1950’li yılların sonuna doğruydu.
“Geri dönüşüm” diye bir kavram ortada yoktu.
1951 doğumlu olduğuma göre 6–9 yaş aralığındaydım ve kardeşimle birlikte hartuç yapıp satıyor, karınca kararınca destek oluyordum evimizin harcamalarına.
Elde kalmış, satılmamış eski gazeteleri matbaalardan bayilerden satın alıyor ve su, un, nişasta karışımından elde ettiğimiz bir bulamaç ile katlayıp yapıştırarak kese kâğıdı (hartuç) yapıp satıyorduk Belediye Pazarı’ndaki (KKTC’de Bandabuliya) manavlara.
Dönüştürüyorduk ihtiyaçtan.
Çoğu Rumca gazete idi.
Kese kâğıdı/hartuç bir nevi torba demek, küçük torba.
Torba dediğin şey çeşit çeşit.
Un torbası da var, şeker torbası da, elbette çimento torbası da var. Gübre torbası, soğan, patates torbası da.
Lisan yaşayan bir şeydir ya, kese kağıdından torbaya çuvala kadar yürüdü gitti torba.
Ansiklopedilere göre torba, küçük malları taşımaya yarar.
Taşıyabilmek için çoğu zaman saplar veya ellerin geçebileceği taşıma yerleri olur.
“En kullanışlı torbalar, birbirine kenetlenmiş plâstik tabakalardan yapılan plâstik torbalardır. Yüzeylerine genelde reklâmlar basılmıştır. Bunun yanı sıra kâğıt ya da tekstil torbalar da mevcuttur. Ağır yükler için liflerle desteklenen torbalar da kullanılmaktadır.”
Vikipedi torba kelimesini yukarda okuduğunuz şekilde tanımlıyor.
Kelimeler, kavramlar da hayatla birlikte gelişir.
Gelişir de patates, soğan, un şeker, pirinç ve dahi gübre çimento ambalajı olarak türemiş bir kelime/kavram olan torbanın millet vekillerinin oturup da karşılığında oldukça yüksek bir maaşın da üstünde bir maaş aldıkları millet meclislerine gireceği hayal bile edilemezdi eski zamanlarda ve dahi eski Türkiye’de.
Eski Türkiye’de torbaları Sümerbank yapardı un ve şeker torbası olarak. Hatta ileri görüşlü bir yaklaşımla, bir süreliğine de olsa basma kumaştan desen desen çiçekli şenlikli torbalar da yapmıştı Sümerbank Anadolu kadınlarına çok yakışan şenlikli çiçek çiçek nakış nakış şalvar olarak da kullanılabilsin diye.
Yeni Türkiye’de Sümerbank nedendir bilinmez yok pahasına satıldı ona buna şuna ama ille de eşe dosta partiliye filan. Yeni Türkiye şeker, un üretiminden de vazgeçildi gibi olduğuna göre torba kavramı da Meclis’e düştü “torba yasa” olarak.
Yasalar torbaya girerse ve kimseler de buna itiraz etmezse yanar gülüm keten helva ki yandı, bitti, kül oldu.
Torba yasa şeysi de normalleşti ya…
Keten helva da kalmadı.
Görsel: markut-net