Cumartesi, 5 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Vicdan maneviyattır

Cumhur Deliceırmak
Son güncelleme: 19 Nisan 2025 12:52
Cumhur Deliceırmak
Paylaş
Paylaş

Sol literatür Türkçeleştirilirken yeterince dikkatli ve özenli davranılmadı. Türkçe, meramı anlatmaya da meramı anlamaya da yeten bir lisan oysa.

Burjuva kavramını Türkçeye “işveren” diye tercüme edersen, alın teri ile gün işleyip gün beslenen insanları/işçileri, kendilerine iş/ekmek sağlayanlar tarafından sömürüldüklerine/istismar edildiklerine anlatmakta/inandırmakta bir hayli zorlanmak kaçınılmazdır. Nitekim de emeği ile yaşayanlar kitleler halinde sağcı partilere oy vermektedirler.

Bir diğer ve daha büyük kusuru da sol literatür ile yaşayanların, kavramları doğru dürüst ve derinliğine irdelemeden kullanmaları hatta ezber edip ezberlerine tutsak olmalarıdır.

Maneviyatı yüksek insanlardır solcular diyeceğim, hop oturup hop kalkacaksınız, neden mi, “maneviyat” kavramını, dinci (dindar değil dinci) bir kavram sandığınız ve sanmanın da ötesine geçerek buna inandığınız için.

Oysa maneviyat kavramı “iç dünya” demektir en önce ve bu iç dünya vicdan, sevgi, merhamet, iyilik, şefkat, dayanışma, vefa, dostluk gibi taşlarla döşenmiş yollardan geçilerek ulaşılan bir iç dünyadır.

Dünyada açlık olmasın diye uğraşan didinen tok bir insanı bu uğraşa yönlendiren şey her şeyden önce maneviyattır. 

Ve evet bütün, istisnasız bütün dinler başlangıç anlarında gerici değil, tam aksine başladıkları, içine doğdukları iklime, atmosfere, düzene karşı daha iyi bir hayat, daha iyi daha insancıl bir dünya hedeflemekteydiler. Bu firavuna/firavunlara boyun eğmeyen Musa için olduğu kadar, Roma İmparatorluğuna diklenen İsa için ve Arap mezalimine karşı başkaldıran Muhammed için de geçerlidir. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Hadisi ilkel bir sosyalizm anlayışı değil midir? Az düşünün.

Günümüzde dinciliğin (dindarlığın değil dinciliğin) takındığı tavrı, söylemlerini ve eylemlerini getirmeyin hemen aklınıza, başlangıçlarından söz ediyorum.

Çatal ve kaşıksız bir yaşam yok günümüzde ve fakat çatal ve kaşığın olmadığı zamanlar da vardı.

Lütfen dikkatle okuyun ve anlamaya çalışın,

Ezberlenmiş solculuk madde ile fikir arasında/madde ile düşünce arasında bir tercih yapar ve “madde yoksa düşünce de olmaz” der ve hatta Bergson gibi sağcı teorisyenlerin “idealler/ideler maddeden önce gelir” safsatasını örnek alarak saçmalıyor. Bergson, bize gördüğümüz, elimizde tuttuğumuz çatal ve kaşığın aslında olmadığını, biz öyle düşündüğümüz için var olduğunu söylüyor gibi safsatalarla fink atıyor.

Az düşününce, elle yemek yiyen insanların başka bir şeylerle yemek yemesi gerektiğini düşünmeye başlamalarının çatal ve kaşığa giden yolda elle tutulur, gözle görülür ama yine de düşünce ve fikir olduğunu ve fikir ile “ide”nin sarsılmaz diyalektik ilişki içinde çatal ile kaşığa ulaştığını ve hatta yetinmeyip sürekli geliştirdiğini görecek anlayacaksınız.

Ezber soldan kurtulup da solun derinlerine inmeye başlayınca sol, taşlar yerli yerine oturacak ve sol içinde var olduğu ondan doğduğu maneviyatı bulacak, manevi dünyasına ulaşacaktır.

Kimsenin kötülüğünü düşünmeden, hep iyiden ve iyilikten yana olmak, merhametli şefkatli, vefalı sevgi dolu, dostluk kardeşlik duyguları ile yaşamak  vicdanlı ve maneviyatı kuvvetli insanların işidir.

Ve böyle yaşayanlara da günümüz dünyasında solcu denir, böyle yaşayıp da kendini sağcı zannedenler varsa onlar da solcudur aslında.

Ve daha da önemlisi ‘”maneviyat mı, boş ver maneviyatı, biz materyalistiz” diyen solcular da varsa aslında sağcı onlar.

Materyal ne demektir, materyalist diye kime denir diye düşünürlerse ne dediğimi belki anlarlar

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanCumhur Deliceırmak
Takip et:
1951 Lefkoşa doğumlu Çeşitli Kıbrıs gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Radyo ve TV programları var. Resim, heykel sanatçısı, şair. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde okudu.1968-71 yılları arasında Kıbrıs Türk direniş hareketinde mücahitlik yaptı. Evli, iki çocuk babası.
Önceki Makale Yine unutulan Afganistan
Sonraki Makale Demokrasi ve milli onur nerede çakışır?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Mehmet Bey’in “ekmek” kâbusu

Dr. Nevin Sütlaş
5 Temmuz 2025
EditörKöşe Yazıları

Teslimat robotu Dastavşik

M. Hakkı Yazıcı
5 Temmuz 2025
Köşe Yazıları

Avrupa’nın hırsları ve Türkiye

Okay Deprem
4 Temmuz 2025
EditörKöşe Yazıları

Bufalo, bizon ve “bizim manda”

Dr. Nevin Sütlaş
29 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?