Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yeni bir dünya için yeni bir kültür

Adil Gürkan
Son güncelleme: 27 Temmuz 2025 11:25
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

İnsanlık, geçen iki yüzyılda, tüketimin kutsandığı bir kara deliğe yuvarlandı. 

Kapitalizm.

Kapitalist kültür, hayatın tüketime kurban edildiği bir sistemin hipnotizmasıdır. 

Toprağı bol olsun, Pepe Usta (Jose Mujica) dedi ki;

“Her şeyi talan ediyoruz. Benim kuşağım safça bir hata yaptı. Toplumsal değişimin sadece üretim ve bölüşüm biçiminin değişmesi ile mümkün olacağını sandık. Kültürün bu değişimlerde oynadığı devasa rolü kavrayamadık. Kapitalist kültüre ancak farklı bir kültür ile cevap vermeliydik. Her anlamda direnmeliydik”.

Kapitalizm insanlığa “ben” rotasını dayattı. 

Talan temelinde tüketim

Talan temelinde yükselen tüketim çılgınlığı, bu kültürün bir parçasıdır. 

1900’lerden itibaren bir itiraz dalgası yükseldi. 

Kendiliğinden patlayan itirazlar, kimi coğrafyalarda isyan boyutuna vardı. Toplumlar patladı. Ama bu kuşaklar, çözümü sosyal ve siyasal şiddette aradılar. 

Şiddet, isyanların toplumsallaşamamasına neden oldu.

Dar bir sosyal alana sıkışan bütün isyanlar ani ya da zamana yayılmış yenilgilerle tanıştılar. 

Evet, bu savaşlarda yenilenler var, ama yenen yok. Zaten kapitalizm de hiçbir zaman bu yenilgileri gündeme getirip bir muzaffer kumandan duruşu sergilemedi.

İsyanların bazıları geçici olarak başarıya ulaştı. Ama bu başarıların kalıcı olmayacağı daha ilk adımlarda belli oluyordu. 

Pepe, ölmeden önce dedi ki;

“Kapitalist duvar ustaları ile sosyalist bir yapı inşa edemezsiniz. Zira demiri, çimentoyu, ahşabı çalarlar. Onların önceliği bina değil, kendi çıkarları ve sorunlarıdır. Bizim kuşak, insanların çoğunun içgüdüleri ile karar verdiklerini ve sonra da bu kararlarına vicdani meşruluk yarattıklarını anlayamadı.”

İşte bu nedenle, kültür şart. İçgüdüsel kararların insancıl bir forma sokulabilmesinin biricik yolu buradan geçer. Kültür, vahşi bencilliği terbiye eder.

İşin en acı tarafı da şudur: 1900’lerden bu yana isyanların ateşleyicisi olan sol veya sosyalist önderler, yenilgiler sonrasında en acımasız kapitalistlere dönüştüler. Hatta kazanan sol liderler bile iktidarları süresince kapitalist gibi yaşamayı tercih ettiler. 

Bugün adeta seçeneksiz gibi görünüyoruz. 

Ama değiliz. Küresel çapta bir sadelik ve dayanışma kültürü varlığını sürdürüyor. Bütün mesele, bu kültürün ateşini, bilgi ve bilimin nefesi ile güçlendirmek. 

Çok basit bireysel tercihler ve kararlarla bize dayatılana karşı ayakta durabiliriz. Sistem bizi devamlı tüketmeye zorluyor. Buna aktif ya da pasif tepki vererek direnebiliriz. Bunun için çok basit bir soruya içtenlikle cevap vermemiz gerekiyor;

Gözümüze sokulan her ürün, hizmet ya da servis için tek bir soru. Bunu almak zorunda mıyım? Hatta soruyu daha da zenginleştirmek mümkün. Bunu almazsam hayatım zorlaşır mı? Almazsam mutsuz olur muyum?

Bir gerçeğe inanmanızı içtenlikle tavsiye ediyorum. 

Birey olarak vazgeçeceğimiz her tüketim alışkanlığımız, gezegenimizin geleceği için bir savunma mevzi olacaktır. Dünyada yaşamı korumanın yolu vazgeçmekten geçiyor. 

Bu basit vazgeçme için de, çok farklı bir düşünce modeline ihtiyacımız var. Aydınlar, solcular, küresel muhalifler olarak önce düşünce ve duygu ölçeğinde kapitalizm ile bağlarımızı koparmalıyız.  Sisteme bu ölçüde bağlı olmak yaratıcılığımızı köreltiyor.

Bütün anlattıklarım eninde sonunda kültürün mutlak önemine varıyor. Değişim için, önce insanlığın ortak geleceğine rota çizecek bir kültür yaratmalıyız. 

Ortak kültür kapitalizmin dayattığı değerleri tamamen dışlamalıdır. Sistemin değer vermediği ama insan için hayati öneme sahip kavramları, ilkeleri canlandırmalıyız. 

Yeni bir toplumsal mutabakat

Yeni bir toplumsal model için mevcut sistemin adeta bypass ettiği yaşam alanlarına yönelmeliyiz. Şu an içinde yaşamaya mecbur bırakıldığımız modelde refah olsa bile, yaldızlar kazındığında acıklı bir korku, keder ve teslimiyet ortaya çıkıyor. 

Berrak sular gibi olması gereken toplumsal vicdan, kirli çamaşırlarımızı sakladığımız çöplüğe dönüşmüş durumda. 

Bu çöplüğü ancak tertemiz, insani, kucaklayıcı bir kültür ile temizleyebiliriz.

Pepe’ye kulak verelim;

“Biz nasıl düşünüyorsak, öyle yaşamalıyız. Aksi takdirde yaşam tarzımı düşünme biçimimizi şekillendirir. Kendi kendini yöneten bit toplum temel hedefimiz olmalıdır. Biz insancıl güçler kendi ortak yaşam projelerimizi üretmeli ve yönetmeliyiz.” 

Yaratıcılığı teşvik etmeliyiz. Aykırı söylemlere saygı duymalıyız. 

Kültürü kitabımızın açılış ve bitiş kavramı olarak benimsememiz şart. 

Biz söyleminin esas olduğu kültürü yükseltelim.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale İş stresi, tükenmişlik ve kalp sağlığı
Sonraki Makale Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İsrail solunun Gazze çıkmazı

Metin Duyar
22 Eylül 2025
ManşetSerbest Kürsü

Türkiye’nin kayıt dışı gerçeği

Yıldırım Aktuğan
22 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Aziz Nesin gerçekten mizah ustası mıydı?

Alper Eliçin
21 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Gelecekte bireysel saygınlık karneniz olacak

Adil Gürkan
21 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?