Ekonomi yönetiminin en kritik araçlarından biri maliye politikasıdır. Devlet vergiler toplar, sonra bu parayı harcar. Ancak şu sorular hiç eskimez: Kimden ne kadar vergi toplanıyor? Ve bu vergiler kimin yararına harcanıyor?
Vergi yükünün dağılımı
Türkiye’de toplanan vergilerin yaklaşık yüzde 65–70’i dolaylı vergilerden oluşuyor. Yani akaryakıt, elektrik, cep telefonu, ekmek alırken bile vergi ödüyorsunuz. Geliriniz ne olursa olsun aynı oranda bu yükü taşıyorsunuz.
Bu nedenle, asgari ücretliyle milyoner aynı oranda KDV ödüyor. Ancak bu oran dar gelirlinin bütçesinde çok daha büyük bir pay kaplıyor. Örneğin OECD raporlarına göre Türkiye’de düşük gelirli haneler gelirlerinin yaklaşık yüzde 30’una yakınını dolaylı vergilere ayırırken, yüksek gelirli hanelerde bu oran yüzde 10’un altında kalıyor.
Yani yük en çok sabit gelirlinin sırtında.

Vergi afları ve teşvikler
Diğer yanda tablo tersine dönüyor. Türkiye’de son 20 yılda 15 kez vergi affı çıkarıldı. Bu aflar çoğunlukla büyük şirketlerin ödemesi gereken vergileri silerken, küçük esnaf ve dar gelirli vatandaş için böyle bir ayrıcalık pek mümkün olmadı.
Ayrıca, bütçeden ayrılan teşviklerin büyük kısmı yine sermaye gruplarına gidiyor. Mega projeler, kamu-özel iş birliği ihaleleri, vergi muafiyetleri… Sonuçta, büyük holdingler daha az vergi ödeyip daha çok teşvik alırken, küçük işletmeler ve vatandaşlar bu yükü üstleniyor.
Harcamalar kime hizmet ediyor?
Toplanan vergiler eğitim, sağlık, tarım gibi toplumun geneline hizmet eden alanlarda yeterince kullanılmıyor. Örneğin 2024 bütçesinde:
- Eğitime ayrılan pay: yüzde 14 civarı
- Sağlığa ayrılan pay: yüzde 11 civarı
- Faiz giderleri: yüzde 20’nin üzerinde
Yani eğitim ve sağlık harcamaları, borç faizi ödemelerinin gerisinde kalıyor. Bu durum, kamu kaynaklarının toplumun refahını artırmak yerine daha çok finansman yükünü çevirmeye ve belli başlı projelere harcandığını gösteriyor.
Vergi politikası aslında bir tercih meselesidir. Devlet, topladığı kaynağı hangi alana harcayacağına karar vererek toplumun yönünü belirler.
- Eğer vergiler adil toplanır, eğitim ve sağlığa yatırılırsa bu refahı artırır.
- Ama vergi yükü yoksulun sırtına bindirilip kaynaklar dar bir kesime aktarılırsa eşitsizlik derinleşir.
Bugünkü tablo maalesef ikinci senaryoya daha yakın duruyor. Yoksul daha çok vergi ödüyor, daha az hizmet alıyor. Zengin daha az vergi ödüyor, daha çok teşvik görüyor.
Türkiye’de vergi sistemi, “gelir dağılımını dengeleyen” bir mekanizma olmaktan çok, mevcut eşitsizlikleri yeniden üreten bir yapıya dönüşmüş durumda.
O zaman sormamız gereken soru şu:
Vergi politikası refah mı dağıtıyor, yoksa eşitsizliği mi derinleştiriyor?
Görsel: Piero Gayozzo
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: