Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

“Sıkıcı” para politikası

Yıldırım Aktuğan
Son güncelleme: 31 Temmuz 2025 19:45
Yıldırım Aktuğan
Paylaş
Paylaş

Bir ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için iki temel politika seti vardır: para politikası ve maliye politikası.

Bunlardan maliye politikası -yani kamu harcamaları ve vergilendirme yoluyla ekonomiyi yönlendirme- doğrudan siyasi iktidarın kontrolündedir. Seçim süreçlerinde verilen ekonomik vaatlerin, özellikle popülist yaklaşımlarla şekillendirilmesi, maliye politikasının çoğu zaman genişleyici (harcamayı artıran) bir çizgide kalmasına neden olur.

Bu durum, mali disiplini bir kenara iterek kamu harcamalarını artırıcı uygulamalara kapı aralar. Özellikle seçim ekonomilerinde vergi indirimi, maaş artışı, sübvansiyonlar gibi adımlar ön plana çıkar. Bu nedenle, siyasi iktidarlar dönemsel krizler dışında genellikle sıkı maliye politikalarına başvurmak istemezler.

Ekonomik dengenin ağırlığı

Siyasi alanın popülizme yatkınlığı nedeniyle, ekonomideki dengeleyici rolün büyük kısmı zamanla para politikasına yüklenir. Para politikası ise, bağımsız olması gereken merkez bankaları tarafından yürütülür. Ekonomik literatürde, her iki politika aracının da siyasi otoritenin denetiminde olması sakıncalı görülür; çünkü ekonomik istikrarın sürekliliği, siyasetten bağımsız, teknik ve öngörülebilir kararlarla sağlanabilir.

Ulusal para otoritesinin bağımsızlığı, sadece iç ekonomik istikrar için değil, aynı zamanda uluslararası yatırımcıların güveni açısından da kritiktir. Bir ülkeye uzun vadeli yatırım kararı alınırken merkez bankasının bağımsız karar alıp alamadığına dikkat edilir. Çünkü istikrarsız para politikaları, döviz kurları, faizler ve enflasyon üzerinde öngörülemezlik yaratır.

Sıcak ekonomi serinletici politika

Kamu harcamalarının kontrolden çıktığı, büyümenin hızla arttığı bir ortamda ekonomi “ısınır.” Bu, üretimin talebi karşılayamadığı, fiyatların yükselmeye başladığı bir dönemi ifade eder. Zamanında müdahale edilmezse, enflasyon genelleşir, fiyatlama davranışları bozulur ve beklentiler kalıcı olarak değişir. Enflasyonist ortam, başlangıçta halka sunulan mali desteklerin etkisini hızla siler ve kazançlar yüksek fiyatlar yoluyla fazlasıyla geri alınır. Kısa süreli refah yerini kalıcı yoksulluğa bırakır.

Bu aşamada, ekonomiyi soğutmak ve fiyat artışlarını dizginlemek için merkez bankasının devreye girmesi gerekir. Bu da genellikle para arzını azaltmak ve faiz oranlarını artırmak yoluyla olur. Faizin yükseltilmesi, paranın ödünç alınmasının maliyetini artırır; bu da tüketim ve yatırımı yavaşlatır, enflasyonist baskıyı azaltır.

Gelir adaletsizliğinin dinamosu

Enflasyon, sadece fiyatların artması değil; aynı zamanda gelir dağılımının bozulması demektir. Çünkü sabit gelirli kesim, enflasyona karşı kendini koruyamaz. Mal ve hizmet fiyatları hızla artarken, maaş ve gelir artışları bu hıza yetişemez. Sonuçta zengin daha da zenginleşirken, fakir daha da fakirleşir.

Bu nedenle, enflasyonla mücadelede merkez bankasının siyasi baskılardan uzak, bağımsız ve şeffaf kararlar alabilmesi büyük önem taşır. Eğer merkez bankası, siyasi iktidara “şirin görünmek” adına para politikasını doğrudan değil dolaylı yollarla yönlendirmeye çalışırsa, piyasada güven erozyonu başlar.

Sıkı para politikası; kontrollü faiz artışları, para arzının dengelenmesi ve kredinin disiplin altına alınması anlamına gelir. Ancak bu politikaların başarısı, maliye politikalarıyla desteklenmesine bağlıdır. Aksi halde, merkez bankasının tek başına ekonomiyi soğutma çabası yetersiz kalır. Böyle durumlarda yatırımcılar, “sözde sıkı” ama gerçekte çelişkili politikaları fark eder ve ekonomiden sessizce çekilir.

Isınan ekonomi soğuyan güven

Bu sürecin uzaması hâlinde, yatırım ve üretim ortamı ciddi biçimde zarar görür. Eğer uygulanan yüksek faiz programı ekonominin bir bölümünü soğuturken, maliye politikaları diğer bölümünü ısıtmaya devam ederse, para politikası istenen dengeleyici etkiyi yaratamaz ve bir süre sonra terk edilir. Ancak bu durumda karşımıza çıkan tablo, sadece politik bir başarısızlık değil, aynı zamanda daha derin ve yapısal bir ekonomik kriz olur.

Bu yüzden ekonomi yönetiminde popülizme değil, kurumsal ciddiyet, teknik kapasite ve öngörülebilirliğe ihtiyaç vardır. Bizlere “sıkıcı” gelen politikalar, uzun vadede ekonominin rayına oturması ve yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi için en güvenilir yoldur.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanYıldırım Aktuğan
Takip et:
1958 yılında İzmir’de doğan Yıldırım Aktuğan, 1982 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünü tamamlamasının ardından iş hayatına 1984 yılında Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda başlamıştır. 1989 yılında Müsteşarlık bursu ile Boston Üniversitesinde Finans alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Müsteşarlıkta çeşitli kademelerde yönetici olarak görev yapmıştır. Yurtdışında Şikago ve Tokyo’da ekonomi müşaviri olarak görev yapan Aktuğan, ayrıca Eti Bor A.Ş.de Yönetim Kurulu üyeliği ve Halk Bankası’nda Denetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Müsteşarlıktan ayrıldıktan sonra bir süre Çeşme Belediye Başkan Yardımcılığı ve Çeştur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yapan Aktuğan halen Çeşme ilçesinde Kurumsal Yönetim Danışmanı olarak görev yapmaktadır.
Önceki Makale Düşmanı göster halkı sustur
Sonraki Makale Türk dış politikası: Monşerlerden “ne deve ne kuş” nesline…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İsrail solunun Gazze çıkmazı

Metin Duyar
22 Eylül 2025
ManşetSerbest Kürsü

Türkiye’nin kayıt dışı gerçeği

Yıldırım Aktuğan
22 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Aziz Nesin gerçekten mizah ustası mıydı?

Alper Eliçin
21 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Gelecekte bireysel saygınlık karneniz olacak

Adil Gürkan
21 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?