Türkiye için 30 Ağustos Zafer Bayramı ne anlama geliyorsa, 9 Mayıs tarihi de Rusya için aynı önemi ve değeri taşıyor.
2. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin Almanya’ya karşı kazandığı zaferin yıl dönümü olan 9 Mayıs Rusya’da her yıl coşkuyla kutlanıyor.
2025’in aynı zamanda zaferin 80. yıl dönümü olması nedeniyle Ruslar kutlamalara bu yıl daha da büyük önem veriyor. Şu ana kadar, aralarında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in de bulunduğu 27 yabancı lider bugün Kızıl Meydan’da düzenlenecek “Zafer Günü” törenlerine katılacağını teyit etti.
Hemen hemen bütün Rus ve yabancı askeri uzmanlar, 2. Dünya Savaşı’nın kaderinin ünlü Stalingrad Muharebesi’nde çizildiğini kabul ediyor. 17 Temmuz 1942–2 Şubat 1943 tarihleri arasındaki çarpışmalarda alışık olmadığı sokak savaşına sürüklenen Alman 6. Ordusu yok edilmiş, tarafların toplam kayıpları iki milyonu aşmıştı.
2. Dünya Savaşı’na katılmamasına, dolayısıyla Stalingrad muharebesiyle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen Türkiye ile ilgili çarpıcı bir durum bulunuyor. Çünkü bazı uzmanlar, Türkiye’nin aslında sadece Stalingrad Muharebesi’nin değil, bir şekilde 2. Dünya Savaşı’nın da kaderini belirlediğini düşünüyor.
Stalin’in büyük edişesi
Türkiye’nin Stalingrad Muharebesi sırasında nasıl önemli bir rol oynadığı konusunda Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGİMO) öğretim görevlisi, emekli diplomat Prof. Dr. Yuriy Dubinin ilginç tarihi olayları örnek veriyor. Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirdiğini düşünen Dubinin, şu ilginç diyaloğu aktarıyor:
“Sovyet lideri Josef Stalin 1942 sonbaharında SSCB’nin Ankara Büyükelçisi Sergey Vinogradov’u acilen Moskova’ya çağırdı. Stalin’in üç kere ‘Söyler misin, Türkiye bize savaş açacak mı açmayacak mı’ diye ısrarla sorması üzerine Vinogradov, ‘Hayır yoldaş Stalin…’ diye yanıt verdi.”
Güneyden bir saldırı gelmeyeceğine sonunda ikna olan Stalin bunun üzerine Türk sınırındaki Kızıl Ordu birliklerini Stalingrad cephesine kaydırdı. Bu birliklerin Sovyetlerin savaşı kazanmasında önemli rol oynadığı biliniyor; Stalingrad çatışması da savaşın dönüm noktası sayılıyor.
Vinogradov’dan bu diyaloğu bizzat dinlediğini belirten Dubinin şöyle devam ediyor:
“Kendisine bu bilgiyi Türk kaynaklardan alıp almadığını sordum. Bana,’ Hayır. Türk yetkililer benimle konuşmalarında çok samimi ve yakın davranıyordu. Hatta Türk Dışişleri Bakanı ile bazen satranç bile oynuyorduk. Ama tabii ki, devlet sırlarını benimle paylaşmıyorlardı. Gizli bilgilere de sahip değildim. Ama Stalin’e verdiğim yanıttan emindim. Temasta bulunduğum Türk yetkililerin konuşmalarından, davranışlarından çıkardığım sonuç buydu.”

Türkiye defalarca uyardı
Stalin’in Türkiye ile ilgili endişeleri gerçekten de boşunaydı, üstelik Nazilerin Sovyetler Birliği’ne saldırıcağı konusunda Moskova’yı defalarca uyaran bizzat Ankara’ydı.
