden iyileri vardı. Ama sen de hep vardın.

Yıllar geçti. O kimimizi eskiten, kimimizi parlatan yıllar sana yaradı doğrusu. Büyüyordun. Zaman zaman yüzünde gördüğümüz o gülümseme sana yakışıyordu. Siyah kravatını, beyaz gömleğini atmadın gerçi ama artık renklilerini de takar, giyer oldun.

Senden iyileri vardı yine. Ama sen de hep vardın.

Ne yapalım? Bizim olan sendin, sevdiğimiz sendin, şımardığımız sendin. Dolaşıp dönüp kapısından içeri girdiğimiz sendin. Ayaklarımızı senden hep daha fazla, daha fazla istifade etmeye çalışan kaba saba adamların bağırıp çağırdığı beyaz camlara doğru uzattığımız yuvamız sendin. O beyaz camlardan ülkece aynı Richard Kimble’ı, Kaptan Kirk’ü, Avukat Petrocelli’yi, Komiser Kolombo’yu seyre daldığımız yıllardan bir apartmanda iki komşunun bile aynı şeyi izlemediği, acunlardan acun beğendiğimiz, onu bunu everdiğimiz yıllara savrulmuş da olsak, dizilere dalarken mutfağında bize bugünler için nelerin pişirildiğine aldırış etmeyecek kadar alık, budala da olsak seviyorduk seni. Hep sevdik.

Sana bir şey olmazdı nasıl olsa.

O on binleri saniyeler içerisinde öldürüveren depremleri yaratan fay hatları her yerde olabilir de senin derinlerinde olamazdı, bize sorsalar. Aklımıza gelmezdi ki teki de senin duvarlarını, kolonlarını, kirişlerini yerle bir edecek.

Ne var ki, gelmeliymiş.

Sana da bir şeyler olabilirmiş, hani asla aklımıza gelmeyen türden..

İçimde bir panik var. Odalarına doluştular, görüyorum. Kirişlerin gıcırdıyor, duyuyorum. Kolonların çürüyor, biliyorum.

Ama yıkılma olur mu? Ne olursun yıkılma, HAYIR!..

Bunu da görmek gibi bir bahtsızlığımız var mı kaderde, bilmem. Aman olmasın, Allah korusun.

Artık anladım: Olmaz olmazmış; azimli sıçan tahtayı da, demiri de, çeliği de delermiş, onu zamanında kışkışlamazsan.

Yıkılma, HAYIR!..

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanOsman Akdemir
Takip et:
Tıp doktoru; kardiyoloji profesörü. Yazmış olduğu dört kitap bölümü ve uluslararası & ulusal dergilerde yayınlanmış çok sayıda araştırması bulunuyor. 2015 yılından bu yana Medya Günlüğü'ndeki Beyaz Önlük köşesinde koruyucu kalp & damar sağlığıyla ilgili makalelerinin yanı sıra, Dikiz Aynası köşesinde tarihle tıbbın kesiştiği geçmişten öyküleri ve mektupları yayınlanıyor.
Önceki Makale Otellerdeki anılarım
Sonraki Makale Sosyal medya Türkçesi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Beyaz Önlük

Damarlarımızı tıkayan nedir?

Osman Akdemir
21 Haziran 2025
Beyaz Önlük

“Riskli aile” kavramı

Osman Akdemir
14 Haziran 2025
Beyaz Önlük

Kalp testleri neyi göstermez?

Osman Akdemir
24 Mayıs 2025
Beyaz Önlük

Fazla yumurta zararlı mı?

Osman Akdemir
17 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?