Cumartesi, 28 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yargısal darbe

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 13 Mayıs 2024 00:52
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“Yargı ideolojik kamplaşmalardan uzak tutulmalıdır. Ülkenin selameti yerine belli bir zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların devletimizin kurumları içinde tekrar yuvalanmasına izin vermeyeceğiz.”

Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘a ait. Cumhurbaşkanı son dönemde dikkat çekici konuşmalar yapıyor, mesajlar yayınlıyor. Üzerinde dikkatle durulmaya, düşünülmeye değer. “Yargı ideolojik kamplaşmalardan uzak tutulmalıdır” uyarısı son derece yerinde bir uyarı. Bu noktada sorulması gereken sorular şunlardır:

-Neden Cumhurbaşkanı böyle bir uyarıda bulunma ihtiyacı hissetti?

-Uyarısı kimlere yönelikti?

Devletin kurumları içinde hangi dar kadrocu anlayış tekrar yuvalanmak istiyor?

Ülkenin selameti yerine menfaati gözetilen zümre kimlerdir?

Ülkemizin selameti için yanıtlanması gereken, açıklığa kavuşturulması gereken sorular bunlar. Cumhurbaşkanımızın bu konuşmasının zamanlamasına bakarak sorulara yanıt bulmaya çalışılabilir.

Cumhurbaşkanı bu konuşmayı yargının çeşitli nedenlerle gündemde olduğu bir dönemde yapmıştır.

Yargı-siyaset ilişkisinin tartışıldığı bir dönemde yapmıştır…

Siyasetin yargıyı, etkileme gayretlerinden söz edildiği bir dönemde yapmıştır…

Yargının siyasete yön verir nitelikteki kararlarından söz edildiği bir dönemde yapmıştır…

Siyasi parti liderleri arasında kapalı kapılar ardında istişari görüşmelerin yoğunlaştığı bir dönemde yapmıştır…

İstişari görüşmelerde yargıya intikal etmiş bir takım konuların da ele alınmış olabileceğinden söz ediliyor. Görüşmelerde, yeni bir anayasa ile demokratik siyasetin alanının genişletilmesi arzusunu iktidar partisi liderinin dile getirmiş olabileceğinden söz ediliyor. Cumhur İttifakı üyesi Bahçeli’nin mahkemelere kimsenin talimat veremeyeceğini vurguladığı hatırlatılıyor.

Gezi Davası’nda yeniden yargılamanın gündemde olduğu, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili iddianamenin yetersiz olduğu şekilde görüşlerin dile getirildiği bir dönemden geçiyoruz.

Keza Yargıtay başkanı seçiminde yaşanılan kördüğüm bağlamında Yargıtay’ı yıpratıcı ciddi iddialar ortaya atılmakta.

Bu konular ele alınırken zaman zaman “darbe ürünü” mevcut anayasa da gündeme geliyor. Yamalı bohça durumundaki anayasa yerine, demokratik Türkiye’ye yakışan yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaçtan söz ediliyor.

Darbe denince genelde askeri darbeler anlaşılıyor.

Peki, başka çeşit darbeler olabilir mi?

Siyasetin yargıyı etkilemesinden, yargının da siyasete yön verir nitelikteki kararlarından bahsediyoruz. Peki, yargısal darbeden de söz edilebilir mi?

Demokratik ülkelerde böyle bir gelişmeden söz edilebilir mi?

Akademik dünyada bu tür konuların tartışıldığı görülüyor. Mülkiye’den sınıf arkadaşım Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış’a “yargısal darbe nedir” diye sordum. Yanıtı şöyle oldu:

“Yargısal darbe herhangi bir ülkede bir yargı organının aldığı bir karar ya da yaptığı bir işlemle ülkenin anayasal düzenini esaslı ölçüde bozması ve işleyen devlet yapısını işlemez ya da etkisiz ve verimsiz işleyen bir devlet düzenine dönüştürmesi olarak tanımlanabilir. Yargısal eylemcilik ise yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasal güdülere dayalı olarak verildiği kuşkusunu ifade eder. Eylemcilik (aksiyonizm veya etkincilik) toplumsal değişme ya da politik değişiklik meydana getirmek için kasıtlı bir biçimde yapılan eylem olarak tanımlanabilir. Bu eylem çekişmeli tartışmalarda taraflardan birini desteklemek ya da muhalefet etmek anlamına gelmektedir. Türkiye’de her iki kavram ve tanımın kapsamına giren siyasal ve hukuksal olgular yaşanmıştır.” 

