Galatasaray Şampiyonlar Ligi arenasında kritik bir viraj olan Kopenhag maçına hazırlanırken teknik heyet ve futbolcuların tek hedefi aynı kulvarda yola devam etmekti.
Takımın son haftalarda göstermiş olduğu performansı göz önünde bulundurduğumda, Galatasaray’ın bu maçı zorlansa da kazanacağını düşünüyordum. Bu süreçte maça çıkacak kadronun büyük önem arz ettiğinin de farkındaydım.
Maç başlangıcında kadroyu ilk gördüğümde ne yalan söyleyeyim içimden “eyvah!” dedim. Haftalardır formsuz olan Tete, ikinci bölgede Kaan Ayhan tercihi ve “bal yapmayan arı” Angelinho…Ek olarak iki oyun kurucu varken 10 numarada başlayan bir Kerem Aktürkoğlu…
Maçın başlama düdüğüyle birlikte her iki takım adına da ne hesap ettiysem, neyi analiz olarak önüme koyduysam tuttu. Galatasaray’ın ilk amacı topa sahip olarak oynamakken, Kopenhag’ın amacı topu Galatasaray’a verip oyunu 50-60 metre bandına kilitlemekti.
Bana soracak olursanız ilk yarıda oyunun tek hakimi Galatasaray’dı.. Yanlış anlaşılmasın, bir takımın oyuna hakim olması, oyunu hak ettiği ve iyi oynadığı anlamına gelmiyor. Sarı- kırmızılılar topa sahip olsa da, rakip sahada döndü durdu. Sonuçlanan bir tane pozisyon olduğunu ben hatırlamıyorum. Oyunun yönünü ve hızını artırabilecek bir oyun kurucunun olmaması Galatasaray’ın ilk yarıda pozisyon üretememesine sebep oldu.
Bir oyunu açamıyorsanız şut çekersiniz. Peki ya sahada bunu yapabilecek kim var? Etkili olabilecek bir tek Zaha’yı sayarım. Çok sıkıcı bir ilk yarıydı. İkinci yarı başlamadan Ziyech – Tete, Kaan Ayhan, Mertens değişiklikleriyle oyunun kontrolünü sağlamak gerekiyordu.
Hocanın yarı başında bu hamleleri yapmaması çok ilginç. Bu arenadaki her maçta hemen hemen bu yüzden Galatasaray sıkıntı yaşadı. Bir takım, ölümüne mücadele etmesi gereken bir maçta, vites yükseltemiyor ve adeta “UEFA’ya razı” şekilde oynuyorsa sorgulamak gerekiyor.
Okan Buruk, Galatasaray’a geldiğinden beri oynattığı en pasif, kabullenmiş şekliyle karşımızdaydı. Her hafta “değişiklik yapacakken gol yedik” açıklaması can sıkıcı. Kadro içerisinde ve oyunsal anlamda değişiklikler şart.
Galatasaray her ne kadar yoluna yine Avrupa’dan devam etse de, bu grupta verilen mücadelenin hakkı bu değildi. Zorlu bir grupta her takımla kafa kafaya oynamak da hiç kolay değil. Temsilcimizin daha hızlı şekilde bu arenaya dönmesi dileğiyle.
Galatasaray için bundan sonraki tek hedef en az yarı final oynamak olmalı. Kaderin cilvesi ise,Galatasaray’ın UEFA’yı aldığı sene Şampiyonlar Ligi’nden düşmüş olmasıydı. Bu kadro bunu hak ediyor. Peki sizce, tarih tekerrür edecek mi?