Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’deki Külliye’de emeklilere özel bir yemek daveti verdi.
Yemekte Erdoğan, emeklileri enflasyona karşı ezdirmediklerini belirterek, emekli maaşlarında yapılan iyileştirmelere dikkat çekti. Emeklilerin yaşam standartlarını iyileştirmek amacıyla yapılan çalışmalara vurgu yaptı.
Yeni yılda yapılacak zamlarda refah payı bekleyen emeklilere Erdoğan, “22 yıllık hükümetimizde attığımız adımlar sayesinde emeklilerimizin daha iyi koşullarda yaşamalarını sağladık. Geleceğe güvenle bakabilmeleri için her zaman yanlarında olduk ve bundan sonra da olmaya devam edeceğiz” dedi. Ancak birçok emekli, maaş artışlarının yetersiz olduğunu ve enflasyona karşı ezilmemek için daha fazla destek beklediklerini belirtiyor. Milyonlarca emekli düşük maaşla geçinmeye çalışıyor.
Beştepe’deki yemekte verilen lüks sunumlar ise, emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklarla kıyaslandığında büyük bir tezat oluşturdu. Çoğunluğu asgari ücretin bile altında maaş alarak geçimini sağlamaya çalışan emekliler, Erdoğan’ın açıklamalarına rağmen, hayatla mücadelelerine devam etmek zorunda kalıyor. Yükselen fiyatlar ve artan temel ihtiyaç maliyetleri karşısında emeklilerin talepleri, yeni yılda yapılacak maaş artışlarında refah payı ve enflasyona uygun iyileştirmeler yönünde yoğunlaşıyor.
2024 “Emekliler Yılı” ilan edilmişti. Külliye’deki yemeğin de bu çerçevede düzenlendiği anlaşılıyor. Yemeğe kimlerin davet edildiğini bilmiyorum ancak davetli listesini hazırlayanların milyonlarca emekli arasında seçim yaparken zorlandığını sanıyorum. Yemekte emekliler sorunları ile ilgili soru yöneltiler mi onu da bilmiyorum.
Ancak, yıl sona ermeden emekliler adına düzenlenen çeşitli toplantılarda, kurultaylarda emeklilerin sorunlarına iktidarın dikkati çekildi. Bu çerçevede,
– Sosyal Güvenlik Sistemi’nde adaletsizliklerin büyüdüğü ve yeni bir düzenlemeyle bunun çözülmesi gerektiği,
-Emeklilerin yıllardır açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdikleri, son sekiz yılda giderek fakirleştikleri, açlık ve yoksulluk sınırının altında bulundukları, temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi güçlük yaşadıkları,
– Emeklinin maaşının alım gücünün enflasyonla sürekli gerilediği; seyyanen zam konusunun derhal ele alınması gerektiği, 2025 yılı Ocak ayında açıklanacak zam oranlarının emeklilerin refah seviyesinin belirlenmesinde önemli rol oynayacağı,
– Emeklilerin haklarını düzenleyen 5434 ve 5510 sayılı kanunların gözden geçirilmesi, çifte standart uygulamaların kaldırılması ve yeni bir kanuni düzenleme yapılması gerektiği, emeklilerin en büyük beklentisinin intibak olduğu,
-Emeklilerin sorunlarının sadece ekonomik değil, sosyal nitelikte de bir sorun olduğu belirtildi.
Erdoğan 1954 doğumlu. Gençlik yıllarında siyasete meraklı olmasaydı ve sporcu ve/veya emekçi olarak yaşamını sürdürseydi belki bugün o da milyonlarca emekli gibi yaşam mücadelesi veren bir emekli olacaktı. Erdoğan ailesi de İstanbul da emekçilerin yaşadıkları bir semtte yaşantılarını sürdürüyor olacaktı. Ancak “Çoban Sülü”yü önce başbakan ardından cumhurbaşkanı yapan Cumhuriyet Türkiye’si siyasete atılan emekçi Erdoğan’ı da süreç içinde önce başbakan ardından cumhurbaşkanı yaptı. Ve Erdoğan bugün ileri yaşında onca dert arasında milyonlarca emeklinin derdine deva olmaya çalışıyor. Selanik’ten gelen sarı saçlı, mavi gözlünün halkına armağan ettiği Cumhuriyetin erdemi burada yatmakta.
Erdoğan geçenlerde Külliye’de yaptığı duygu yüklü bir konuşmada en büyük arzusunu şöyle dile getirmiş:
“Yarın arkamızdan ‘bir Tayyip Erdoğan vardı, dürüst, ahlaklı mert adamdı, vicdanlı, merhametli bir adamdı, memleketine ve milletine sevdalı bir adamdı. Allah ondan razı olsun’ denilmesi en büyük arzumdur.”
İnsani bir arzu, insani bir temenni Cumhurbaşkanı’nın arzusu, temennisi. Duygulanmamak mümkün değil. Her insan kendi mütevazı çapında ardından güzel şeyler söylenmesini ister. Devlet adamlarının karnesini vakti zamanı geldiğinde milleti verir, halkı verir. Emekliler dahil, insanların karnesini ise geride bıraktıkları verir.
Emeklilerin durumlarını da en iyi yakınları bilir. Emeklilerin daha çok ekonomik ağırlıklı sorunları dile getiriliyor. Dile getirilmeyen o kadar çok sorunla baş etmek durumundalar ki… Emekli olmak demek genelde yaşlanmak demek. “Yaş yetmiş iş bitmiş” demek. Bir zamanlar hiç aklına getirmediğin türlü çeşitli sağlık sorunlarıyla cebelleşmek demek. Hastanelerde sıra beklemek demek. Eczanelerde ilaç aranmak demek. İyi doktor araştırmak demek..
Tatil planları yapmak çoğu emekli için bir lüks. Yerli ve milli emeklilerin çoğu için emeklilik, parklarda, cami avlularında güvercinlere yem atmak demek. Kahvehane köşelerinde zaman öldürmek demek. Zaman, eskiden emeklinin içine sığmadığı dar bir ceketti. Şimdilerde üzerinde bolluktan sarkan bir giysi. Emekli olduğunda çoğu insan için fark edilmez olursun sokaklarda, caddelerde. Evden çıkmayı canın çekmez. TV’deki güzel, şirin kızlar sana bakar, sen onlara bakarsın. Kimi zaman eski arkadaşlarınla sosyal medya üzerinden sohbete dalar, anılarınızı tazelersin. Hasta olan arkadaşlarına “geçmiş olsun” mesajı atar, vefat edenlerin yakınlarına başsağlığı mesajları gönderirsin. Torunların başarılarıyla mutlu olursun.
Emeklinin derdini anlatmaktan dil yorulur, nefes dayanmaz. Emeklinin derdini dinlemeye de kimsenin zamanı yetmez, sabrı dayanmaz.
Emekli 40 yıllık hizmetten kalma alışkanlıkla kamuya önerilerde bulunmaya kalkışır, yazar, çizer, TV’lerde konuşur umursayan olmaz. Yakın arkadaşlarına dertlenir, “Dilimizde tüy bitiyor ama kimsenin tındığı yok” der…
Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı