Gazeteci Ayşenur Arslan hakkında açılan bir dava nedeniyle meslektaşlarında destek istedi.
2023 yılında bir programda söylediği sözler nedeniyle yargı önüne çıkacak Arslan, Halk TV’nin internet sitesinde yayınlanan yazısında CNN Türk’te işten çıkarılması dahil bazı anılarını da paylaştı. Arslan’ın yazısından bölümler şöyle:
“12 yıl kadar önce CNN Türk’ten nasıl kovulduğumu kabaca anlatmıştım. Aslında beklenen / beklediğim bir sondu. Sadece zaman ve gerekçe, daha doğrusu bahane bekleniyordu. Aranan bahane, sevgili Ayşe Yıldırım’ın benimle Cumhuriyet için yaptığı röportajla bulundu!
Ayşe sorulması gereken soruyu sormuştu. “Programa tek kişi başladınız ama şimdi (Akif Beki ile) iki kişi sunuyorsunuz. Bu sizin tercihiniz miydi?”
Elbette değildi. Bunu da fazla polemik yaratmamak adına kısaca ifade ettim. Bunun kurumun isteği olduğunu, birkaç isim üzerinde durduğumuzu ve sonuçta Akif Beki ile çalışabileceğim kanaatiyle teklif götürüldüğünü anlattım.
Röportaj pazar günü yayınlandı.
Pazartesi günü makyaj odasındayken arandım, programın yapılmayacağını öğrendim.
Akif Beki çok alınmış, üzülmüştü ve ben özür dilemezsem Medya Mahallesi’nde yer almayacaktı.
Sonucu biliyorsunuz.
Neden o günlere döndüğüme gelince, birazdan da bunu öğreneceksiniz!
* * *
Mayınlı arazide dolaşır gibiydim o günlerde. Ne zaman bir mayın patlayacak, başıma neler gelecek..
Bir yandan iktidar mensupları ve kalemleri, diğer yandan FETÖ’nün ekibi.. hemen her gün iki taraftan da saldırıya uğruyordum. Patrona şikayet ediliyordum. Dahası; kurum içinde kimileri de benim yayınlarımı “ERGENEKON PROPAGANDASI” diye niteleyip açık / kapalı kuyumu kazıyordu.
Beni ihbar ve şikayet eden mesajları zaman zaman bizzat Birand gösteriyordu. “Bak, senin yüzünden arkadaşlarımla aram bozuldu. Yüzlerine bakamıyorum” diye…
Böyle içeriden ve dışarıdan kıymetli “desteklerle” kuyum kazıldı. Aktif Beki’nin gelmesiyle
de nokta kondu. Gönderildim.
İlişkim tamamen kesildikten sonra Aydın Doğan’a veda etmeye gittim.
Upuzun bir sohbetten bu yazıya aktaracağım tek cümlesi şuydu:
“Sen de çok ileri gittin ama kızım!”
“Hayır” dedim, “Ben ileri gitmedim. Ancak herkes geri gidince ben durduğum yerde ortada kalıverdim.”
* * *
Evet, hiç ileri gitmek gibi bir çabam olmadı.
Birand, Kanal D Haber’i benim elimden kurtarıp (!) arkadaşlarının yüzüne bakabilmek için beni CNN Türk’e postalamasaydı arka planda kalmaya devam edecektim.
Ancak gönderileceğim diye gerçeklerden ve gazetecilikten vazgeçecek de değildim.
İtiraf edeyim, yolun bu kadar zorlu olduğunun da bilincinde değildim.
Öyleymiş.
Özellikle Halk TV sürecinde başıma gelmeyen kalmadı.
Sansasyondan ödüm koptuğu için genellikle kimselere duyurmadım.
Oysa bir davadan kesinleşmiş ve ertelenmiş mahkumiyetim, sayısız savcı sorgusu, kimbilir kaç -kesinleşmiş- tazminat davası ve hala devam etmekte olan birkaç ortak davam var.
Şimdi bunlara bir yenisi ekleniyor. 2 Ekim 2023 günkü “SON” Medya Mahallesi programı nedeniyle ağır cezada, 7 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ve ben ilk kez “SESİMİ ÇOĞALTMANIZ İÇİN DESTEK İSTİYORUM. ZİRA O PROGRAM NEDENİYLE MAHKUM OLURSAM GAZETECİLİĞİN ÖLÜM FERMANINI İMZALAMIŞ OLACAĞIZ..”
* * *
O güne dair ve özellikle sonrasında bazı detaylar hafızamda yok. Bazıları da silik.
O yüzden Medya Radar’dan Varol Ersoy’un daha geçenlerde yayınlanan yazısını yardıma çağıracağım. Saati, dakikası, trafiği ile o süreci anlatmış:
“Ayşenur Arslan ablamız 2 Ekim Pazartesi günü yayınlanan programında, bir gün önce Ankara’da İçişleri Bakanlığı’nın önünde meydana gelen saldırıyla ilgili bazı yorumlarda bulundu.
Saldırıyı yapanların ve yaptıranların “karanlık güçler” olduğunu ima etti.
Gerek program sonrasında, gerekse ilerleyen saatlerde kimse bu sözleri nedeniyle öküzün altında buzağı aramadı.
Ama ne olduysa, aynı günün gecesinde şimdiki adıyla X, eski adıyla Twitter’da büyük bir linç kampanyası başlatıldı. Bunu yapanlar, Arslan’ın sözlerinin büyük bir kısmını budayarak hazırladıkları bir videonun altına akla hayale gelmez sözler yazdı.
“Aynı anda ve tek bir merkezden talimat almış gibi” harekete geçen bu troller, Ayşenur Arslan’ı “terör eylemini ve örgütünü övmek”le suçluyor ve “kellesini” istiyordu.
Gece boyunca süren bu kampanya sonuç verdi ve Terörle Mücadele ekipleri, 3 Ekim Salı sabahı ablamızın evini ziyaret etti.”
* * *
Ziyaret, malum, önce saat 09.21’de Twitter’da Medya Mahallesi’nin sona erdiği haberi.. Ve 4 polis eşliğinde gittiğim Çağlayan’da savcı sorgusuyla noktalandı. İfademi verdim. Dışarı çıkınca görüp şaşırdığım kalabalık bir gazeteci ordusuna da birkaç cümle kurdum. O kadar.
Söylememe bile gerek yoktur herhalde. Tam bir şok dalgasıydı benim için.
Benim o günkü şoktan hatırladığım, bambaşka bir mesajla.. Yine de aynı “sırası mı” dedirtecek bir ayrıntı ile aklıma gelen şeydi.
Benim CNN Türk’ten kovulmamı sağlayan Akif Beki’nin, o akşam.. 3 Ekim 2023 Salı akşamı Halk TV’de programı vardı.
Yıllarımı verdiğim, üç beş kişi çalışırken misafirlerin bardaklarını yıkamaya kadar her işi sırtladığım kanalda artık ben değil Akif Beki vardı.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın
***
Not: Medya Günlüğü’nün yeni açılan Bluesky hesabını takip etmek için: https://bsky.app/profile/mgunlugu.bsky.social