Mehmet Doğan, enerji uzmanı
30 yılı aşkın bir süredir doğal gaz ve enerji piyasalarında çalışıyorum. Bu çalışmalar sadece doğal gazın iletim (midstream) ve aşağı akış (downstream) değil aynı zamanda yukarı akış (upstream) faaliyetlerini de kapsamaktadır.
Türkiye’nin Karadeniz’de doğal gaz bulmasının ardından birçok haber kanalı ve gazetenin benden görüş istemesine rağmen konu ile ilgili görüşlerimi anlatmak istemedim. Çünkü bu konunun henüz üzerinde çok fazla zaman harcanması gereken bir konu olduğunu düşünmüyorum. Neden böyle düşündüğümü de bu yazı ile paylaşmak istiyorum…
Öncelikle TPAO’nun derin denizlerde petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerinden gurur duyduğumu söylemek istiyorum. Bazıları boşuna emek ve zaman kaybı olarak düşünebilir ancak ben tamamen aksi düşüncedeyim. İyi ki bu sismik ve sondaj gemilerini aldık ve iyi ki arama faaliyetlerinde bulunuyoruz…
En az TPAO’nun arama faaliyetleri kadar önemli olan, özellikle 2015 yılından bu zamana kadar olan süreçte BOTAŞ’ın kaynak çeşitlendirilmesinin önünü açacak şekilde giriş kapasitelerimizi arttırmasını da çok olumlu buluyorum.
Her iki güzide kuruluşumuza da yapmış oldukları hizmetlerden ve emeklerden dolayı sade bir vatandaş olarak teşekkürü borç biliyorum.
Bildiğiniz gibi Sakarya sahasında, Tuna-1 derin deniz kuyusunda bir doğal gaz keşfi yapıldı. Yapılan keşif, 2115 metre su derinliğinde ve toplam derinlik olarak 4525 metrede gerçekleştirildi.
Bu keşif sırasında yaklaşık 100 metre doğal gaz olan bir formasyona rastlandığı TPAO tarafından bildirildi ve bu formasyonun Pliocene-Miocene (Pliyosen-Miyosen Çağ) zamanlarından kalma olduğu açıklandı.
Rezervin miktarının 320 milyar milyar metreküp civarında bulunduğu bilgisi de kamuoyuyla paylaşıldı. Ben bu aşamada herhangi bir rakam paylaşmanın doğru olmadığını düşünenlerdenim. Neden böyle düşündüğümü de aşağıda paylaşmak istiyorum.
1. Rezervuar geometrisini tam olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz sadece tek bir kesitte yaklaşık 100 metre kalınlığında bir kesitte doğal gaza rastladığımız.
2. Rezervuar geometrisinin tam olarak tespit edilebilmesi ve özellikle geometride yer alan formasyonun gözenek yapısının ve geçirgenliğinin tam olarak tespit edilmesi gerekiyor. Aşağıdaki resim:
Gaz, formasyon içerisinde yer alan taneciklerin arasında bulunur. Bu taneciklerin arasındaki boşluklar ne kadar yüksekse, yüksek doğal gaz miktarından söz edilebilir. Geçirgenlik ise, gaz moleküllerinin taneciklerin arasından sıyrılarak yüzeye çıkabilme potansiyelini gösterir.
Gerek geometri gerekse formasyon yapısının durumunun tek bir kuyu açılarak elde edilebilmesi teorik olarak mümkün değil.
Öncelikle rezervuarın geometrisinin, geçirgenlik ve gözenek yapısının tespit edilmesi ve bu yapının dağılımının homojen veya heterojen olup olmadığının anlaşılması gerekli.
Birden fazla sondaj yapılarak, akış testleri yapılmalı, rezervuarda bulunan doğal gazın basıncında, miktarında ve sıcaklığında olan değişimler gözlenmelidir.
Bütün bunlardan sonra rezerve büyüklüğü hakkında yorumda bulunulabilir. Yorum sonrasında, ortaya çıkan miktar üretim yapmaya ticari olarak el veriyorsa, üretim planı yapılarak, ilave üretim kuyuları açılarak doğal gaz üretilir.
Bu tip derin deniz kuyularında deniz tabanına yerleştirilen çok yüksek basınca dayanıklı ekipmanların çıkışları toplama hatları ile birleştirilerek, (kuyular arasındaki mesafeler çok önemli) doğal gazın kurutulması, temizliği ve ayrıştırılmasının yapılacağı platforma taşınır.
Platformdan da tek bir boru ile karaya ulaştırılır. İşte bütün bu maliyetler, çıkan doğal gazın maliyetinden daha az ise, o zaman yatırıma karar verilir.
Ancak olur da çıkarma, üretme ve taşınma maliyetleri yüksekse bile, doğal gazın fiyatının yükseldiği zamanlar düşünülerek, çıkartma ve üretim işlemi daha sonraya da ertelenebilir.
Ben şu aşamada, tek bir sondaj kuyusu ile miktar hakkında yorum yapılamayacağını düşünenlerdenim. Bu benim kişisel düşüncem.
2004 yılında TPAO Akçakoca’da ilk sondaj sonrası doğal gaz bulduğunda, zamanın TPAO Genel Müdürü de, bugün benim yaptığım açıklamanın bir benzerini yapmıştı:
Yine, enteresan bir şekilde, Karadeniz’de 320 milyar milyar metreküp doğal gaz bulunduğu haberini duyuran TRT, yaptığı detay haberde, aşağıdaki bilgiyi izleyicileri ile paylaştı:
Üçüncü aşama olarak belirtilen aşamada bakın ne diyor TRT: “Rezervin boyutu kazılan tek bir kuyuyla belirlenemez.” (*)
Bu aşamada, var olan doğal gazın ekonomik bir değer taşıyıp taşımadığının tespit edilebilmesi mümkün değildir.
Ne aşırı sevinmek ne de ağır eleştirmek doğru. Gelişmeleri izlemek ve arama faaliyetlerinde bulunan TPAO ekiplerine bol şans dilemek yapmamız gereken tek şey…