Rusya Askeri Diplomatlar Analiz Merkezi Başkanı tarihçi Vladimir Vinokurov’a göre, savaşın başlamasından önceki süreçte Türk diplomatlar edindikleri bilgileri Sovyet meslektaşlarıyla paylaştı. Arşiv belgelerine atıfta bulunan Rus tarihçi, Türk diplomatların Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne saldıracağı konusunda Moskova’yı defalarca uyardığına dikkat çekiyor.
Vinokurov, 1940 yılında Almanya, İtalya ve Japonya arasında Üçlü Pakt imzalanmasının ardından Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Ferit Tek’in Sovyet Elçisi K. Smetanin’i ziyaret ettiğini anlatıyor. Tek’in ziyaretin amacı Adolf Hitler yönetimindeki Almanya’nın Sovyetlere saldıracağı konusunda uyarıda bulunmaktı.
Türk Elçi saldırı amacıyla Almanya’nın SSCB’yi güneydoğu tarafından kuşatmak için Romanya ve Macaristan’da bazı askeri faaliyetlerde bulunduğuna dikkat çekti. Sovyet Elçi Smetanin’in, Almanya ve SSCB arasında saldırmazlık anlaşması bulunduğunu hatırlatması üzerine Büyükelçi Tek gülümseyerek, “Ama sadece görünüşte öyle, bu kağıt üstünde bir anlaşma…” dedi.
1940 yılında Tokyo’daki Türkiye Büyükelçiliği’nde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Tek, Sovyet mevkidaşı Smetanin’i bir kez daha, “Almanya Avrupa zaferinin ardından mutlaka size doğru harekete geçecek” sözleriyle uyarma gereği hissetti. Rus tarihçiye göre, Türk diplomat yaptığı görüşmelerde saldırmazlık anlaşmasının Moskova’nın aleyhine olduğuna sık sık vurgu yaptı.
Vinokurov, “Temmuz 1940’ta Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Ruşen Eşref Ünaydın da Sovyet Elçisi Şaronov’a Alman birliklerinin Macaristan üzerinden Romanya’ya hareket ettiğine dikkat çekti” dedi.
Benzer şekilde 4 Ocak 1941’te Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Alkent, Sovyet Büyükelçisi V. Dekanozov’a Almanya’nın Sovyetlere saldıracağı konusunda uyarıda bulundu. 13 Ocak’ta Türk diplomat Sovyet mevkidaşıyla yaptığı bir diğer görüşmede Romanya-SSCB sınırında çok sayıda Nazi askerinin bulunduğunu söyledi.
Adı yeniden değişebilir
1956’da düzenlenen Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi’nde Genel Sekreter Nikita Kruşçev’in Stalin dönemini eleştirmesinin ardından 10 Kasım 1956’da Stalingrad’ın adı Volgograd olarak değiştirildi. Özellikle her 9 Mayıs öncesi Rusya’da kente yeniden eski adının verilmesiyle ilgili tartışmalar yaşanıyor.
Devlet Başkanı Vladimir Putin, 80. yıl dönümü öncesine yaptığı açıklamada, 2. Dünya Savaşı yıllarında Stalingrad’da dünyanın kaderinin tayin edildiğini söyledi.
Volgograd kentinde düzenlenen forumda konuşan Putin, “Düşman Volga kıyılarında durduruldu ve bozguna uğratıldı. Nazi savaş makinesine kesin bir darbe indirildi. Savaşta radikal bir dönüm noktası sağlandı, Batı’ya, Berlin’e, çok yakında, yani 9 Mayıs’ta 80. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlayacağımız Büyük Zafer’e giden yol açıldı” dedi.
Rusya lideri Putin, Volgograd havalimanına dönemin Sovyet lideri Stalin’in ismini taşıyan “Stalingrad” adının verilmesi talebine destek vererek, ilgili kararnameyi de imzaladı.
Volgograd kentinin isminin Stalingrad olarak değiştirilmesi konusunu da ele alacağı sözünü veren Putin, kent sakinlerinin alacağı karara göre adım atacağını belirterek, “Kararı kent sakinleri verecek. Onlara sormamız lazım” diye konuştu.
İlgili yazılar:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: