Pazar, 13 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Türkiye Suriyelileri

Hasan Sevilir Aşan
Son güncelleme: 6 Aralık 2024 22:20
Hasan Sevilir Aşan
Paylaş
Paylaş

Dışarıdan kışkırtılan iç çatışmalardan canını kurtarmaya çalışan masum siviller ile başlayıp, kanlı Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) paylaşım entrikalarıyla süregiden, vesayetli, velayetli vekâlet savaşlarının ülkemize yansıması milyonlarca Suriyeli sığınmacı oldu. 

Geçen hafta içinde baş veren çatışmalı kaos ne getirecek, kim kiminle dans edecek ve kabak kimin başına patlayacak tahmin etmek bile istemiyoruz.

Ancak, ütopik gibi görünse de beklentimiz, üniter yapısını koruyan, topraklarındaki tüm yabancı askerlerin ülkeyi terk ettiği egemen bir komşu Suriye. 

Bu bağlamda, Suriye egemen bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyidi yönünde Birleşmiş Milletleri de harekete geçirerek istisnasız tüm yabancı ülke askerlerinin, askeri varlık ve silahlı milis topluluklarının belirlenecek bir takvim çerçevesinde topraklarından ayrılması sürecinin başlatılmasında ısrarcı olabilir.

Unutmamalı ki bir ülkenin egemenliğine saygı duymayanlar, kendi egemenlik haklarının gasp edilmesine davetiye çıkarmış sayılır, üstelik de bu sınırdaş bir ülke ise.. 

Göç

İlk sığınmalar, 13 yıl önce iç savaştan canını kurtarmak için kaçanlarla başlamıştı. Zaman içinde bugünkü sayılarının kayıt dışı olanlar, burada doğanlar ve vatandaşlık verilenler dâhil yedi-sekiz milyonu aştığı tahmin ediliyor.

Çatışmalı diğer bölgelerden gelenlerle birlikte Türkiye’deki toplam sığınmacı mülteci sayısının ise 10 milyonun çok üzerinde olduğu iddia ediliyor.

Sığınmacı, mülteci veya göçmen diye adlandırdığımız düzensiz göçmenlerin yüzde 90’ından fazlası Suriyeli olduğu için kamuoyunda sanki tamamı Suriyeli olarak addedildi.

Açıklanan resmi rakamlarla tahminler arasında önemli farklar olsa da hâlihazırda dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesi olduğumuz kabul edilmekte.

Ortalama bir hesapla, son 10 yılda çoğunluğu Suriye kaynaklı olmak üzere en az 10 milyon sığınmacımız oldu diyebiliriz.

Bu rakam 100’den fazla ülkenin nüfusundan fazla, neredeyse bir Yunanistan, Azerbaycan veya İsrail’in nüfusuna tekabül etmektedir.

Dönüş

Sığınmacı topluluklardan, koşullar düzeldiğinde ana vatanlarına dönme özlemi içinde olanlardan çok daha fazlasının yaşamlarına burada devam etmek istediği görülmekte.

Özellikle de 10 yılı aşan bir süre birlikte olduğumuz Suriyelilerden, kamplara yerleşenler dışında, kendi emekleri ve birikimleri ile ev, bark sahibi olan, iş yeri kuran, çocukları burada doğan, Türk okullarında okuyanlar arasında geleceklerini Türkiye’de görenlerin sayısının az olmadığı biliniyor.

Az sayıda da olsa Suriye’ye dönenlerin veya ileride döneceklerin, uzun yıllar birlikte yaşadıkları, çocuklarını büyütüp, diline kültürüne aşina oldukları Türkiye ile bağlarını, hatıralarını bir şekilde sürdürmeleri muhtemeldir.

2024’ün son haftalarında Suriye haritasının renklerini beklenmedik şekilde değiştiren kaosun Türkiye’ye yansımasının yeni kitlesel göç ve sığınmacı dalgaları olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır.

Sınırlarda tampon bölge ve kamp tedbirleri alınmadığı için milyonlarca Suriyeli çaresizlik içinde batıdaki şehirlerimize kadar yayılmış, baş edilmesi güç demografik, ekonomik ve sosyal sorunların müsebbibi olarak görülerek, toplumsal tepkilere yol açmıştı.

Sığınmacı yoğunluğunun neredeyse yerel nüfusla eşitlendiği Hatay, Gaziantep, Urfa gibi sınır şehirlerimizde sosyal, ekonomik sıkıntılara ilaveten siyasi daralmalar da gündeme gelmiştir.

Mülteciler için geçiş güzergâhı iken göçmen olarak yerleşilecek hedef ülke haline gelen ülkemizdeki sığınmacılar, toplam nüfusumuzun yüzde 10’unu aşmış durumdadır.

Öyle ki, içimizde dili, kültürü farklı orta ölçekli bir ülke büyüklüğünde farklı bir milli topluluk oluşurken, bu Suriye açısından da komşusunda neredeyse kendi nüfusu kadar muhalif bir diaspora anlamına gelir. 

Türkiyeli Suriye diasporası, Suriye iç siyasetlerini de manipüle edebilecek güçte “yumuşak karın” oluşturabilecek ikinci bir muhalif Suriye anlamına gelebilir.

Türkiye Suriyelileri, ileride iki ülke arasında ve uluslararası platformlarda yıpratıcı diplomatik siyasi sorunlara yol açabilecek yoğunluktadır.

Bunlar, devletler hukuku, miras hukuku ihlalleri ile tabiyet çatışması, kişi hakları ve siyasi koruma bağlamında çözümü uzun yıllar alabilecek diplomatik krizleri akla getirir.

Türkiye Suriyelileri, her iki ülke için beklenmeyen sıkıntılar yaratabilecek ve yek diğerine karşı kullanılabilecek potansiyel tehlike teşkil edebilecektir.

Nihai çözüm, ortalık durulduğunda belki kitlesel onurlu geri dönüşler de olabilir. Yeter ki taraflar samimiyetle istesin, diplomasi en zor meselelerin çözümünde birçok yol ve yöntem bulabilecek yetenek ve deneyime sahiptir.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHasan Sevilir Aşan
Takip et:
Emekli Büyükelçi. Adana doğumlu, Karadeniz Ereğli ve Ankara’da eğitimini tamamladı. Ankara Üniversitesi BYYO geçişli SBF Uluslararası ilişkilerden mezun. Dışişleri Bakanlığındaki 40 yıllık hizmetinde, Merkezde, personel, İktisat ve siyasi dairelerde görev aldı. Hariciye kariyerini Hindistan, Libya, Çekoslovakya ve İngiltere’yi takiben Tebriz ve Melbourne’da Başkonsolos, Arnavutluk ve Güney Sudan’da Büyükelçi olarak tamamladı. Çanakkale Savaşları Anma Törenleri Koordinatör Büyükelçisi ve G20 Türkiye Başkanlığında, Görev Gücü Başkanlığını yürüttü. İlgi alanları Balkanlar, Avustralya, Afrika, İran ve G20 ile Çanakkale 1915, Anzaklar, mülteci ve insani yardım meseleleri. 2019 yılından itibaren, Türkiye’nin en eski yerel gazetesi Yeni Adana’da, Defter başlıklı köşesinde diplomasi ve uluslararası ilişkiler üzerine düzenli yazıları yayınlandı.
Önceki Makale Ekonomik krizin kısa tarihi
Sonraki Makale ‘Halep’e kayyım mı atanacak?’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Tabağında yemek bırakma arkandan ağlar!

Refet Kayakıran
13 Temmuz 2025
EditörKöşe Yazıları

Bosna’daki cennet ve cehennem

Cenk Başlamış
12 Temmuz 2025
Köşe Yazıları

Evlilik yeniden yazılıyor

Erdal Çolak
9 Temmuz 2025
Köşe Yazıları

Mehmet Bey’in “ekmek” kâbusu

Dr. Nevin Sütlaş
6 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?