ABD’de Donald Trump yönetimi Ukrayna’yı Rusya ile ateşkese zorlarken Avrupa ülkeleri de Ukrayna’da sağlanacak bir ateşkes durumunda çatışmasızlığın devamını garanti altına almak üzere cephe hattına asker göndermeyi tartışıyor. İngiltere ve Fransa böylesi bir operasyona katkı vermeye gönüllü, Türkiye de süreç dışında kalmak istemiyor.
Geçen günlerde Milli Savunma Bakanlığı, “Muhtelif mecralarda dile getirilmekle birlikte henüz kavramsal bir çerçeveye oturtulamamış olan bir misyona katkıda bulunma konusu, bölgesel istikrar ve barışın tesisi için gerekli görüldüğü takdirde ilgili tüm taraflarla karşılıklı olarak değerlendirecektir” açıklaması ile asker gönderme seçeneğine kapının açık bırakıldığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçen hafta Avrupa Birliği’nin (AB) çevrimiçi olarak düzenlediği “fikirdaş ülkeler” zirvesinde, “Avrupa güvenliğine dair tüm adımların Türkiye’yle birlikte planlanmasının müşterek menfaatimize olacağı kanaatindeyiz” diyerek Ankara’nın kıtanın yeni güvenlik mimarisinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini ifade etmişti.
Açıklamaların ötesinde Türkiye’nin rolüne dair somut adımlar da atılıyor. Paris’te Salı günü, Ukrayna’ya asker konuşlandırılmasının da ele alınacağı toplantıya Türkiye’den Genelkurmay Başkanı Metin Gürak katılıyor. Daha önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kanada’nın da davet edildiği Londra’daki liderler zirvesine katılmış, toplantıda “Ukrayna’da olası bir barış anlaşmasına ve yeni Avrupa güvenlik mimarisine Türkiye’nin katkısı” gündeme gelmişti.
Peki Ukrayna’ya asker gönderme seçeneği ne kadar gerçekçi? Türkiye’yi Ukrayna’da neler bekliyor?
Rusya BMGK kararında ısrarcı
Ukrayna’ya asker sevk etmenin önünde iki önemli zorluk bulunuyor: İlki birliklerin güvenliğinin nasıl garanti altına alınacağı, bununla bağlantılı olarak ikincisi ise askerlerin hangi şemsiye altında cephe hattına sevk edileceği.
ABD bu rolü Avrupa ülkelerinin üstlenmesinden yana. Nitekim gönüllü Avrupa başkentleri bulunuyor ancak Rusya sınır hattında ne NATO ne de AB bayrağı görmek istiyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçen hafta yaptığı açıklamada “İster AB şemsiyesi altında ister ulusal bayraklarıyla olsun Avrupa ülkelerini Ukrayna’da kabul etmeyeceklerini” söyledi. Moskova’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya da geçen ay Rus basınına verdiği mülakatta, bir BM kararı olmaksızın Ukrayna’ya sevk edilecek askerlerin “meşru hedef sayılacağı” tehdidinde bulunmuştu.
Öte yandan Avrupa ülkeleri operasyona katılacak birliklerin saldırıya uğraması halinde ABD’den bekledikleri garantileri Donald Trump yönetiminden şu ana kadar alabilmiş değiller.
NATO’nun 5’inci maddesi
Bu durum şu soruyu akıllara getiriyor: Türk askeri Ukrayna topraklarında saldırıya uğrarsa NATO kalkanı devreye girecek mi?
DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan savunma analisti Tayfun Özberk’e göre bu sorunun yanıtı “Hayır”:
“5’inci madde NATO üyesi ülkelerin topraklarına yapılan saldırıları kapsar. Dolayısıyla NATO üyesi olmayan bir ülkede bulunan Türk birliğine yönelik saldırı bu kapsama girmez. Yani 5’inci madde bir barışı koruma harekatının konusu değil.”
NATO sözleşmesinin 6’ncı maddesinde 5’inci madde korumasının, “üyelerin önceden belirlenmiş coğrafi sınırlar içinde yer alan toprakları ile üyelerin Avrupa’daki işgal kuvvetlerini kapsadığı” belirtiliyor.
ABD’nin Rusya karşısında müttefikleri lehine ağırlığını koymadığı mevcut tabloda olası barış gücü için en güvenli yolun bir BM Güvenlik Konseyi kararından geçtiği değerlendiriliyor. Elbette bu durumda veto yetkisine sahip Rusya’nın ikna edilmesi şart.
Eski bir donanma subayı olan Özberk, Ankara’nın, Moskova’nın ikna edilmediği bir senaryoda rol almayacağı görüşünde. Türkiye’nin hem Karadeniz’deki pozisyonunun hem de aynı anda Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerini sürdürüyor olmasının böyle bir operasyona katılımını gerekçelendireceğini belirten Özberk, yine de “Rusya’nın isteksiz olduğu riskli bir senaryoda” katılımdan yana adım atılmasını beklemediğini söyledi.
İngiltere ve Fransa’nın aksine Ukrayna’ya asker göndermeye şüpheyle yaklaşan Almanya’da da bazı siyasetçiler önceliğin bir BM kararına verilmesi gerektiğini belirtiyor.
Örneğin Almanya’da erken seçimlerin ardından hükümeti kurması beklenen Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin Dışişleri Sözcüsü ve milletvekili Jürgen Hardt, Radio Free Europe/Radio Liberty’ye yaptığı açıklamada eğer BM kararı alınırsa Alman askerinin Ukrayna’da rol üstlenme ihtimaline kapıyı kapatmadıklarını söyledi.
Barış gücü için kaç asker gerekiyor?
Peki Ukrayna’da çatışmasızlığı garanti altına almak için kaç asker gerekiyor ve faturayı kim ödeyecek?
Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy ABD’nin sağlam güvenlik garantileri vermediği bir senaryoda olası ateşkesin korunması için 100 binden fazla Avrupa askerine ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Öte yandan haber ajansı AP’ye göre Fransa ve İngiltere’nin teklifi Ukrayna’ya 30 binden daha az asker sevk edilmesini ve bu kuvvetin cephe hattının gerisinde, stratejik noktalara konuşlandırılmasını öngörüyor.
Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezinden (CSIS) Benjamin Jensen’in hesabı ise Zelenski’nin talebini haklı çıkarıyor.
Ukrayna’daki misyonun “sembolik bir ateşkes izleme görevinden fazlasını gerektireceğini” söyleyen Jensen, CSIS internet sitesinde yer alan analizinde, “BM Lübnan’da 14 bin personelle yani kilometrekare başına 12 kişiyle varlık gösteriyor. Bu oran Ukrayna cephe hattına uygulanırsa en az 145 bin askere ihtiyaç duyulacaktır” diyor.
NATO’nun ikinci en büyük kara gücüne sahip Türkiye, misyona sağlayabileceği asker sayısının büyüklüğüne ek olarak bölgedeki varlığının Rusya tarafından kabul görme ihtimaliyle de öne çıkıyor. DW’ye demeç veren askeri tarihçi ve stratejist Lawrence Freedman, “bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin hem büyük sayıda asker sağlayabileceği hem de Rusya’nın Türkiye’nin varlığını tolere edebileceği” görüşünde.
Türkiye ve Rusya ordularının Suriye’de geliştirdikleri çatışmadan kaçınma mekanizmaları ve ortak devriye tecrübesi bulunuyor.
Özberk, Türkiye’nin Ukrayna’da insansız hava aracı devriyeleri ile cephe hattında keşif ve gözetleme rollerini de üstelenebileceğine işaret etti.