Yaşamış, yargısal darbe ve eylemcilik konusunda ortaya çıkan bazı örnek olayların akademik düzeyde ele alındığından söz etti… Bu bağlamda yargısal darbenin oluş biçimleri, nedenleri ve etkileri yanında konuyla yakından ilgisi olan yargısal eylemcilik kavramının çeşitli görünüş biçimlerinin de irdeleme konusu yapıldığını söyledi.  Bu çalışmalardan güdülen amacın, henüz ülkemizde tam bir anlaşılabilirliğe kavuşmamış olan yargısal darbe ve yargısal eylemcilik kavramlarını ve bunların olası sonuçlarını konuyla ilgili bilim insanlarının değerlendirmesine ve tartışmasına sunmak olduğunu belirtti… Çalışmalarda hem yargısal darbelerin ve hem de yargısal eylemcilik sınıfına giren olguların evrensel ve ülkesel örneklerinin verildiğinden söz etti… Özellikle yargısal darbeye yol açan nedenler ve bu darbelerin hukuksal, siyasal ve anayasal sonuçları açıklanmaya çalışıldığını söyledi… Türkiye özelinde, Anayasa Mahkemesi kararlarında somutlaşan yargısal eylemcilik konusunun ele alındığını, ancak özellikle yargısal darbe olguları üzerinde odaklanıldığını ifade etti… Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Yüksek Seçim Kurulu ve yerel yargı yerlerinin incelendiğini belirtti. Yaşamış “yapılan çalışmalar açıkça göstermektedir ki ülkemizde yargısal darbeler yaşanmıştır. Can Atalay örneğinde olduğu gibi… Benzer olguların gelecekte de yaşanması olasıdır” diyor. Yaşamış’ın işaret ettiği akademik çalışmalar dikkat çekici. Toplumun geleceği için ses getirici nitelikte.

Yaşamış’ın anlattıkları Cumhurbaşkanı’nın Danıştay’ın 156. yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmada, yargının siyası tartışmaların içine çekilmesinin hata olduğunu vurgulayarak, yargı mensuplarının çok önemli ve hassas görev yerine getirdiklerine işaret ettikten sonra söylediği şu sözleri anımsattı:

“Siyaset kurumu nasıl layüsel (hesap sorulamaz) değilse yargı da eleştirilemez değildir. Yargının kararlarını beğenmeyebilir, itiraz edebilir, hoşnutsuzluğumuzu açıkça dile getirebiliriz. Buna kimse engel olamaz, olmamalıdır.”

Topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi devletin güvencesidir. Önemli ve hassas sorumluluklar üstlenen hukukçuları hedefe koyma, yönlendirme, baskı altına alma türü girişimler yargıyı yıpratmakta.

Cumhurbaşkanı’nın Danıştay’daki konuşması bu konularda değerli mesajlar içeriyor.

Erdoğan’ın vurguladığı gibi, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesi hatadır. Keza, ideolojik kamplaşmalardan uzak tutulması gereken yargının kimi zaman aldığı kararlarla, ülkenin anayasal düzenini esaslı biçimde bozması, işleyen devlet yapısını işlemez hale getirmesi, etkisiz, verimsiz hale getirmesi de hatadır.

Yargının bu tür kararları da eleştirilebilir. Buna da kimse engel olamaz…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale ‘Nükleer silahla insanlığı kurtaralım…’
Sonraki Makale ‘Siyonizmden militarizme’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Bir Tweet’le tetiklenen kaos

Dr. Nil Gönce
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Tarihin sıfır noktası

Yasemin Özben
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

İnsanı “ezen” katedral

Alper Eliçin
28 Haziran 2025
EditörSerbest Kürsü

Dini otorite her şeyi bilir mi?

Halil Ocaklı
28 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?