Oğuzların Müslüman olanlarına Türkmen dendiğini söylüyor tarihçiler.
1000’li yıllarda Anadolu’nun içlerine akmaya başlayan Türkmen boyları (kabileleri) tabii ki inançlarını da birlikte getiriyordu. Tarihçi Bartold avcılıkla uğraşan kabilelerin (yalnız Oğuzlar değil) Şamanist inanca sahip olduğunu söyler.1
Yani ilk gelen boyların Şamanist oldukları, daha doğrusu Müslümanlığı kabul etmekle beraber Şamanizm’den kopamadıkları belirtilir.
Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ise “Anadolu’ya akın akın gelen, eski inançlarına bağlı, özgür düşünceli, şeriatın katı kurallarına karşı tepkili göçebe topluluklarının önderleri, halen Şamanlıktan kopmamış Türkistan ve Horasan Erenleri idi. İşte Türk-İslam tarihinin ilk heterodoks akımları ve tarikatlarını meydana getiren bu yüce insanlardır”2 der.
Şamanizm’deki Kam/Şaman ile Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancındaki “dede” ve “baba” kavramları arasında benzerlikler vardır. Örneğin kamlık da, dedelik de soydan gelir, sonradan ne kam ne de dede olunabilir denir. Hem kamlar hem de dedeler ayin/tören sırasında bir giysi giyer. Aleviler yalnızca dede önünde secde ederken Şamanlar da kam önünde secde eder.3
Burada bir parantez açıp zorunlu bir alıntı yapmakta yarar var. Katanov gibi bazı araştırmacılar inceleme yaptıkları bazı Türk topluluklarında, bu işi babadan oğula geçen bir meslekmiş gibi yapan olağanüstü niteliklere sahip olmayan insanların da Şaman olduğunu belirtmiştir, ancak öyle olsa bile bunların gerçek bir şaman olmadığı açıktır. (Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Kısa Tarihi. Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti. İstanbul, 2019. s:126).
Törenler arası benzerlikler
Cem törenleri ile Şaman törenleri arasında da bazı benzerlikler vardır. Şamanlar tören sırasında bir posta oturur, dedeler de tören sırasında bir posta oturur. Şaman ve dede kurban kesilmeden törene başlamaz.
Her ikisinde de törene kadın ve çocuklar da katılır. Şaman törenlerinde arakı (rakı), cem törenlerinde ise dem veya dolu niyetiyle rakı içilir. Nadiren şarap içildiği de olur. Şamanlar evin içine üç kez arakı, dedeler ise canların üzerine “saka suyu” saçar. Şaman dansı Şamanist törenlerin vazgeçilmez dansıyken, cem ayinlerinin vazgeçilmezi semahtır.
Şamanist törenlerde davul, cem ayinlerinde ise saz veya bağlama çalınır. Şaman törenlerinde ateş yakarak sürekli olarak canlı tutumak gerekirken, cem ayinlerinde de çerağ (mum ya da kandil) yakılır.4
Ülgen Ata-Hz.Ali
Şamanizm’in en önemli tanrısı Ülgen Ata’dır. Ülgen Ata’nın Alevilerdeki karşılığı Hz. Ali’dir. Ülgen Ata’nın oğulları ve yardımcıları, Hz. Ali’nin oğulları ve 12 imamı temsil eder. Selman ve Kamber gibi Hz. Ali’nin yardımcıları, Ülgen Ata’nın yardımcıları yerine geçmiştir. Gök Tanrılardan olan Sarı Kızlar, Alevi-Kızılbaş-Bektaşilerde bugüne kadar aynen korunmuştur. Edremit’teki Sarı Kız Tepesi gibi yerler, Anadolu’da birçok mahalde bulunmaktadır. Büyük Tanrı Ülgen’in dört yardımcısı vardır: Yayık, Suyla, Karlık ve Utkucu. Bunların dördü de “İyi Tanrılar” grubundandır.
