18 Mayıs 24, Cumartesi
spot_img

Saygıyla ve sevgiyle anıyoruz…

Milliyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’yi alçakça bir suikast sonucu kaybetmemizin üzerinden upuzun bir 45 yıl geçti.

Yarım asra yaklaşan sürede devlet adına, iktidarlar adına ne sözler verildi ama gerçek katiller yani tetiği çekme emrini verenler hep karanlıkta kaldı, tıpkı Türkiye’nin yakın geçmişine damgasını vuran benzeri cinayetlerde olduğu gibi.

Abdi Bey gazetecilikte bir ekoldü.

Milliyet’i Milliyet yapan, gazetecilikte bir okula dönüşmesini sağlayan isimlerin başında geliyordu.

Elbette, 45 yıl sonra onu yine saygıyla, sevgiyle ve özlemle anıyoruz.

Ama dürüst olalım!..

Göğsümüz gere gere, “İpekçi gazeteciliğini yaşatabildik, sahip çıkabildik” diyebiliyor muyuz?

Yoksa utanarak başımızı öne mi eğiyoruz?

Tören yapıldı

DHA’nın haberine göre, Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlenen törende konuşan kızı Nükhet İpekçi İzet şunları söyledi:

“Kahraman katiller, mert maşalar, gaspçı avcılar ve meczupları seyretmeyi sürdürmekteyiz. Bazen yüzlerini gizliyorlar, bazen isimlerini… Dostları, aileleri, dernekleri, partileri onlarla halen gurur duymakta, sürekli seyretme mecburiyetindeydik. Eskiden bazı bilgiler, daracık bir alanda, kendi hallerinde dururdu. Bir içişleri bakanının, kendi odasının ardındaki, başka bir gücün kontrol odasını hayretle fark ettiği bir dönem yaşanmıştı. Bir başbakan, tesadüfen varlığını öğrendiği örtülü bir ödeneği fazla irdelememiş, bununla mücadele edememişti. Konunun bu bölümlerini biz çok az seyredebildik. İzlenme azlığından dolayı devamına son verilen diziler gibiydiler… Bu tür cinayetler son bulsun, gerçekler ortaya çıksın diye yıl dönümlerinde toplanıp konuşmalar yapıyoruz. Çok sayıdaki cinayet, çoktandır hiç konuşulmaz oldu. Ama hepsi, bütün bu vahşi cinayetler, büyük bir kütle halinde sadece ardımızda değil tam karşımızda dağ gibi durmakta.”

TGC açıklaması

Yurttaş yararına gazetecilik yapan, halkın haber alma, bilgi edinme hakkına saygı gösteren,Abdi İpekçi Türk basınına getirdiği ilklerle hiç unutulmayacak bir isim oldu. Dürüst habercilik yapan, atlama pahasına da olsa doğrulanamayan hiçbir haberi kullanmayan, siyasi partilere eşit uzaklıkta durmayı beceren bir Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. Gazetecilik alanında, gazetecilerin örgütlenmesinde ve basın meslek ilkelerinin yaşama geçirilmesinde örnek olmayı başardı. Türk basınında toplu sözleşmelerin  imzalanmasına öncülük etti.

1961 yılında gazetecilerin haklarını güvence altına alan 212 Sayılı Yasa çıktığında ana akım medyada yer alan dokuz gazetenin patronu, üç gün süreyle gazete çıkarmayarak yasayı protesto etmişti. O günlerde Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın toplumu habersiz bırakmamak için çıkardığı Basın Gazetesi’ne de Abdi İpekçi önderlik etmiş, halkın haber alma hakkını engelleyen gazetelerin bu tutumuna karşı çıkmıştı.

Abdi İpekçi cinayetinin ve öldürülen gazetecilerin cinayetlerinin azmettirenlerinin ortaya çıkarılamamasının günümüzde de gazetecilere yönelen tehditlerin, saldırıların sürmesinde önemli rol oynadığını düşünüyoruz. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak azmettirenleri meçhul, gazeteci cinayetleri ile ilgili dosyaların tozlu raflardan indirilmesini ve TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etmeye devam ediyoruz.”

