Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Şehirlerin celladı insan

Adil Gürkan
Son güncelleme: 31 Ağustos 2025 16:39
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

Bundan kırk yıl kadar önce bir politik anlayış geldi.

Elindeki vahşi kapitalizmin sihirli değneğini her yere ve her şeye dokundurdu. Değdiği yer değişti, başkalaştı ve özünü kaybetti.

Yaşam-doğa-insan üçgenindeki muhteşem uyumu paramparça etti. Binlerce yıllık birikimin ürünü olan hangi değer varsa, kaldırdı ve çöpe attı.

Saygı..

Sevgi..

Dayanışma..

Mahalle kültürü..

Hürmet…

Hepsini tüketti.

İnsan ile insan arasındaki ilişkiyi tamamen vahşi bir rekabet eksenine mahkum etti. 

Doğa ile insan arasındaki etkileşimi bir savaşa dönüştürdü. Kazanmak için ne kadar merhametsizlik varsa hepsini meşrulaştırdı.

Dünün masum canlısı bir talancı fatihe dönüştü.

Bu değişimin acı sonuçları önce şehirleri etkisi altına aldı.

Rant, hırs, beton, sanayi, çarpık yapılaşma bir araya geldi, ülkemizde ne kadar güzel kent varsa, neredeyse hepsini katletti.

Geriye, beton dağları, asfalt, yapay ilişkiler ve garip, soğuk, kirli bir şeyler kaldı..

Bu çarpıklaşma, hayatın her alanına damgasını vurdu. 

Herkes, her kurum, sadece bugüne odaklanmış durumda. Böyle olunca, direksiyonu elinde tutanlar sadece önlerindeki virajı geçmeyi düşünüyor.

Bu yaklaşımın en olumsuz sonuçlarını kentlerde gözlemlemek mümkün…

Hızlı ve hormonlu büyüme, aslında önceden tahmin edilmesi çok kolay olan, ama dikkate alınmayan sorunları patlattı.

İşsizlik

Çarpık yapılaşma

Yeşil alan yetersizliği

Beton yoğunluğu

Asık suratlı yığınlar

Ulaşım karmaşası

Tek düze, renksiz bir hayat

Kentlerin keyfi kaçtı

Kentlerde, bundan 40 yıl kadar öncenin şen şakrak insanlarının yerini, ruhunu öfke ve üzüntüye rehin bırakmış olan robotlar aldı.

Mahalle kültürü bitti. Komşuluk bitti. Kahkahalar bitti.

Kentlerin kendilerine özel kokuları vardı. O kokuların yerini duman, egzos, çöp kokuları aldı.

Antalya, portakal çiçeği kokardı.

İstanbul’un kendisine has kokusu, deniz ve erguvanlar idi.

Bolu’nun çam kokusu kilometrelerce öteden gelirdi.

Anadolu ve Trakya’nın özünü korumak ve güler yüzlü kalmak için direnen kentleri dışında her yer bir yapaylık adasına dönüştü.

Her ada, çevresine kendi sınırlarını çizdi. O sınırların içinde, çapaçulluğun, derme çatmalığın, özensizliğin özerk bölgesini ilan etti.

İşin kötüsü bu eğilim dünyanın her tarafını sardı.

Büyük kitleler halinde göç alan ve hızla büyüyen kentler arasında, geçmişe sadık kalanlar özlerini korumayı başardılar.

Bu sadakati besleyemeyen kentler ise, anlamsız bir modernitenin kimliksiz çocuklarına dönüştü. Onları benzerlerinden ayıran bütün manalar, basit yaşam talimatlarına mağlup oldu. Belleklerden ve geleneklerden silinip gitti.

Bu özüne sadık kentler, betonun, paranın, sanayinin vahşi saldırılarını onurlu bir sükunet ile karşılıyorlar. Her atağı savuşturuyorlar. Kendileri kalmak için direniyorlar.

Bilinmeli ki, gelecek bu kentlerin olacak.

Zira, onlar uzak olmayan bir gelecekte, modern yaşamın yükünü omuzlarında taşımaktan bıkan kitlelerin kadim sığınakları olarak öne çıkacaklar.

Gülüşünü, kokusunu, tadını kaybeden kentler

Gökyüzüne çıkın, devasa dürbün ile dünyanın her tarafını tarayın. Birbirine ikiz gibi benzeyen binlerce kent bulacaksınız.

Aynı beton yığınları..

Aynı ruhsuz koşuşturma..

Aslında hayatın tüketildiği devasa binalar..

Karınca gibi koşuşturan, ama onların koşuşturmasındaki derin mananın ve misyonun minicik bir parçasını bile yansıtmayan kalabalıklar.

Kentlerin iklim değerleri, yerleşim koordinatları ve biyolojik gerçekleri ile örtüşmeyen tuhaf peyzaj ve ağaçlar. Yani, doğanın kendi kurallarına göre değil, birkaç karar vericinin keyfine göre biçimlenen yeşillendirmeler.

Binlerce yıldan bu yana damıtılmış özel zevklerin ürünü lezzetler yerine, asıllarının komik taklitleri olan mutfaklar.

Bu kentleri kazanma şansımız var mı?

Elbette var.

Bu kentlerin bundan 100 yıl önceki modellerini bulalım.

O modeli esas alarak, en azından kentin bazı bölgelerinde kültür, sanat, doğal yaşam ve konukseverlik vahaları oluşturalım.

Gelecek, hayata yumuşak gücü katabilen kentlerin olacak.

Yumuşak gücün bileşenleri ise, zarafet, tarihsel miras, mutfak, sanat, kültür, insanilik, merhamet, vicdan, etik gibi değerler olacak.

Bu yumuşak güç ile yaşayan, yönetilen  kentlerin yüzü gülecek..

Kokusu insanı saracak..

Bu kentler ziyaretçilerini de, yaşayanlarını da kucaklayacak.

Gelin, gülen ve kucaklayan kentler atağını başlatalım. 

Görsel: canva.com

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale Fazla teri dengeleme yolları
Sonraki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İsrail solunun Gazze çıkmazı

Metin Duyar
22 Eylül 2025
ManşetSerbest Kürsü

Türkiye’nin kayıt dışı gerçeği

Yıldırım Aktuğan
22 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Aziz Nesin gerçekten mizah ustası mıydı?

Alper Eliçin
21 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Gelecekte bireysel saygınlık karneniz olacak

Adil Gürkan
21 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?