Yayık, şaman ayini sırasında gökyüzüne çıkmaya çalışan “kam”a rehberlik eder. Yani 12 hizmetteki “rehber”in görevini yapar. Suyla bu esnada gözcülük yapar ki, 12 hizmetteki “gözcü” görevlisine karşılık gelmektedir. Utkucu ise Tanrı Ülgen’e kurban sunmakla görevlidir. Bu da 12 hizmetteki “kurbancı” görevlisine denk düşer.5
Ayin sırasında “saçı” olarak “arakı” (rakı) kullanılır. Rakı, kurbanın canını göklere götürürken uygulanır. Bu bir çeşit kansız kurbandır. Cem ayini esnasında rakı (dem/dolu) içme geleneği de buradan kaynaklanır. Şaman inanışında yer alan Ak Kızlar, Umay, Ana Maygıl, Ak Ene ve Ayzıt gibi varlıklar, cem ayininde yer alan bacılardır.6
Ocağa ve ateşe tükürülmez
Şamanlarda ve Alevilerde ocağa ve ateşe tükürülmez. Ocaktaki ateş söndürülmez. Ocağa bakarken esneyen insan çarpılır. Çünkü ocakta “ocak anası” vardır ve kendisine saygı gösterilmesini bekler.7
Alevilerde dede soyundan olanlar eğer aynı ocağa mensup iseler, birbirleriyle evlenemez. Bu uygulama Şamanizm’de de vardır. Şamanlarda da aynı boya mensup olanlar birbirleriyle evlenemez.8
Şamanlıktaki “boy”un yerini Alevilik’te ocak almıştır. Erkânda kullanılan değnek ile talibin ikrar vereceği zaman boynuna takılan ve Horasan’dan gelen ip, Şamanlıktan kalmadır. Babürname’de “Boynuna ip taktı ve Tanrı’ya şükretti” denmektedir. Senelik merasim, kurban ve yoğ bugün de yapılmaktadır. Tahtacılar cenazeye giderken, cenazenin arkasından “Yoğ, yoğ” diye bağırmaktadır.9
Yuğ-Yoğ, Türk ve Altay halk kültüründe ve inancında vardır. Yığ olarak da söylenir. Cenaze töreni, cenaze yemeği gibi anlamları vardır. Yuğ, zaman zaman “Ağıt” ile eşanlamlı kullanılsa da daha geniş kapsamlıdır, sadece okunan ezgiyi değil, yapılan töreni de ifade eder.10
Tuva Cumhuriyeti’nin başkenti Kızıl’da bir şaman doktor
Kurbanın kemiklerini kırmamak gerekir
Buryatlarda her yıl “manevi temizlenme töreni” yapılır. Bu tören, Alevilerin “görgü cemi’ne benzer. Şaman kamı ve oğulları üç ayrı pınardan su getirir. Bunu bir kazana boşaltır. Kekik, ardıç yaprağı, çam kabuğu ve kurban kesilecek tekenin kulağından birkaç tane kıl aynı kazana atılır. Su kaynatılır, kesilen tekenin birkaç damla kanı suyun içine akıtılır. Manevi temizlenme için kullanılan bu suya “Tarasun” denir. Belli işlemlerden sonra manevi temizlenme işlemi tamamlanmış olur.
Cemlerde “ferraş”ın (süpürgeci) kullandığı süpürge ile Tarasun’daki manevi temizlenme sırasında kullanılan süpürge birbirlerine çok benzer. Buryatlarda şaman kurban keserken, dokuz yardımcısı vardır. Her yardımcının ayrı ayrı görevleri bulunur. Alevilerde ise dede veya babanın on bir yardımcısı vardır. Pir, mürşit ve rehber makamlarını üst seviyede hizmetler olarak ayırınca, geriye dokuz hizmetli kalır ki, bu da Buryatlar’daki sayının aynısıdır. Tatarlarda kemik kırmak, bir bıçağı veya baltayı ateşe koymak, bir kamçıya dayanmak, yere süt dökmek ve çadırın eşiğine basmak yasaktır. Cemde kesilen kurbanın kemiklerini kırmamak ve kapı eşiğine basmamak gibi yasaklar Alevilerde de uygulanmaktadır.11
Turna kuşu her ikisinde de kutsaldır
Başkırtlar için turna kuşu kutsaldır ve düşmanla savaşırken turnanın kendilerine yardım ettiğine inanır. Turna Alevilerde de kutsaldır.12
Dokuz Oğuzlara göre Kayın Ağacı kutsaldır. Kayın ağacı erkek, çam ağacı dişi olarak beş oğul doğurur. Alevilerde de kayın ağacı kutsal olduğu gibi, “tarik değneği” gibi, dinî ayinlerde kullanılan bazı aletler de kayın ağacından yapılır.13
Oğuzlarda 24 boy bulunduğu için, 24 sayısı kutsal sayılır. Alevilerde de 24 sürek, 24 nakip, 24 masum-u Pâk kavramlarında olduğu gibi, 24 sayısı kutsal sayılardandır.14
Eski Türkler dört mevsimde gerçekleştirdikleri dinî merasimlerde koyun, horoz, köpek ve domuz olmak üzere dört farklı kurban keserlerdi. Alevilerde de dört mevsimde, dört büyük tören yapılır ve kurban kesilir. Fakat köpek ve domuzun yeri değişmiştir. Fakir aileler bunların yerine rakı ve yumurta kullanır. Anadolu Tahtacılarında cem töreninde içilen içkiye “dolu” adı verilir. Orta Asya Şamanlığında da, Bay Ülgen’e “tolu” adı verilen kansız bir kurban sunulmaktadır.15
Hem Şamanlıkta hem Alevilerde kurban kesildiği zaman;
Kurban töreni sırasında dualar okunur, kurbanın kanı yere akıtılmaz, kurbanı sadece görevliler pişirir, başkası yaklaşamaz, kurbanı sadece o toplumun üyeleri yiyebilir, kurbanın kemikleri kırılmaz. Kurban eklem yerlerinden kesilir. Kurbanın kemikleri, sakatatı, artıkları ve derisi tenha bir yere gömülür.16
Bulgaristan’da yaşayan Amucalarda uygulanan kurban ayini uygulaması, Şamanizm’de yapılan kutsal kurban törenleri ile aynıdır.17
Ölüm törenleri
Muğla yöresi Tahtacıları, ölü yıkanıp kefenlendikten sonra, ölünün elbiselerini bir torbaya koyar ve tabutun içine bırakır. Bunun sebebini, öbür dünyadaki ölülerin kendisine “niye elin boş geldin” diye sormaları ile açıklarlar. Bazı Alevi topluluklarının ölüyü elbisesiyle gömmeleri, aynı nedenden kaynaklanmaktadır. Bunlar da yine eski Şaman adetlerindendir.18
Aydın yöresi Tahtacılarında loğusa bir kadın ölürse, mezarı 40 gün açık bırakılır. Bu gelenek, Erzurum yöresindeki bazı Alevilerde de vardır. Bu uygulama, eski Şamanist geleneğinden kalma bir adettir. Aydın Tahtacıları, loğusayı korumak için bir ip veya beze 20 düğüm atar ve daha sonra bu 20 düğümü tekrar çözerler. Ayrıca loğusanın başına kırmızı bir bez parçası bağlarlar. Böylece loğusayı koruduklarına inanırlar.19
Düşkünlük büyük cezadır
Alevilikte düşkünlük cezası vardır. Belirlenmiş bazı ağır suçları işleyen kimseler düşkün sayılır ve toplumdan dışlanır. Moğollarda da benzer bir adet vardır. Kurban merasimine aynı kabileden olanlar katılabilir. Ağır suç işleyenler bu kurban merasimine katılamaz. Bir kişiyi kurban merasimine kabul etmemek, o kişiyi kabile topluluğundan kovmakla eşdeğerdir.20
Zina, Alevilerde çok ağır bir suçtur. Her ne şekilde olursa olsun, bu suçu işleyen kişi düşkün sayılır. Tahtacılar zina edeni yakmak sureti ile cezalandırırlardı. Mersin Tahtacılarında bir babanın, oğulları tarafından çam ağacına bağlanarak, yakıldığı çok meşhurdur.21
Okuyup üflemek, ip bağlamak, muska yazmakla hastalık tedavi etmeye çalışan kimseler halk arasında hoca diye tanınır, ama gerçekte Şamanizm kalıntısı adetlerdir. Koçbaşı sembolü de üfleme tedavi tekniği gibi çok sık rastlanan bir usuldür. Karadeniz bölgesinde yapılan saha araştırmalarına bakıldığında Kastamonu’nun Araç ilçesinde kurban maksadıyla kesilen koç başlarının ahırların girişinde asıldığı görülmüştür. Bunu neden yaptıkları sorulduğunda nazardan korunmak amacıyla yapıldığı söylenmiştir.
