Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Sinbiyotik gıdaların kraliçesi

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 11 Mayıs 2023 00:50
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Probiyotikleri öğrendik derken bir de prebiyotikler çıktı… Prebiyotik ile probiyotik adlarının yakınlığı şaşırtmasın; probiyotikler canlı dost bakterilerdir, prebiyotikler ise probiyotiklerin besinidir. Tüm canlılar gibi, probiyotiklerin de etkin ve sağlıklı kalabilmek için besine ihtiyacı vardır. Probiyotikler sindirilmeyen ve emilmeyen lifli prebiyotiklerle beslenir.

Her gün yediğimiz lif bakımından zengin gıdalar, prebiyotikler açısından da zengindir. Karbonhidratlarda, meyve ve sebzelerde doğal olarak bulunan prebiyotikler, mide asidine, sindirim enzimlerine, oksijene ve ısıya karşı dirençlidir.

Sindirim kanalındaki yolculuğu sırasında herhangi bir besine tutunarak ince bağırsaktan kalın bağırsağa doğru ilerlerler. Burada gönüllü olarak kolon mikroflorası tarafından fermente edilmeye izin verirler.

Bağışıklık fonksiyonunun önemli bir kısmı, bağırsakta 500’den fazla türü bulunan iyi huylu bakteriler tarafından yerine getirilir. Öte yandan, birçok sağlık problemi bağırsak sağlığının bozulmasıyla doğrudan ilgili olduğundan, dost bakterilerimizin nasıl beslendiğine dikkat etmeliyiz.

Simbiyotik yapıdaki bu ilişkide probiyotik olmadan prebiyotik olmaz, prebiyotik olmadan da probiyotik işlevini yerine getiremez. Prebiyotiklerin asli görevi, probiyotikleri etkinleştirmek ve çoğalmasına yardımcı olmaktır.

Başlıca doğal prebiyotikler şunlardır; keten tohumu, ceviz, badem, zeytin, elma, muz, üzüm, enginar, çiğ yer elması, pırasa, kuşkonmaz, kereviz, domates, havuç, turp, hindiba, Hindistan cevizi ve fasulye, nohut, mercimek, bezelye başta olmak üzere tüm baklagiller, yulaf ve çavdar gibi tam tahıllar ve son olarak çiya tohumu. 

Çiğ ya da pişmiş soğan ve sarımsak da birer prebiyotik olmakla birlikte, metabolik kimyayı dengesizleştirme potansiyeli bulunması nedeniyle, yalnızca “ilaç niyetine” ve kısıtlı miktarda tüketilmesi önerilir.

Probiyotik ve prebiyotik varlığını artırıcı 8 öneri:

1. Geleneksel fermente gıdalar ve lif bakımından zengin besinler tüketmek 

2. Sindirimi, emilimi, boşaltımı kolay ve hafiflik duygusu veren gıdaları yeğlemek 

3. Meyve ve sebze sularından uzak durmak. Meyveleri kabuğunu soymadan yemek  

4. Üzerinde minik bir çürüme olsa bile, o gıdayı olduğu gibi çöpe atmak 

5. Kızartmadan, konserveden, donmuş gıdadan ve mikrodalga fırından uzak durmak 

6. Probiyotik takviye kullanımı konusunda hekimden görüş almak 

7. Beyaz ekmek yerine, ekşi mayalı kepekli ekmek ya da mayasız ekmek çeşitlerini tüketmek.  

8. Bu gıdaların bazıları probiyotik ve prebiyotik içerdiğinden sinbiyotik olarak tanımlanır. Sinbiyotik gıdaların kraliçesi; ev yapımı katkısız, sirkesiz lahana turşusudur.

Prebiyotikler toplumda giderek daha fazla ilgi görürken, bunun da abartılıp modaya dönüşmeyeceğini umalım. Prebiyotikler ilaç gibidir ama mucize değildir, fazla tüketmek gaz oluşmasına yol açabilir.

Harika bir sinbiyotik aperatifi olan sirkesiz lahana turşusunu ya da lifli prebiyotik yiyecekleri besin listemize eklemekte yarar var. Özellikle soğuk mevsimde, haftada 1-2 defa turşunun üzerine zeytin yağı ve yeşillikler ekleyerek yemeklerin yanında tüketebilirsiniz. Her gün tüketmek isterseniz, günde sadece 1 -2 kaşık lahana turşusu gayet yeterli olacaktır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale ‘Super bad man’in gizli tarihi
Sonraki Makale Kiev’deki tek cami

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Teriniz kuruduğunda umudunuz bittiğinde…

Dr. Nil Gönce
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler…

Gürsel Demirok
26 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?