21. yüzyıl itibarıyla gıda ölümcül bir silaha dönüştü.
Bu silah ile bir soykırım uygulanıyor.
İnsanoğlunun çok acı bir dönüşüm yaşayacağı kesin gibi.
Gıdalarla bizi öldürüyorlar. Genetiğimize zarar veriyorlar.
İnsanoğlunun milyon yıllık varoluş macerasını, dramatik bir sürece doğru yöneltiyorlar.
Acı olan şu ki, insanlık bu kitlesel katliamı görüyor ama hiçbir tepki göstermiyor. Bu zehirlenmeyi adeta göklerden ilahi bir emir addediyor ve rıza gösteriyor.
Soykırım gittikçe vahşileşiyor.
Elli yıl önce toplumsal aforoz ile sonuçlanacak olan gıda sahtekârlığına artık “ucuz bir uyanıklık” gibi bakılıyor ve adeta hoş görülüyor.
Dünyada da, Türkiye’de de yiyeceklerin çoğu aşırı işlenmiştir. Hepsi de içerik olarak bağımlılık yaratacak şekilde tasarlanmıştır.
Üreticiler bunu biliyor. Ama aşırı kâr hırsı gözlerini kapatıyor. Vicdanlarını devre dışı bırakıyor. Bu terörü acımasızca uyguluyorlar.
Bu saptama, mikro ölçekte bir gözlemin neticesidir. İşin bir de makro boyutu var.
Gıda artık stratejik bir silahtır.
Genetiği ile oynanmış gıdalar kullanılarak bir uygarlık yok edilebilir.
Tarafsız ve vicdanlı bilim, ortalama bir insanın tükettiği kalorilerin yarıdan fazlasının yiyecek olarak adlandırılması zor gıdalardan geldiğini söylüyor.
Bu gıdalar, kurumsal laboratuvarlarda tamamen kâr amaçlı endüstriyel içeriklerle tasarlanıyor. Tasarlayanlar, işin başına geçerken vicdanlarını kapı dışında bırakıyor.
Bir kara liste okumaya hazır mısınız?
İşlenmiş etler.
Sağlıksız atıştırmalıklar.
Sağlıksız yağlar.
Kanserojen renklendiriciler.
Petrol bazlı koruyucu maddeler.
Sahte tatlandırıcılar.
Rafine şeker.
İşlenmiş tuz.
Bunlar, insan tasarımına uygun değildir.
Yüz binlerce yıllık doğal beslenme yöntemlerini tuzla buz etmektedir.
Artık kâr, hem de aşırısı, insan sağlığından önce gelmektedir.
Bu nedenle kanser vakaları patladı.
Obezite insanlık tarihinin en yüksek zirvesine ulaştı.
İşlenmiş gıdalar sadece insanlığa zarar vermiyor. Aynı zamanda, üretim aşamalarındaki çıktılar doğayı ve atmosferi de zehirliyor.
Tehlike, iklim krizine kadar uzanıyor.
Dünya bu konuda yeni bir tanım belirledi.
UFP–Ultra İşlenmiş Gıda
Karmaşık üretim yöntemleri ile tanımlanan gıdalardan oluşan bir kümedir.
Endüstriyel bir tasarım sonucu ortaya çıkmıştır. Aşırı kar üzerine kurgulanır.
Karşı konulamaz bir lezzetlendirme söz konusudur.
Ultra işlenmiş gıdalar temel olarak, genellikle yenilebilir, lezzetli ve alışkanlık yapıcı hale getirmek için karmaşık katkı maddeleri kullanımıyla ortaya çıkar.
Sağlıklı gıdalar ile gerçek anlamda hiçbir benzerlikleri yoktur, ancak sağlıklı ve ‘taze’ görünmeleri için şekillendirilebilir, etiketlenebilir ve pazarlanabilirler.
Burada bir liste daha ekleyelim.
Fruktoz.
Mısır şurubu.
Meyve suyu konsantresi
Şeker
Modifiye edilmiş nişasta.
Modifiye edilmiş yağ
Hidorjen ile tepkimeye girmiş protein.
Glüten.
Kazein.
Gıda soykırımı engellenirse, dünya ve Türkiye çok büyük bir dönüşüme sahne olur ve küresel çapta muhteşem bir iyileşme sağlanır.
Gıda terörü durursa;
Beslenme kaynaklı hastalıklar azalır.
Kanser vakaları düşer.
Yeni kuşaklar daha dirençli ve dinamik olur.
Sağlığına kavuşan insan daha az gerginlik yaşar.
Stres azalır.
İlaca ve hastanelere harcanan para miktarı düşer. Buradan kazanılan para daha verimli ve daha yararlı alanlara akar.
Devletler, eğitime, araştırmaya, sanata, kültüre, spora daha fazla kaynak ayırır.
İnsanlık geleceğini kazanır.
Adil Gürkan
Fotoğraf: theonion.com