Tüm dünyada savaş, yoksulluk, acı ve paylaşım sorunları şiddetlenirken solun giderek marjinalleşmesi, teoride tamamıyla mantıklı olanın uygulamada çok ciddi defolarının çıkması gerçekten izaha muhtaç bir durum.
“Zincirlerinden başka kaybedecek şeyi olmayan işçi sınıfı” ilk patlayan teorik kavram oldu. Kapitalizm geliştikçe ne zincir kaldı ne de “mülksüzlük”, aksine devrim denilen şeyler sanayi ile hiç tanışmamış Çin, Rusya, Küba gibi ülkelerde meydana geldi. Daha da ironik olanı Çin ve Rusya sosyalist dönemde yoksulluk üretirken, kapitalizmin yeniden inşası sonrası refaha kavuştuğu gibi güya sosyalist olan halleri kan, dikta ve baskı üretti. Özgürlüğün tadı yine kapitalizmin inşasından sonra oldu.
Kapitalizmi övdüğüm düşünülmesin, sermayenin üretimden aslan payını alması hâlâ dünyanın en adaletsiz olayıdır.
Ama solun konuyu bir iktidar problemi olarak algılaması ve bunu zorla ele geçirdiğinde her şeyin çözüleceğini düşünmesi büyük yanlıştı.
Ben sol bir çevrede büyüdüm ve hâlâ da kendimi solcu olarak tanımlarım ama ilk günden ağzından kan akan patron tiplemesi bana garip gelmiştir. Oysa onlar da insandı, çocukları, aileleri, sevdikleri vardı aslında belki de yaptıkları şeyin kötülük yarattığı fikri ile sebep-sonuç bağı kursalar bu vicdanlarına yük olacaktı.
Konu bir iktidar meselesi olmaktan çok bir insani gelişim sürecidir. Var olmak için birlikte yaşama zorunluluğu ile kabileden devletin keşfi ile bireyciliğin zirvesine ulaşan insanoğlunun kendi kişisel davranışları ile kötülük arasında bir bağ kurması ve bu bağı kurduğunda da bundan büyük üzüntü duyması ile ilgilidir.
Bu da kapitalizmin en büyük düşmadır çünkü refah ve teknoloji servet üretirken aynı zamanda bilinç ve farkındalık da üretmektedir.
Bu da kapitalizmin “öteki”leri düşünen ve anlayan insanlar çoğaldıkça sonunun yaklaştığını gösterir.
Elbette ulaşacağı yer sol ideolojide tanımlanan işçi sınıfı diktatörlüğü olmayacak ancak sermaye kazancının dizginlendiği ve diğerine empati yapıp onun acısını hisseden insanların çoğunluk olduğu bir toplum olacaktır.
Belki tespitim yanlış olabilir ama bu kadar marjinal hale gelen solun kendini gözden geçirmesi kaçınılmazdır…
Görsel Adrià Fruitós-The Nation
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: