DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder (62), geçirdiği kalp krizinin ardından 18 gündür yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Hastaneden yapılan açıklamada, “Sırrı Süreyya Önder çoklu organ yetmezliğinden saat 16.10’da hayatını kaybetmiştir” denildi.
DW Türkçe‘nin derlediği bilgilere göre, mizahı, muhalefeti ve barış çabalarını birleştiren Önder, yıllardır Türkiye’nin en kritik dönemlerinde önemli roller üstlendi.
1962 yılında Adıyaman’da doğan Önder’in hayatı erken yaşta siyasi mücadeleyle kesişti. Babası Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Adıyaman il başkanıydı. 12 Eylül 1980 darbesinden bir yıl sonra, henüz 19 yaşındayken siyasi faaliyetleri nedeniyle gözaltına alındı. İşkence gördü ve Mamak Cezaevi’ne gönderildi. Yedi yıl boyunca cezaevinde kaldı. Bu deneyim, onun hem politik hem edebi duruşunun şekillenmesinde etkili oldu.
Cezaevi yıllarının ardından bir süre fotoğrafçılık, tamircilik ve mevsimlik işçilik yaptı. Daha sonra sinemaya yöneldi. 2006 yapımı “Beynelmilel” filmiyle geniş kitlelerin dikkatini çekti. Askeri darbe sonrası bir kasabada geçen film, Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film ödülünü aldı. Politik duruşunu sinemada da sürdüren Önder, “F Tipi Film” gibi kolektif yapımlarda da yer aldı.
2010 yılında BirGün, ardından Radikal gazetelerinde köşe yazıları kaleme aldı. Sinemacı, oyuncu ve yazar kimliğiyle öne çıkan Önder, kısa sürede sadece sanatsal değil, politik söylemiyle de tanınır hale geldi.
2011 genel seçimlerinde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun bağımsız adayı olarak İstanbul milletvekili seçildi. Daha sonra Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) katıldı. 2013’te Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluşunda yer alarak eş genel başkan yardımcılığı görevini üstlendi.
Aynı yılın mayıs ayında başlayan Gezi Parkı protestolarında alana giren ilk milletvekili oldu. Dozerin önüne geçerek kepçenin çalışmasını engelleyen Önder, Gezi’nin simgesel figürlerinden biri haline geldi. Ancak o Gezi’nin simgesi değil “sadece bir sıra neferi” olduğunu söyledi. “Özgürleşme talep etmek ve bunu demokratik bir direniş ile talep etmek insanı özgürleştirir. Özgürleşen insan ise çevresini özgürleştirir” dedi.
Önder, 2013-2015 yılları arasında yürütülen ve “çözüm süreci” olarak adlandırılan dönemde, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde aktif rol aldı. PKK lideri Öcalan’ın bulunduğu İmralı Cezaevi’ne giden heyetteydi. Aynı zamanda Kandil’e giderek çözüm sürecinin aktörleri arasında oldu. Önder, Dolmabahçe Mutabakatı toplantısında da yer alan isimlerdendi.
2024 yılında da benzer şekilde, DEM Parti’nin İmralı heyeti içinde yer aldı. Bu süreç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla kamuoyunun gündemine gelen devlet-Öcalan diyaloğunun kurumsallaştığı döneme denk geliyor.
Önder’in siyasi yolculuğu, barış çabalarına eşlik eden yargı süreçleriyle de şekillendi. 6 Aralık 2018’de “terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandı. 4 Ekim 2019’da serbest bırakıldı. Ardından yeniden Meclis’e döndü ve İstanbul milletvekili olarak TBMM Başkan Vekilliği görevini üstlendi.
Sırrı Süreyya Önder, siyasette alışılmışın dışında bir dil benimsedi. Mizahı ve ironiyi politik söylemine yerleştiren Önder, bu yaklaşımıyla, hem ideolojik farklılıkları aşmaya çalıştı, hem de insanları daha hoşgörülü olmaya teşvik etti. 2014 yılında Emine Erdoğan’la karşılaştığı bir resepsiyonda “Adıyamanlıyım, çok affedersiniz Türk’üm, tedavi oluyorum” sözleri uzun süre konuşulmuştu.
15 Nisan gecesi İstanbul’da geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ana aort damarında boydan boya yırtılma meydana gelen Önder, hızlı bir şekilde ameliyata alındı. Hastane açıklamasında, Önder’in kalbindeki sağ koroner damara by-pass işlemi yapıldığı, aort kapağının değiştirildiği bildirildi.
Önder, yaşam mücadelesini Cumartesi günü (bugün) saat 16.10’da kaybetti…
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: