Perşembe, 22 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yalan dünya ben kimim?

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 6 Mart 2024 00:20
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Sözün başındayken uyaralım, konu ağır ve odaklanma gerektiriyor. Bu sınırlı alan içinde karmaşık bir kuramı sadece sıkıştırılmış bir taslak olarak sunulabiliyoruz.

Benliğin ne olduğu eski çağlardan beri Hint düşünce sistemlerinde önde gelen tartışma konularından biri oldu. Veda yazmalarının en eskisi olan Rig Veda’da benlik, Milattan Önce (M.Ö.) 18. yüzyılda “kişiyi kendisi yapan mutlak öz” olarak tanımlanıyor.

O yüzyılda Anadolu’da Hatti Beylikleri egemendi, Hitit Devleti henüz kurulmamıştı, “göze göz, dişe diş” yasalarıyla ünlü Hammurabi ise Babil kralıydı.

Rig Veda, benliğin bilinen en eski yazılı tanımını günümüze taşıyan kitap oldu. Rig Veda’daki tanım üzerinden serpilen tartışmalar Hint felsefesinde sonraki bin yıllarda da sürdü.

Veda yazmaları öylesine büyük bir külliyattır ki, “Günümüze ulaşan parçaları özümsemek için insan ömrü yetmez” denir. Sonraları Vedaların bir felsefi özetini çıkarma gereği duyulunca, yaklaşık 20 asır önce “Vedanta” derlemeleri kaleme alınmış. Vedanta, kısaca “Vedaların Özleri” demektir.

Vedanta felsefesinin ana fikri şöyledir:

“Bireyin kendilik özü, evrenin gerçekliği olan mutlak arı bilinç özüyle özdeştir. Tekil benliğin arı bilinç dışında bir olgu olduğunu sanmak bilgisizliktir.”

Advaita Vedanta felsefesinde temel doktrin olarak, varoluşun ikili karşıtlık (düalizm) ilkesine değil, teklik (monizm) ilkesine dayandığı ileri sürülür. Teklik ilkesine göre; evren, galaksi, güneş, dünya gibi sistemler ile tekil birey benliği birbirinden kopuk olarak değerlendirilemez. Evrendeki varlıklar bütünleşiktir ama aynı zamanda varlığını bireysel sürdürebilme yeteneğine sahiptir.

Bireysel yaşamın, bütüncül teklikten bağsız sürebileceği düşüncesi bir yanılsamadır. Bu bağlamda dünyevi kimlikler ve tutkular bireyselliği güçlendirir, sahte bir benlik algısı yaratır. Bu algı içinde, kişi aynadaki fiziksel görüntüsünün gerçek benliğini yansıtmadığını kestiremez. Böylece fizik bedenin tutkularını izlemeyi ve dünyayı daha ben odaklı yargılamayı sürdürür.

Deneyimler, duyu kanallarınca dış dünyadaki nesneler ve olaylardan sağlanan verilere dayanır. Deneyimler dışsal verilere dayandığından, ayna görüntüsündeki gibi kişiyi kendine “Yanılgılı Özne” olarak yansıtır ancak kişi bunu fark edemez.

Deneyimler üzerinden kendimizi bildiğimizi sandığımız benlik kapsamında, her kim olduğumuzu düşünüyorsak, Vedanta bize “Hayır, siz yalnızca o değilsiniz. Hem deneyimleyen hem de deneyimlenen olamazsınız. Göz bu yüzden kendisini göremez. 9 ayda dünyaya gelen bebek, 10 ay önce hiç yok muydu acaba” diye düşünmeyi öneriyor ve “Onun arkasına bakın” diyor.

Gerçek öz benlik deneyimlerle gelebilecek yanılgılara açık değildir, çünkü dışsal veriye gereksinim duymaz. Gerçek öz benlik, evrensel sonsuz arı bilincin içimizdeki yansısıdır. Arı bilinç, tıpkı bulutların arkasındaki güneş gibidir, bilgisizliğin ve yanılgıların arkasındadır, gece de gündüz de oradadır.

Vedanta şöyle der:

“Bilgisizlik, egoyu durmadan aldatan arzuların uyarılmasına izin vererek, yeni düş kırıklıkları ve acıların doğmasına ortam hazırlar.”

Gurur, kibir, şehvet, öfke, aldatma, açgözlülük, kıskançlık ve nefret, aldanan egoyu daha da aldatır. Aydınlanmayı engeller, erdemlerimizi ve iç huzurumuzu yok eder. İnsanlık adına, yanılmış benlikten daha büyük bir düşman yoktur.

Vedanta, bireyler olarak kim olduğumuzu gerçekten bildiğimize kuşkuyla yaklaşır. “Benlik” ile “benlik dışı” arasındaki, “yanılgılı benlik” ile “yanılgısız öz benlik” arasındaki, kısacası gerçekte kim olduğumuz ile kim olmadığımız arasındaki ayrımı sorgulamayı önerir.

Yanılgılarımız, öz benliğimizi tanımanın önündeki en önemli engeldir. Hoşluklara, sosyal etkileşime, eğlenceli anlara odaklanarak yaşamak, dünyevi avuntuların geçici, tutkuların ise doyurulamaz olduğunu fark edememek demektir. Fiziksel bedenin hayatın merkezinde olduğuna inanan kişi, yaşam amacını sorgulama cesaretini ve olgunluğunu gösteremez.

Oysa lezzet, zevk, keyif ve konfor gibi hoşluklar ve eğlenceli anlar esasen yaşamın kendisi değil, geçici eklentileridir. Bununla birlikte, her eklenti bir beklenti yaratır, beklentiler ise daima düş kırıklığı ve gerilim potansiyeli içerir.

Benliği tanıma sürecinde, Vedanta felsefesi şu soruları gündemde tutar:

1-Ben gerçekte kimim?

2-Yaşam amacım nedir?

3-Neyi bilebilirsem yanılgılarımı kavrarım?

Vedantik benlik, “görünen dünyevi kimliklerin arkasında olan, zaman ve mekana gereksinim duymayan, asla değişmeyen, gerçek ve sonsuz evrensel arı bilinçle aynı özdür.”

Duyusal deneyimlerden beslenen ego “yanılgılı benlik”tir, yanılgıların örtülediği arı bilinç ise “yanılgısız öz benlik”tir. Özbenliği kavrayış yolculuğu, kişinin yaşam amacını aramaya yönelmesiyle başlar ki, bu tümüyle bizim elimizdedir.

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Kâşgarlı Mahmud kimdir?
Sonraki Makale İstanbul seçimine Rus ilgisi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

1. Selim nasıl “yavuz” oldu?

Metin Gülbay
22 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Sokak röportajlarını nasıl buluyorsunuz?

Gürsel Demirok
21 Mayıs 2025
*Serbest Kürsü

Türkiye-Hindistan gerilimi…

Medya Günlüğü
21 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

İsviçre’de bir mahalle bakkalı

Alper Eliçin
20 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?