Basın Konseyi açıklaması

Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi’yi bundan 45 yıl önce, evinin köşesinde alaca karanlıkta, gizli ellerin azmettirdiği tetikçinin kurşunları ile yitirdik. Basınımızın unutulmaz ismi olan efsane gazeteci Abdi İpekçi’yi katledilişinin 45’inci yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz.

O, ilkeli ve dürüst gazetecilikten ödün vermedi, hep halkın gerçekleri öğrenmesini önceledi. Evrensel gazetecilik ilkelerini uygulayarak  ‘Abdi İpekçi ekolünü’ yarattı, getirdiği yeniliklerle Türk basınına damgasını vurdu. Yönettiği gazeteyi ülkenin en güvenilir gazetesi yaptı.

Abdi İpekçi, basında sağduyunun sesiydi. Demokrasinin, ifade ve basın özgürlüğünün yılmaz savunucusuydu.  Sadece ülkesinde değil, yurt dışında da tanınan ve uluslararası basın meslek kuruluşlarında görev alan saygın bir gazeteciydi.

Halkın gerçekleri öğrenmesinden korkan karanlık odaklarca hedef seçilen Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 günü alçakça düzenlenen suikastta, sefil bir tetikçinin kurşunlarıyla yaşamdan koparıldı. Suikastın azmettiricisi ve planlayanları, aradan geçen bunca yılda maalesef ortaya çıkarılamadı, İpekçi suikastındaki sis perdesi aydınlatılmadı.

Abdi İpekçi’yi unutmadık, unutmayacağız.”

Kimdir?

1929 yılında İstanbul’da doğdu. 1948 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. 1943-1948 yılları arasında Kırmızı-Beyaz ve Şut adlı spor dergilerinde yazı ve karikatürleri yayınlandı. Yeni Sabah (1948-1949) ve Yeni İstanbul (1950) gazetelerinde muhabir ve yazı işleri sekreteri olarak çalıştı. 1951’de İstanbul Ekspres Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yaptı.

1954’de yeni bir atılımla biçim ve içerik değiştirerek yayın hayatına giren Milliyet gazetesinde genel yayın müdürü oldu. Aynı gazetede 1959’dan itibaren başyazar olarak da görev aldı.1959’da Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanlığı görevinde bulundu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin başkan vekilliğini üstlendi. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) 2. başkanlığına seçildi.

“Afrika, İhtilalin İç Yüzü” Liderler Diyor ki, Dünyanın Dört Bucağından” isimli kitapları yayımlandı. 1 Şubat 1979 tarihinde İstanbul Maçka’da evinin yakınlarında bir suikast sonucunda yaşamını yitirdi.

Mehmet Ali Ağca, İpekçi suikastından idamla yargılanırken 1979 yılında ülkenin en iyi korunan askeri cezaevlerinden biri olan Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı. Ağca’ya suikasta yardım edenler de yurt dışına çıktı.

13 Mayıs 1981’de bu kez Papa II. Jean Paul’e suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca 22 Mart 1986’da İtalya’da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 13 Haziran 2000’de ise dönemin İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’nin affını onaylamasıyla Türkiye’ye iade edildi.

Sadece gasp suçundan Türkiye’ye iadesi kararlaştırılan Mehmet Ali Ağca’nın Abdi İpekçi cinayetinden tekrar yargılanmasının mümkün olmadığı açıklanmıştı. Mehmet Ali Ağca’nın iadesinin ardından İpekçi cinayetinden aldığı ölüm cezası 1991 yılında yürürlüğe konulan İnfaz Yasası gereği 10 yıl hapse çevrilmişti.

Ağca daha sonra 12 Ocak 2006 tarihinde serbest bırakıldı. Adalet Bakanlığı’nın itirazı üzerine, Yargıtay tahliye kararını oybirliğiyle bozdu, Mehmet Ali Ağca 20 Ocak 2006 tarihinde tekrar tutuklanıp Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu. 18 Ocak 2010 tarihinde cezasını tamamlayan Ağca hapisten çıktı.

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
678TakipçilerTakip Et
11,500TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler