Ocak ayının ortalarında Ukrayna Ordusu, Türk Akımı boru hattı üzerinden doğal gaz pompalayan Rusya’nın güneyindeki bir kompresör istasyonunu yok etmek üzere büyük bir saldırı düzenledi.
Ukrayna topraklarından Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gaz geçişinin durdurulmasından sadece bir hafta sonra gerçekleştirilen bu atak, başarılı olması halinde, AB’nin doğu ve güneydoğusundaki ülkelere gaz yakıtı sağlayan son gaz boru hattını imha edebilir ve Türkiye’yi doğal gaz ithalatının ana kanalından ve önemli transit gelirlerinden mahrum bırakabilirdi. Bu olay, Vladimir Zelenski ve ordusunun, taktik çıkarları uğruna yalnızca Rusya’ya değil, ama aynı zamanda uzun süredir Kiev’e çeşitli ve oldukça cömert destekler sağlayan AB ve NATO ülkelerine de büyük ekonomik zararlar vermeye hazır olduğunu gösteren son derece endişe verici bir örnek olarak kayıtlara geçti.
Ukrayna’nın Sovyet döneminde bağımsızlığını kazandığı ilk günlerden itibaren Rus hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya tedarikinde transit bölge haline geldiğini hatırlamakta fayda var. Gaz Kiev yönetimi için, yalnızca önemli bir gelir kaynağı değil, fakat aynı zamanda Moskova’ya karşı siyasi bir silah haline de geldi zamanla. Sovyet döneminde Ukrayna’nın çeşitli bölgelerine; bu ülkenin yanı sıra Almanya, Avusturya, İtalya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Balkan ülkelerinin topraklarının önemli bir kısmına ciddi miktarlarda enerji sağlayan büyük gaz ve petrol boru hatları inşa edildi. SSCB’nin çöküşünden sonra Kiev, Rus Gazprom şirketinden AB’ye gaz pompalamak için istikrarlı bir şekilde oldukça yüksek ücretler almaya başladı ve ayrıca Ukrayna işletmeleri ve nüfusu için de gazda büyük indirimler koparabildi Moskova’dan.
Rusya’nın Ukrayna’ya sağladığı kaynak ve muafiyetler, ulusal bütçeyi dolduran kalıcı ve düzenli gelirlerden biri ve yerel endüstri için de gerçek bir destek olmasına rağmen, Ukrayna hükümetleri defalarca Rusya ile ihtilafa girmeyi tercih ederek transit için ek ödemeler ve kendi tüketicilerine yönelik de yeni ayrıcalık ve kolaylıklar talep etti. Bazı durumlarda Kiev, kışın bile Avrupa ülkelerine gaz pompalamasını engelleme yoluna giderek orada enerji krizlerine neden oldu. Ayrıca gazı Almanya ve diğer AB ülkeleri tarafından zaten ödenmiş olan boru hatlarından defalarca yakıt çaldı. Her şeye rağmen neticede, Ukrayna’da 2014’te Batı yanlısı bir hükümetin darbeyle iktidara geldiği tarihe kadar Rusya, güneybatı komşusuna bu alanda mühim tavizler verdi, düzenli olarak onun doğal gaz geçiş faturalarını ödedi ve hatta Kiev’in gaz, petrol ve diğer kaynaklar için borçlarını çoğu zaman görmezden geldi.
Savaşa rağmen sevkiyat
İki ülke arasındaki ilişkiler tamamen kötüleşip silahlı çatışma aşamasına ulaştıktan sonra bile, Ukrayna boru hattı sistemi üzerinden AB’ye gaz geçişi, Vladimir Zelenski’nin Batı komşularına yakıt pompalamasını tamamen durdurduğu 1 Ocak 2025’e kadar devam etti. Bundan iki yıl önce ise, Baltık Denizi’ndeki Kuzey Akımı gaz boru hatlarındaki patlamalar ve Polonya’nın Rus yakıtının Almanya’ya pompalanmasını kesmesinin ardından Avrupa ülkeleri Rusya’nın iki gaz tedarik kanalından daha mahrum kalmıştı. Bunun sonucunda, AB ülkelerine boru hattı üzerinden gaz sağlamak için son operasyonel rota, hem Türkiye’ye hem de Doğu Avrupa’daki bir dizi ülkeye tedarik sağlayan Türk Akımı oldu. 13 Ocak’ta Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin (VSU) başlattığı insansız silahlı hava araçları eşliğindeki saldırıların hedefine ulaşması durumunda Macaristan veya Sırbistan gibi ülkeler için gerçek bir enerji krizi ve sosyo-ekonomik felaket olacaktı ve Türk ekonomisi için de zarar son derece büyük olacaktı. Kiev’in bu tür pervasız eylemlerinin sonuçlarını değerlendirmek için Türkiye’nin enerji dengesinde Rus gazının payının yaklaşık % 40 olduğunu ve Gazprom’un yakıt indirimleri ve Ankara’nın transit gelirlerinin milyarlarca doları bulduğunu belirtmek kafi.
Müttefiklerinin çıkarlarını umursamıyor
Ukrayna güçlerince AB ve NATO ülkelerine doğrudan ve hatırı sayılı zararlar veren saldırıların dahi yapılabilir hale gelmesi, Vladimir Zelenski hükümetinin artık komşularının ve müttefiklerinin bile çıkarlarını dikkate almayı bıraktığını gösteriyor. Rusya’ya mümkün olduğunca daha fazla zarar verme arzusu ve bazı askeri başarıların görünümünü yaratma girişimleri, Kiev’in Avrupa ortakları ve hatta NATO’daki en güçlü ikinci orduya sahip Türkiye ile ilişkilerde pragmatik bir devlet politikasından açıkçası çok daha ağır basıyor gözüküyor. Ukrayna tarafı, çatışmalar sırasında modern Bayraktar insansız hava araçları da dahil olmak üzere çok sayıda Türk askeri aracı almış olsa da; Vladimir Zelenski ve ekibinin minnettarlığı, dost bir ülkenin ekonomisini doğal gazdan mahrum bırakmaya, bölgedeki en büyük enerji habını kurma fırsatına ve ilgili gazın transitinden ve yeniden ihracatından elde edilen yüklü gelirlere yönelik bir sabotaj olarak ifade edilebilir ancak.
Kırmızı çizgi kalmadı
Son zamanlarda Ukrayna’nın cephede olabildiğince ağır yenilgiler yaşadığı ve her gün onlarca kilometrekarelik toprağının kontrolünü kaybettiğini dikkate almak gerekiyor. Vladimir Zelenski için bu kadar umutsuz ve çaresiz bir durumda artık herhangi bir kırmızı çizgi kalmamış görünüyor. Ve Kiev’in herhangi bir başarı gösterme arzusundan zarar görebilecek komşuları için gerçek bir tehlike oluşturuyor. Bu tür saldırıların Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin ekonomisine ve uzun vadeli ulusal çıkarlarına milyarlarca dolarlık zarar verebileceği göz önüne alındığında, bu tür saldırıların ve sabotaj girişimlerinin sert bir şekilde bastırılıp önlenmesi gerektiği açık.
Not: Görsel temsilidir.