Kaynak kişi olarak ise o bölgede yer alan “hocalar” gösterilmiştir. Koçbaşı sembolüne yüklenen bu anlamın kökenine bakıldığında ise Şamanlığın kökenine dayandığı ortaya çıkmıştır.22
Dedeler de Şamanlar gibi hastalıkları iyileştirebilir. Kırgız ve Kazak Şamanları ayin zamanı kopuz çalar, kopuz kutsaldır. Anadolu’da Alevi cemlerinde dede bağlamayı çalmadan önce niyaz eder. Bu da Alevilik’te bağlamanın önemli bir rol oynadığının örneğidir. Önemli olarak vurgulamak gerekir ki, Şamanizm ve Alevilik’teki benzerlikler birer iddiadır. 23
Gösterilen her kanıta rağmen yine de Alevilik ile Şamanizm arasındaki benzerliklerin ancak “iddia” olabileceğini söylüyor yazar.
Sizce de ilginç değil mi?
Herkese keyifli günler dilerim.
Manşet fotoğrafı: Buryat Şaman
Bilgiler https://www.turkalevi.com/2023/07/alevilikte-samanlk-ve-samanizm-etkisi.html adresinden alıntılanmıştır. Site 21 Mart 2024 Perşembe günü saat 20.28’de ziyaret edilmiştir.
KAYNAKLAR
1- Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2005.
2- Ahmet Yaşar Ocak, Aleviliğin Tarihsel Sosyal Tabanı ile Teolojisi Arasındaki İlişki Problemi, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat, İstanbul, 1999.
3- Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:35, Mustafa Talas, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri.
4-Hilmi Ziya Ülken, 1969, Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Ankara
5-Yusuf Ziya Yörükan, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri-Şamanizm, Yol Yayınları İstanbul, 2005, s:94.
6-Orhan Türkdoğan, Alevi Bektaşi Kimliği, Timaş Yayınları, 2006, İstanbul, s:33
7 Yörükan,a.g.e., s:98-100.
8-Yörükan, s:321.
9-Yörükan ,s:98-100.
10- https://tr.wikipedia.org/wiki/Yu%C4%9F
11-Yörükan, s:16.
12-Yörükan, s:17.
13-Yörükan, s:16.
14-Yörükan, s:20.
15-Yörükan, s:29.
16-Yörükan, s:69.
17-Refik Engin, Aleviler-Alewiten Amucalar: Kimlik Köken (Aleviler/Alewiten), Cilt:1, Hamburg, 2000, s:30.
18-Orhan Türkdoğan, s:122- Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile,2009a.
19-Türkdoğan, a.g.e.,s:144.
20-Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile, 2009b, s: 69.
21-Besim Atalay, 1991, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul.
23-Turan, A. F. Şaman Ritüellerinden Alevi Semahlarına Esrarlı Yolculuk. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 56, 2010.