Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Var olmanın dayanılmaz gerçekliği

Erdal Çolak
Son güncelleme: 17 Nisan 2025 13:20
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Bu hayatta birilerine gel de “dürüst ve gerçekçi ol” de, inanın insanı linç ederler! Ne biz onlara böyle söyleyebiliriz ne de onlar bunu kabul eder…

Biliyorum kendini tanımak, kendini anlamak sanıldığı kadar kolay olmasa da “gerçekçi ol” diyerek karşımdakini zor durumda bırakıyorum. İnsanları kandırıyor, olayları kendi açından anlatıyor, yorumluyor, abartıyorsun, böyle bir kişilik yapın var. Gerçekçilik olgusundan uzak insanlarda genellikle kendine güvenin azalması, yetersiz hissetme, bu nedenle de geleceği hakkında endişeleri olan bir kişilik yapısı vardır. Kendi gerçekçi tarafını tanımıyorsan ne istediğini sorgula ki arzuların, hırsların, heveslerin seni nasıl bir kişiliğe meylediyor onu anla bari. Bu hayatta kendini bil yeter. Harika olmak için bir çabaya düşme, yapamayacağın, yerine getiremeyeceğin, veremeyeceğin ödünlerle yaşama.

Harika insan herkesi mutlu eder, sen gerçekçi ol… Gerçekçi insanlar dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı sever, adil, insaflı, vicdanlı, merhametli, hoşgörülü ve barışçıl olur. Etrafımızdaki insanlar bu gerçekçi kimliğimizle, dış dünyaya verdiğimiz mesajlarla bizi tanıyor. Harika olmaya gerek yok gerçekçi ol. Bu dünya bir panayır yeri gibi, herkes ya bir şey satıyor ya da kendisiyle ilgili bir şeyi pazarlıyor; hatta bazen kendini pazarlıyor. yediğini içtiğini pazarlıyor. gittiği mekanı, bir ürünü, bir hizmeti, bir yeri, bir fikri ya da bir bilgiyi satıyor bir şekilde…

Ya sen neden maske takıyorsun, kızgınsan kızgın ol, gülüşün sahte olmazsın. Gündelik hayatta sıkça rastlıyoruz maske takan gerçekçi olmayan insanlara. Sevmediği halde sever gibi yapan, başkalarının mutsuzluklarına sevinen, kendi konforu için durmadan yalan söyleyebilen vasıfsız, duygusal zekaları gelişmemiş, kompleksli, duyguları ve davranışları tutarlı olmayanlar maskeli insanlar. Gerçekçi olmak cesaret ister. Nasıl desem bilemiyorum ki; toplumdaki bu insanları anlayabilmek, duygu ve düşünce dünyalarını okuyabilmek için hep bir çaba içerisinde olmalı mıyız? Hem hayatın hem de bu tür insanların yaşattığı ikiyüzlülüğün, sahtekarlığın çıkılmaz dar düşünsel ve duygusal sokaklarında insanın aynı kalabilmesi kendini istediği gibi ifade edebilmesi gerçekten çok zor. İnsani özelliklere sahip bu insan türünün kime, neyi, niçin yaptığını anlayabilmek zor.

Gerçekçi bir kimliğe sahip değilsen kalbin mutsuz, ruhun huzursuz olur. İnsanın benliğine yakınlığı ilgili bir şey bu. Gerçekliğin var olduğu yerlerden biri fiziksel, nesnel dünyadır. Diğeri ruhsal yaşantılarımızın, arzu ve isteklerin, umutların, düşüncelerin yer aldığı tinsel, bilişsel dünya. Nesnel anlamda ideaların yani düşüncede var olan kavramların dünyasıdır. Bunun formülü basit, hem de çok basit: Var olan bir durumu nasılsa öyle görmek. Kişi önce kendini veya başkalarını kandırmadan olanı olduğu gibi gören bir yapıya sahip olunca benliğine sadık kalmış oluyor. Duygu, düşünce, davranış fizyolojik olarak doğaya uygun ilişkide bulunduğu sürece kişi gerçekçiliği her alanda hisseder. Bazen düşünmüyor değilim, sansürü kendime mi yoksa başkalarına mı uygulamalıyım… Belki de çok fazla realist olan bu gerçekliği savunan kişiler elbette ister istemez duygusuzluğa bürünüyor. Hele ki bu kadar bilgi kirliliğinin yaşandığı, nesnel dünyada kafasının sürekli karıştığı, neyin gerçek, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu düşündüğümüz, ne yapacağımızı bilmeden, anlamlandırmaya çalıştığımız bir dünya. Bence gerçek sonsuz olandır. Yani bitmeyen, tükenmeyen her şey gerçektir; bir şey bitiyorsa hiçbir gerçekliği yoktur.

Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Biri çıkıp da bize şöyle dese ki, gerçekte varlıkla ilgili bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimiz, bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir nesneyle asla bilemeyeceğimiz bir öznenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur. Bakınız tanrı, ruh, özgürlük kavramlarına… .Duyularımızla hissedebiliyor muyuz? O halde onlar hakkında zihnimizin çalışması mümkün değildir çünkü haklarında deneysel olarak hiçbir veriye sahip olmadığımız varlıkları bilimsel olarak bilmek mümkün değilse bir gerçeklik olarak bizi kabul ettiren acaba ne olabilir? Duyularımızla algıladığımız gerçek üstü olan şeylerin bilgisi olabilir mi? Burada insan bilincinin üzerine büyük bir yük biniyor. Bilinç; bir insan dâhil her şeyin içinde bulunduğu gerçeklik noktasıdır. Fakat insanda anlama, kavrama kabiliyeti, idrak etme becerisi, hep o an içindeki bilinç seviyesine bağlıdır. İşte buradaki gerçeklik bilincine ulaşma, kişinin kendi varlığının ve dış dünyanın farkında olması ve tecrübe etmesi, hissetmesi, algılaması ve bilme yeteneğidir. Bilinçli gerçekçi bir varlıkta benlik duyusu ile birlikte kendi varlığının, iç âleminin ve dış dünyanın farkında olma hissi vardır.

Burada şu nokta çok önemli: Kavramlar bizi ayrıntıların içerisinde boğulmamızı engeller. Anlam, düşünce, duygu karmaşasından kurtararak çevremizdeki olup biten olayları ve objeleri daha kolay tanımamızı, anlamlandırmamıza yardımcı olur. Bana göre kavramlar var olanın, var olmayanı anlamaya, yorumlamaya, tanımamıza yardımcı olan pencerelerdir.

Hayatta elinizden geldiği kadar gerçekçi olun, gerçeklik kişinin onuruna, karakterine zarar vermez. Sadece çok dürüst ve gerçekçi olursanız çok üzülürsünüz Ne sesinden anlayan vardır ne de sessizliğinizden. Ne diyordu Nazım Hikmet, “Hak etmeyenler en konforlu kalplerde sefalarını sürerken, nedense ben hep iyi halden tahliye ediliyorum yüreklerden…” 

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale Hacı Bekir’in hikâyesi
Sonraki Makale 3’üncü normalleşme toplantısı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?