Perşembe, 4 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Suriye oyununda yeni perde: Ankara nerede?

Aydın Sezer
Son güncelleme: 31 Ağustos 2025 15:04
Aydın Sezer
Paylaş
Paylaş

ABD’nin Ankara’daki bir nevi ‘Bölge Valisi’ Tom Barrack, “Suriye’de muhatap alacağımız tek ulus devlet Suriye hükümetidir” dediğinde takvimler 30 Haziran 2025’i gösteriyordu.

Bu ifade, Külliye’de adeta bir bayram havası estirmişti. Malum, Erdoğan-Trump dostluğunu pekiştiren bu açıklamayla Suriye’de ne kadar ‘doğru’ bir yolda olduğumuz tescillenmişti! Hatta “Amerika sonunda hizaya geldi” diyenleri bile duyduk. Oysa Türkiye o günlerde karaya vurmuş bir balık gibi çırpınıyordu.

Aradan topu topu iki ay geçti ve şimdi Suriye’de sahne yeniden kuruluyor. Başrollerde, şaşırmadık, yine Washington ve Tel Aviv var. Peki, bu yeni oyunda Türkiye’ye biçilen bir rol var mı? Ya da Ankara’nın kendine bir rol biçme kapasitesi, hatta iradesi mevcut mu?

O ‘Bölge Valisi’ son bombasını patlattı: “Suriye’de merkezi bir yapıya alternatifler değerlendirilebilir.”

Tercümesi şu: Etnik ve mezhepsel temelde parçalanmış, birbiriyle boğuşan küçük devletçikler, yani bir federalizm projesi. Bu proje, sahadaki gelişmelerle birebir örtüşüyor. Kuzeyde PYD/YPG’ye bir “Küçük İsrail” rolü biçiliyor. Güneyde, İsrail sponsorluğunda Dürziler kendi ordularını kuruyor. Batıda, Lazkiye-Tartus hattında bir Alevi devletinin fısıltıları dolaşıyor. Şam ve çevresinde ise Ankara’nın milyarlarca dolar akıtıp yüzlerce vatan evladını şehit verdiği HTŞ’ye de bir ‘İslam devleti’ alanı lütfediliyor. Proje net: Bu, aslında Türkiye’nin Suriye’de bir devlet inşası projesine karşı dış güçlerin! bir devletsizleştirme projesidir.

Ankara’nın açmazı da tam burada başlıyor. Türkiye, kağıt üzerinde Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Hatta Milli Savunma Bakanlığı ne diyor? “Suriye’nin istikrarı, Türkiye’nin güvenliğidir.” Ne kadar da doğru bir söz, değil mi? Peki madem öyle, bu istikrar dinamitlenirken Ankara neredeydi? On binlerce TIR silah PYD/YPG’ye giderken, ‘Eğit-Donat’ ile yetiştirilenler YPG saflarına katılırken Ankara ne yapıyordu? Söyleyelim: O meşhur “Bir gece ansızın gelebiliriz” türküsünü söylüyordu.

Bugün gelinen nokta daha da trajikomik. Ankara, PYD/YPG’yi tasfiye etme görevini, ihale usulü, HTŞ’ye vermiş görünüyor. Trajikomik olan ne, biliyor musunuz? Hem HTŞ’nin hem de PYD/YPG’nin ipi aynı merkezde: Washington’la Tel-Aviv’de. Ankara, bir piyonla diğer piyonu devirebileceğini sanarak bölgesel güç fantezileri kuruyor. Oysa oynadığı rol hep aynı: Farklı başkentlerin ajandasına eklemlenmiş bir ‘risk yüklenicisi’ olmak.

Colani yönetimi, göstermelik seçimlerle kendine meşruiyet yamamaya çalışsa da ne halk nezdinde ne de uluslararası alanda bir karşılığı var. Ülkedeki tüm unsurlar, Selefi bir yönetimin korkusuyla kendi güvenliklerini sağlama derdinde. Kürtler, Dürziler derken şimdi de Aleviler Akdeniz kıyısında “federasyon” denemeleri yapıyor. Adını koyalım: Suriye, hızla ‘Lübnanlaşıyor’.

Ankara’nın zamanla imtihanı

Suriye’de yeni perdenin adı “kalıcı geçicilik.” Washington–Tel Aviv ekseninin mimarisi sahada netleşirken, Türkiye’nin bu oyunu klasik reflekslerle bozması imkânsız görünüyor. Ankara’nın bu sarmaldan çıkması için hamasi nutuklar yerine, sahadaki her adımı masada somut bir kazanıma dönüştüren, soğukkanlı bir akla ihtiyacı var.

Ancak Ankara, ideolojik saplantılar ve “üniformalı sakallı adamları” karargâhlarda ağırlama fantezileriyle gerçekleri okumaktan aciz bir görüntü sergiliyor. Unutulmasın ki, Suriye’nin parçalanması Türkiye’nin güneyinde kalıcı bir terör ve kaçakçılık bataklığının kurumsallaşması demektir. Bu gidişat, Ankara’ya çok yakında acı bir fatura çıkaracaktır. Artık, Suriye politikasını iç siyasetin mezesi yapma lüksü kalmamıştır.

Yoksa, tüm bu olan biten, faturasını Türkiye’nin ödeyeceği ancak, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Erdoğan’a yeni bir ‘kahramanlık hikayesi’ yazma fırsatı mı sunacak? 

Fotoğraf: SANA

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAydın Sezer
Takip et:
Siyasete ve dış politikaya dair nüanslı, eleştirel, yer yer alaycı yazılar ve enerji alanında değerlendirmeler.
Önceki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor
Sonraki Makale Zaman yavaşlayabilir mi?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Kendine geç kalan insan

Erdal Çolak
3 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Barış sembolü 67 yaşında

Hasan Sevilir Aşan
1 Eylül 2025
EditörKöşe Yazıları

Bacağını istemeyen adam…

Dr. Nevin Sütlaş
31 Ağustos 2025
Köşe Yazıları

Müzakere masasındaki hayalet

Aydın Sezer
29 Ağustos 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?