1980’li yıllarda turistlere havaalanı otel arası transferlerini yapan bir seyahat acentesi elemanı olarak başladığım turizm hayatımda, yurt içinde ve dışında birçok pozisyonda görev aldım
O yıllarda “Anadolu Turu” dediğimiz haftalık ya da 2 haftalık paket turlar turistler tarafından yoğun talep görüyordu. O turlara çıkan turist rehberlerine çok gıpta ederdim. Hepsi mükemmel bir yabancı dile sahipti ve Türkiye ile ilgili olarak bilgi bakımından fevkalade bir donanıma sahiptiler.
Yıllar geçtikçe onların yanına yine aynı donanıma sahip başka birçok rehber katıldı ve bu zorlu mesleği layıkıyla yapmaya devam etti. Zorlu mesleği diyorum çünkü Türkiye’de turist rehberliği yapmak çok zordur. Coğrafya bakımından büyük çeşitlilik gösteren ülkemizde her bölgenin sosyal yapısı, gelenekleri, görenekleri gastronomisi, faunası büyük farklılıklar gösterir ve sizin bunların hepsine hâkim olmanız gerekir.
Başka ne bilmelidir turist rehberi?
Anadolu dediğimiz coğrafyada Antik Yunan ile ilgili kalıntılar ve tarihi izler en az Yunanistan’daki kadardır. İki bin yıllık bir Roma İmparatorluğu’nun ayak izleri buradadır. Büyük İskender bu topraklarda büyük izler bırakmıştır. Sezar ’’Geldim Gördüm, Yendim’’ lafını Tokat Zile’de söylemiştir. Romalı önemli siyasetçi, filozof ve devlet adamı Cicero Kilikya (Adana civarı) bölgesinde valilik yapmıştır. Felsefi aydınlanmanın ilk örneği olan “İyon Aydınlanması”nı gerçekleştiren doğa filozofları Tales, Anaksimenes ve Anaximandros Miletlidir. Batı dünyasının üzerine bir medeniyet ve edebiyat kurduğu İlyada’nın geçtiği meşhur Truva Savaşı burada yaşanmıştır. İlyada Destanı’nın yazarı atfedilen Homeros Egelidir. Tarihin babası Herodot Bodrumludur. Yani bir turist rehberi bunları da bilmelidir.
Başka ne bilmelidir? Mesela, Anadolu’da tarihsel neden sonuç ilişkileri ile Bizans, Selçuklu ve 700 yıl birçok kıtada hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu’nu ve bu yüzden İslam dinini bilmelidir. Din demişken; Hristiyanlık bu topraklarda devlet dini olmuş, kurumsallaşmıştır, İlk Hristiyan Kilisesi Hatay’dadır, havarilerden başta Hristiyanlığın kurumsallaşmasına vesile olan Aziz Paulus Anadolu’da çok aktif olmuştur. Bugün Hristiyan dünyası tarafından Kabul edilen 4 adet İncil İznik Konseyi’nde karara bağlanmıştır. Meryem Ana’nın mezarı Efes’tedir. Birçok antik kentte sinagoglar vardır, dolayısı ile rehber 3 büyük dini bilmelidir ki ben bizzat papazlara Kariye Müzesi’nde Almanca Hristiyan ikonografisi anlatan rehberler gördüm.
Rehber milli mücadeleyi bilmelidir, turistlere emperyalizme karşı verilmiş en önemli ve en haklı bağımsızlık mücadelesini anlatmalıdır. “Çanakkale geçilmez” diyerek mücadele edenleri bu ülkenin nasıl zorluklarla kurtulduğunu ve kurulduğunu bilmelidir anlatmalıdır. Daha bunun dünyanın önemli Prehistorik yerleşimlerinden Karain Mağarası, Göbeklitepesi, Hititleri, Urartuları, Luvileri, parayı bulan Lidyalıları var. Yazmakla bitmez.
Rehber topluluğa hitap etmeyi bilmelidir. Tur sırasında çıkacak sağlık dahil her türlü soruna karşı soğukkanlılıkla çözümler üretebilmelidir. Birbirini tanımayan, turda bir araya gelmiş onlarca yolcusunun arasındaki uyumu sağlamalıdır, diplomat olmalıdır. Ülke hakkında ön yargıları ve bu konuda gelebilecek soruları karşılayacak diplomatik ve zekâ kıvraklığına sahip olmalıdır.
Peki bu rehberler nasıl yetişmektedir?
Ülkemizde turist rehberi olabilmeniz için üniversite sınavı ile 2 yıllık ön lisans, 4 yıllık lisans ya da yüksek lisans programlarından birini bitirmeniz, yabancı dil sınavlarından geçer puan almanız ve çalışmak istediğiniz bölgenin eğitim gezisine katılmanız ve başarılı olmanız gerekmektedir. Türkiye’nin tüm 7 bölgesinin eğitim gezisini yaparsanız ülkesel, aksi takdirde bölgesel rehber olursunuz. Türkiye’de 30’u aşkın üniversitede ve bunlara bağlı meslek yüksek okullarında bu bölümler bulunmaktadır. Tüm bunları yerine getirmek maddi olarak da zahmetlidir. Buna ilave olarak turist rehberliği Türkiye’de ana bilim dalıdır, isterseniz bu konuda akademik kariyer de yapabilirsiniz.
Şimdi bunları niye yazıyorum ona geçelim…
Bir süredir sebebi anlaşılmaz bir şekilde yeni bir yasa teklifi ile bu mesleği erozyona uğratacak yeni bir yapılanma planlanıyor. Buna göre turist rehberinin yabancı dil bilme şartı kaldırılıyor, “Türkçe rehberlik” diye bir kavram geliyor. Türkiye’deki yaklaşık 13 bin rehber Türkçe biliyor zaten, mesleğe yeni girecek okullarından mezun olmuş rehber adayları da Türkçe biliyor. “Türkçe rehberlik” diye bir şeyin ortaya çıkarılması rehberlik mesleğinin en önemli niteliklerinden birinin ortadan kaldırılması demektir. Buna ilave olarak bazı ender Asya dillerine, mesela Çince, vakıf olanlar herhangi bir iki yıllık ön lisans mezunu iseler rehber olabilecekler. Yani rehberlik bölümü okuyan dil bilmese de rehber olabilecek ama bazı dilleri biliyorsanız rehber eğitimi almasanız da olabileceksiniz. Dil bir yandan önemli bir kriter ama bir yandan da değil.
Hâlihazırdaki mevzuatta turlarda profesyonel turist rehberi bulundurma zorunluluğu var. Yeni yasa ile bu da törpülenerek sadece müze ve ören yerlerinde bulundurma zorunluluğuna indirgeniyor. Tur boyunca ören yerine ya da müzeye ulaşana kadar araçlarda hangi bilgiler, hangi niteliğe sahip insanlar tarafından verilecek, hangi mesleki niteliklere sahip kişilere bu turistler emanet edilecek belirsiz.
Yasa ile gelen bir yenilik de arkeoloji ve sanat tarihi bölümü mezunlarına da yabancı dil sınavını geçerlerse turist rehberliği bölümü okumadan rehber olma fırsatı sağlanıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi arkeoloji ve sanat tarihi turist rehberi bölümlerinin müfredatının sadece bir parçası. Buna ilave olarak bu mesleğe özel birçok ders ve konu bulunuyor. Bu karar da çelişkilerle dolu. Arkeoloji ve sanat tarihi bölümleri mezunları rehberlik yetkinliğine denk ise neden yabancı dil zorunluluğu var, Türkçe rehberlik onlara neden verilmiyor? Eğer konuları gereği bu iki bölüm rehber olmaya elverişli ise neden eski çağ dilleri ve kültürleri bölümü, tarih bölümü, coğrafya bölümü mezunları faydalanamıyor? Yani bu da düşünülmeden alelacele tasarıya konmuş bir madde. Arkeologdan turist rehberi oluyorsa turist rehberinden de arkeolog olsun.
Özet olarak, bir düzenlenme büyük ihtimalle Meclis’te kabul edilerek uygulamaya geçecek. Turizm dinamik bir sektör, ihtiyaçlar çok hızlı değişebiliyor ve bu yüzden mevcut mevzuatta sektörün bileşenleri açısından sıkıntılar olabilir. Ancak bu sıkıntıları aşmanın yolu tüm sektörün bileşenlerinin katıldığı karşılıklı diyalog ile kendi dinamikleri içerisinde çözüm aramaktır. Meslek örgütlerinin katılımı olmadan ben yaptım oldu şeklinde kısa vadede kime fayda sağlayacağı belli olmayan yukarıda bahsettiğim düzenlemelerin uzun vadede turist rehberliği mesleğini ve ilgili üniversite bölümlerini niteliksiz hale getireceği kesindir.
Türkiye’de altı, yedi yıl profesyonel turist rehberi olarak çalışan bir dostum doktora amacıyla Amerika’ya UCLA’ya gittikten sonra “acaba boş zamanlarımda orada da rehberlik yapabilir miyim” diye araştırmaya başlar. Bu esnada görüşmeye gittiği bir rehberlik firmasının Yunan asıllı müdürü arkadaşımın Türkiye’den belgeli profesyonel turist rehberi olduğunu öğrenince kendisini baş üstünde tuttuğunu ve ve Türk rehberlerin ne kadar nitelikli olduklarını anlata anlata bitiremediğini söylemişti.
Umarım gelecekte de böyle devam eder.
Görsel: Independent Türkçe