Salı, 15 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yeni mahalleler yeni kimlikler…

Dr. Nil Gönce
Son güncelleme: 20 Haziran 2025 05:05
Dr. Nil Gönce
Paylaş
Paylaş

Bir ülkenin sınırları yalnızca haritalarla çizilmez; diliyle, kültürüyle, sokaklarındaki yaşamla şekillenir. Türkiye’de bu sınırlar sessizce yeniden çiziliyor. Son on yılda yaşanan büyük göç dalgası artık geçici bir kriz değil; kalıcı bir dönüşümün habercisi.

Suriyeli sığınmacılar “misafir” statüsünü çoktan aştı. Yeni mahalleler, yeni nüfus dinamikleri ve yeni diller bu ülkenin gerçeği haline geldi. Ancak bu değişim doğru yönetilmezse, bir dönüşüm değil, toplumsal bir kopuş yaşanabilir.

Rakamlar değil gerçekler konuşuyor

  • Kilis’te her iki kişiden biri Suriyeli. Resmî veriler %40 dese de, saha araştırmaları bu oranın %50’yi geçtiğini gösteriyor.
  • Türkiye genelinde okul çağında 1,2 milyon Suriyeli çocuk var. Bu sayı, İzmir nüfusunun neredeyse üçte biri.
  • Türk kadınlarında doğurganlık oranı 1,49 iken, Suriyeli kadınlarda bu rakam 4,5 ile 5 arasında. Yalnızca nüfus artmıyor, aynı zamanda nüfusun yapısı kökten değişiyor.

Bu yalnızca bir demografik veri değil; ülkenin geleceğini sessizce yeniden yazan bir dalga.

Sokakta hissedilen yabancılaşma

  • Gaziantep’te bir esnaf: “Arapça tabela asmadan müşteri gelmiyor.”
  • Hatay’da bir öğretmen: “Sınıfımda Türkçe bilen öğrenci kalmadı.”
  • İstanbul’da bir hemşire: “Doğum servisinde tercüman olmadan çalışamıyoruz.”

Bu yalnızca bir istatistik sorunu değil; aidiyet kaybı. “Evimde yabancıyım” hissinin giderek yaygınlaşması.

2030’a doğru uyarılar

Bilimsel modellemeler şu senaryoları öngörüyor:

  • 2028: Büyükşehirlerde Arapçanın ikinci resmî dil gibi konumlanmaya başlaması.
  • 2030: Suriyeli gençlerde işsizlik oranının %40’ı aşması.
  • 2032: Yerel seçimlerde siyasi dengeleri etkileyecek yeni bir seçmen kitlesinin oluşması.

Bu bir kurgu değil, gerçeklerin soğuk projeksiyonu.

Tarih ne diyor?

  • Lübnan, Filistinli mültecileri entegre edemedi; iç savaş kaçınılmaz oldu.
  • Almanya, 60 yıldır Türk kökenli nüfusu tam olarak entegre edemedi.
  • İsveç, göçmen gettolarındaki sosyal patlamalara çözüm bulamıyor.

Tarih, yönetilmeyen göçün nelere yol açabileceğini bize açıkça gösteriyor.

Çözüm var ama…

Sorunun çözümü ne ırkçılık ne de romantik yaklaşımlardan geçiyor. Bilimsel, gerçekçi ve cesur politikalar şart:

-Türkçe öğrenmeyene vatandaşlık verilmemeli.

-Entegrasyon programları yalnızca göçmenlere değil, yerli halka da anlatılmalı.

-Aile planlaması Suriyelilere öğretilmeli, Türk ailelere doğum teşvikleri yeniden düzenlenmeli.

– Kayıt dışı istihdam son bulmalı, yerel esnaf ve işgücü korunmalı.

Bu öneriler hayal değil.

Son söz

  • Gençler: “Bu ülkede kalmak istemiyorum.”
  • Yaşlılar: “Kendi evimde yabancı gibiyim.”
  • Anneler: “Çocuklarımın sınıfında Türkçe duymuyorum.”

Gerçekler acıtabilir, ancak onları görmezden gelmek geleceği kaybetmek demektir.

Türkiye göçle değişiyor. Ancak bu değişim kader değil. Bilimle, akılla ve adaletle yönetilirse, gelecek hâlâ bizim elimizde.

Demografi yalnızca sayı değil; kimliktir, gelecektir. Bu ülkenin kimliğini korumak, sessiz kalmayanların sorumluluğudur.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanDr. Nil Gönce
Takip et:
İstanbul’un renkli sokaklarında büyüdüm, ama merakım beni dünyanın dört bir yanına götürdü. Akademik ciddiyetimle ‘Dr.’, insanlara dokunan yönümle ‘psikolog’ oldum. Klinik psikolog kimliğimle ruhların derinliklerine yolculuk ederken, bir yandan da uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makalelerimle bilime katkı sunuyorum. Beyin-zihin ilişkisi, psikiyatrik bozukluklar, kişisel gelişim ve öğrenci koçluğu alanlarında çalışıyor; bilimsel bilgiyi yaşamın içinden süzüyorum. Yazmak benim için yalnızca üretmek değil; anlamak, anlatmak ve iyileştirmekle ilgili bir eylem. Akademik makalelerim uluslararası dergilerde yer bulsa da, asıl tutkum insana dokunan hikâyeleri paylaşmak. Çünkü biliyorum: İyileşmek, anlaşılmak ve büyümek, en çok da paylaştıkça anlam kazanır. Hayata biraz bilim, biraz mizah, ama hep insan sıcaklığıyla bakıyorum. Çünkü en karmaşık denklemler bile, bazen doğru bir soruyla, bazen de küçük bir gülümsemeyle çözülebilir."
Önceki Makale Mağaradan çıkışın bedeli
Sonraki Makale Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Serbest Kürsü

Silah bırakmanın şifreleri…

Gürsel Demirok
14 Temmuz 2025
EditörSerbest Kürsü

Avrupa’nın yeni alt sınıfı

Metin Duyar
14 Temmuz 2025
ManşetSerbest Kürsü

Kalkınmanın anahtarı

Yıldırım Aktuğan
14 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Ağrı öğrenilir mi?

Dr. Nil Gönce
13 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?