İsrail-Hamas savaşı yaklaşık iki haftadır devam ederken, dünya emtia piyasalarında ham petrolün varil fiyatı 7 Ekim’deki Hamas saldırısı öncesine göre yaklaşık yüzde 11 daha yükseldi. 5 Ekim’de son 1 ayın en düşük rakamı olan 84 dolar seviyesinde olan Brent petrol fiyatı, şu anda 93 doların üzerinde.
Enerji analistleri, çatışmaların daha geniş bir bölgeye yayıldığı en kötü senaryoda petrol fiyatlarının 150 dolara kadar çıkabileceği konusunda uyarıyor.
Peki petrol fiyatlarındaki artış Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı bir ekonomi için ne ifade ediyor?
Türkiye doğal gazda yüzde 99, petrol ve ürünlerinde yüzde 92 dışa bağımlı.
İsrail-Hamas savaşı sonrası yükselen Brent Petrol, Türkiye’de akaryakıt zammı haberlerini beraberinde getirdi. 17 Ekim itibarıyla 2 lira 23 kuruşluk zamla motorin fiyatları yeniden 40 TL’nin üzerine çıktı. Benzin fiyatlarına da bugünden itibaren geçerli olmak üzere 1 lira 48 kuruş zam geldi.
Türkiye’nin doğal gaz ithalatı için yaptığı anlaşmalar da petrol ürünleri fiyatlarına endeksli, dolayısıyla petrol fiyatları arttıkça doğal gaza ödenen para da artıyor. Türkiye arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği açısından spot piyasadan ise sıvılaştırılmış doğal gaz alıyor. Spot piyasada da son iki haftadır hızlı bir yükseliş söz konusu.
DW Türkçe’ye konuşan enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir, Türkiye’nin tükettiği petrolün yüzde 92’sini ithal ettiğini belirterek, “Geçen sene ham petrol, petrol ürünleri, doğal gaz, kömür ithalatına verdiğimiz para 96,6 milyar dolar. Yani petrol fiyatı 100 doların üzerine çıktığında 100 milyar dolara yakın bir ithalat faturamız oluyor” diye konuşuyor.
Bu sene fiyatların geçen yıla göre nispeten daha yumuşak gittiğini 75-80 arasında dalgalandığını ancak son dönemde 93 doların üzerine çıktığını ifade eden Pamir, “Şu an süreç aleyhimize gelişiyor. Bazı senaryolara göre Hizbullah da işin içine girerse, İran da çatışmalara dahil olursa petrol fiyatları açısından daha olumsuz bir tablo karşımıza çıkabilir” diyor ve ekliyor: “Petrolün Türkiye’nin enerji tüketiminde çok yüksek payı var. Dolayısıyla ekonomik olarak çok olumsuz etki eder.”
DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz da Türkiye’nin petrol kaynaklarına ilişkin doğrudan bir sıkıntı olmasa da genel fiyat trendinde spekülatörlerin de etkisiyle bir yükseliş trendinin söz konusu olabileceğini, bunun da akaryakıt fiyatlarına direkt olarak yansıyacağını dile getiriyor.
Şu anda savaşın ucu açık bir savaş olduğu, İsrail yönetiminin neyi nereye kadar götüreceğinin belirsiz olduğunu ifade eden Türkyılmaz, Körfez’den gelen gaz ve petrol arzında bir sıkıntı olursa kuşkusuz Türkiye’nin de bundan kötü yönde etkileneceğine vurgu yapıyor.
Türkiye’nin doğal gaz ithalatı için Rusya, İran ve Azerbaycan ile uzun vadeli anlaşmaları olduğunu ifade eden Oğuz Türkyılmaz, ancak bunun yanı sıra spot piyasadan her sene artan oranlarda sıvılaştırılmış doğal gaz alındığını belirtiyor. Sıvılaştırılmış doğal gaz alımının Türkiye’nin cari gaz kaynakları içinde önemli bir pay tuttuğunu söyleyen Türkyılmaz, “Burada maliyetlerin yükselmesi Türkiye’nin enerji faturasını yükseltir kuşkusuz” diyor.
Avrupa’da gösterge olarak kabul edilen Hollanda TTF 1 ay vadeli doğal gaz fiyatları spot piyasada yüzde 30’un üzerinde yükseldi. Rusya Federasyonu yapılan Türk Akımı anlaşmasında da gaz fiyatları üç ayda bir gözden geçiriliyor ve gözden geçirilirken yüzde 70 oranında uluslararası Hollanda TTF endeksine bağlı. Hollanda endeksi bu kadar yukarı zıplayınca doğal gaz alım fiyatları da artmış olacak.
AKP hükümetinin yükselen hayat pahalılığı nedeniyle doğal gazda ciddi bir sübvansiyon politikası yürüttüğünü hatırlayan Türkyılmaz’a göre, bu politikanın ne kadar sürdürülebilir olduğunu ise zaman gösterecek.
En kötü senaryo
Pamir, bölgeye bakıldığında İsrail’in Tamar, Leviathan gibi doğal gaz sahalarının olduğunu, bu sahaların küresel bir oyun değiştirici olmasa da İsrail’in operatör olan Chevron’a Tamar’daki üretimi durdurma talimatı verdiğini hatırlatıyor. Buradaki kaybın farklı sahalardan şimdiye dek karşılandığını aktaran Pamir, İsrail’in Mısır’a senede 7-8 milyar metreküp doğal gaz ihraç ettiğini, Mısır’ın da buradan bir miktar Avrupa’ya verdiğini belirterek ekliyor: “Bu durum uzadığı takdirde arz tarafında da sıkıntılar olacağı için bölgesel olarak, doğal gaz fiyatlarını o da yukarıya doğru çekebilecek bir faktör.”
En kötü senaryonun ise petrol fiyatının 150 dolara çıkacağına yönelik tahminler olduğunu söyleyen Pamir, buna çok katılmadığını belirtiyor.
Öte yandan, Hamas-İsrail savaşının hemen birkaç hafta öncesinde Türkiye, İsrail ile yeni bir ortaklık arayışındaydı.
Eylül ayında BM Genel Kurulu için New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ilk kez yüz yüze bir araya gelmiş; görüşmeden sonra Erdoğan basına yaptığı açıklamada, Türkiye ve İsrail’in Doğu Akdeniz’de ortak enerji sondajı yapacaklarını, ayrıca Türkiye’den Avrupa’ya enerji nakil hatlarını işletmeye başlayacaklarını söylemişti.
Pamir, “İsrail-Türkiye gaz boru hattı İsrail ve orada Leviathan’da, Tamar’da yatırım yapan başta Chevron olmak üzere bütün şirketler için önemli. Onlar için en uygulanabilir proje, hesap kitap yaptıkları zaman, Türkiye’ye ihracat. Dolayısıyla onlar için kârlı, bizim için vazgeçilmez bir şey değil” diyor.
Ancak bunun Türkiye için stratejik bir önemi olduğunu dile getiren Pamir, projeyi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yalnızlaşmasını kırabilecek bir faktör olarak görüyor. Diğer yandan proje gerçekleşirse Türkiye’ye güneyden gaz girişinin olacağını ifade eden Pamir, “Dolayısıyla o coğrafyayı besleyebilecek olması bakımından da önemli” diyerek ekliyor: “Yani Türkiye için şöyle bir avantaj da olabilir. Eğer karşılıklı müzakere edilip ikna olurlarsa. Çünkü onlar için avantajlı bu boru hattı. O da şu. KKTC’ye de gaz verirse o boru hattından, Türkiye’nin stratejik olarak fiyattan daha öne koyacağı bir şey olur.”