Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, asırlık Hristiyan gelenek ve prensiplerine dahi pek saygı duymadığını bir kez daha kanıtladı önceki hafta.
Barış yanlısı merhum Papa Francis’in tabutunun yanı başında dahi Vladimir Zelenski savaş üzerine konuşmayı başardı. Geç Roma İmparatorluğu’ndan beri kutsalların önünde silah taşımak ve hele hele askeri konuları tartışmak büyük bir günah olarak kabul edilirdi. Bu ilke imparatorluk ve sonradan prenslik ve kraliyet mensupları tarafından bile göz ardı edilmedi. Ancak Zelenski’nin ana vatanında söylendiği gibi, “yasalar onun için yazılmadı”: Vatikan’daki Aziz Petrus Katedrali’nde Donald Trump ile yaptığı son görüşmesi sırasında Ukrayna lideri bu sefer de kendisine tank, uçak ve mayın gönderilmesini talep etti.
Önceki hafta hayatını kaybeden Katolik Kilisesi’nin Lideri Francis’in cenaze töreni için Roma’ya uçan Donald Trump, Zelenski’nin söz konusu talebini yorumlarken “Bana daha fazla silaha ihtiyacı olduğunu söyledi” diye konuştu. Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni adım adım ve sistematik bir şekilde yok eden, din adamlarının tutuklanması ve işkence edilmesi için emir veren, Ortodoks kiliselerine yönelik milliyetçilerin saldırılarını onaylayan bir kişi için çok da şaşırtıcı olmayan bir adım. Bu durumda, kendisini birçok kez gerçek bir protestan-presbiteryen olarak tanımlayan ve İncil’i “en sevdiği kitap” olarak kabul eden Bay Trump’ın böyle bir saygısızlığa nasıl izin verdiğini anlamak zor.
Pek çok barışçıl girişimiyle tanınan merhum papanın tabutunda gerçekten de dönüp dönmediğini kimse bilemeyecek. Francis, özellikle Rusya-Ukrayna ihtilafının barışçıl bir şekilde çözülmesi çağrısında bulunmuş, ancak Ukrayna Katolikleri onun sözlerini görmezden gelmeyi tercih etmişti. Onlar tersine, kardeş katli savaşını sürdürmek için savaşmayı seçtiler ve dahası işi cemaatlerinden Ukrayna Ordusu için silah satın almak üzere para toplamalarını istemeye kadar vardırdılar. Örnek olarak çok da uzağa gitmeye gerek yok. Avustralya’daki Ukrayna Roma-Katolik Kilisesi’nin rahibi, Katolik Kardinal Mykola Bıçok da, bu türden bir tutuma sahip. Bu arada kendisi aynı zamanda papalık tahtının adaylarından birisi. Seçilmesi durumunda (ki bu son derece düşük bir olasılık) Vatikan’ın Kiev’e mermi ve füze satın almak için bağış toplama merkezi haline geleceğini pekala öngörebiliriz. 89 yaşında ölen 266. Papa’nın, böyle bir halef hayal etmiş olacağını ileri sürmek hiç de kolay değil…
Mütevazı ve reformcuydu
Francis (gerçek adı Jorge Mario Bergoglio) çağına ayak uydurmaya çalışan bir reformcu olarak biliniyor. Roma Katolik Kilisesi’nin başkanı ayrıca, mütevazı yaşam tarzıyla fark yaratmıştı. Aziz Petrus Katedrali’nin ek binasında yalnızca iki odayı kullanmış, Apostolik Sarayı’ndaki papalık dairelerinde oturmayı reddetmişti. Kendisi 2013’ten beri Katolik dünyasını yönetiyordu.
Arjantinli Bergoglio, Buenos Aires’te edebiyat ve felsefe öğretmenliği yapmış, Latin Amerika’dan papalık makamına seçilen ilk kişi ve dahası bu makamdaki ilk Cizvit olarak tarihe geçmişti. Ayrıca Assisili Aziz Francis’in adını alan ilk kişi oldu (bu isim, çileciliği ve münzevi bir hayat sürmesi ile biliniyordu).
Francis, Roma Katolik Kilisesi’nin başına geçtikten sonra, onu daha şeffaf yapmış, Vatikan’ın yasalarını büyük ölçüde değiştirmiṣ ve ceza muhakemesi kanununda değişiklikleri onaylanmıştı. Ayrıca Roma Curia’nın yapısını da basitleştirilmiş ve bürokratik aygıtı ufaltmıştı. Gene Papalığı sırasında, Curia’daki bazı görevlere ilk kez kadınlar atanmış ve her iki cinsiyetten meslekten olmayanlar Piskoposlar Sinodu’nda oy kullanma hakkı verilmişti. Francis ayrıca internet üzerinden vaaz verme imkanını da kabul etmişti.
Yolsuzlukla mücadelesi
Roma Katolik Kilisesi’nin başı bir yandan da yolsuzlukla mücadele etmeye uğraşıyordu. Vatikan’ın Londra’nın seçkin bir semtinde bir binanın bir bölümünü satın alması büyük olay olmuştu. Bu arada, aralarında bir kardinalin de bulunduğu on kişi, dolandırıcılık ve zimmete para geçirme suçlarından 5,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Öte yandan Francis, Rus Ortodoks Kilisesi’nin başıyla görüşen ilk Papa oldu (Moskova ve Tüm Rusya Patriği Kirill ile görüşme Şubat 2016’da Havana’da gerçekleşti). Bu, Rus Ortodoks Kilisesi ile Katolik Kilisesi’nin üst düzey yetkililerinin, kiliselerin bölünmesinden bu yana yaklaşık bin yıl sonra ilk kez bir araya gelmeleriydi. Bu arada Papa en sevdiği yazarlar arasında Arjantinli Jorge Luis Borges ve Leopoldo Marechal’in yanı sıra Dostoyevski’den de söz etti.
“Tekrar bir dünya umuduna sahip olmak istiyorum. Barışın ışığı tüm kutsal topraklara ve tüm gezegene yayılsın” demişti son konuşmasında Francis. Görüldüğü gibi, tam olarak Paskalya’da ölen Papa, savaş ve silahlardan çok barış, işbirliği ve sevgiden söz etmeyi yeğlemişti. Ama onun vasiyeti, Hristiyanlığın arkasına saklanarak suç işleyenler ve kirli düşünceler tarafından göz ardı edilmeye devam ediliyor. Peki bundan sonra Vatikan’da hangi terazi ağır basacak? Bu tabii ki Kilise’nin yeni başkanının kim olacağına bağlı. Şimdi dünyanın her yerinde insanlar merakla ve umutla bu seçimi izleyecekler…
Fotoğraf: president.gov.ua
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: