Son on yılda Rusya, siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde Afrika uluslarıyla bağlarını aktif olarak güçlendirmenin yollarını arıyor.
Rusya, birkaç Afrika ülkesinde büyükelçilikler açarak diplomatik varlığını genişletiyor. Rus yetkililer ile Afrikalı liderler arasındaki üst düzey ziyaretler ve toplantıların sıklaşması, ikili ilişkileri derinleştirme isteğini gösteriyor. Rusya, başta ticaret, yatırım ve doğal kaynak çıkarma alanlarında olmak üzere Afrika ülkeleriyle ekonomik iş birliğini geliştirmeyi hedefliyor. Afrika’da madencilik, enerji, altyapı, tarım gibi sektörlerde Rus şirketleri faaliyet göstermektedir. Rusya, silah satışı, askeri eğitim ve ortak askeri tatbikatlar yaparak Afrika ülkeleri ile askeri angajmanını artırıyor.
Bu durum, bölgedeki diğer gözlemciler arasında Rusya’nın bölgede artan askeri nüfuzu olarak görülmüş, endişelere yol açmıştır. Rusya, altyapı projeleri, eğitim ve sağlık hizmetleri dahil olmak üzere Afrika ülkelerine kalkınma yardımı sağlayarak ilişkilerini daha da iyileştirme yolunda adımlar atmıştır. Rusya’nın Afrika’daki angajmanı, uluslararası sahnede siyasi destek ve stratejik avantajlar elde etme arzusundan da kaynaklanmaktadır. Afrika, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası platformlarda potansiyel bir oylama bloğu sunuyor. Özellikle Ukrayna ile girmiş olduğu savaşta uluslararası kamuoyundaki pozisyonunu güçlendirmek için Afrikalı devletler önemli bir rol oynayabilir. Rusya’nın Afrika’daki angajmanı, kısmen kıtadaki Batı etkisine bir yanıt olarak görülüyor. Rusya, Afrika meselelerinde Batılı ülkelerin hakimiyetine meydan okuyarak kendisini Afrika ülkeleri için alternatif bir ortak olarak kurmayı hedefliyor.
Vladimir Putin, 27-28 Temmuz tarihleri arasında St. Petersburg’da düzenlenen ikinci Rusya-Afrika zirvesine ev sahipliği yaptı. İki gün boyunca gerçekleştirilen Rusya-Afrika Zirvesi, Afrikalı liderlerin Rusya ile tahıl anlaşmasının sona ermesi ve Ukrayna’da devam eden çatışma konusundaki endişelerini dile getirmesiyle sona erdi. Putin, Karadeniz tahıl anlaşmasından çekildikten sonra Afrika’ya tahıl tedarikini sürdürme sözü vermiş, yüksek gıda fiyatları ve enflasyon için Batı’yı suçlamış ve küresel ekonomik sistemin önemli bir değişimden geçtiğini söylemiştir. Ayrıca Putin, önümüzdeki birkaç ay içinde altı Afrika ülkesine 25.000 ila 50.000 ton ücretsiz tahıl gönderme sözü verdi.
Afrika ülkeleri, Birleşmiş Milletler’deki en büyük oylama bloğunu oluşturuyor ve Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerini kınayan Genel Kurul kararları konusundaki bölünmüş duruşları, Rusya ve Afrika kıtasını içeren uluslararası ilişkilerin karmaşıklığını yansıtıyor. Zirve sırasında çeşitli sergilerde silahlar sergilendi ve Rusya’nın Afrika’nın en büyük silah tedarikçisi olarak önemli rolünün altı çizildi. Zirveyi çevreleyen gerilimlere ve zorluklara rağmen Putin, Afrika’yı dünyada yükselen bir güç merkezi olarak kabul etti. Kıtanın hızla büyüyen 1,3 milyarlık nüfusu, muazzam ekonomik ve jeopolitik fırsatlar sunuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Afrika’yı Moskova’nın kampına çekmek ve Rusya’yı Batı “emperyalizmi” ve “yeni sömürgeciliği”ne karşı bir siper olarak sunmak amacıyla ocak ayından bu yana iki kez Afrika turu yapmıştı.
Rusya’nın Afrika ile ilişkilerini küresel ölçekteki rekabet boyutunda incelediğimizde ise çok boyutlu bir perspektif ortaya çıkıyor. Rusya, Ağustos 2017’de Çad, Nijer ve Nijerya dahil olmak üzere birçok Sahel ülkesiyle askeri iş birliği anlaşmaları imzaladı: Nisan 2018’de Gine, Ağustos 2018’de Burkina Faso ve Haziran 2019’da Mali. Nijer’in stratejik önemi birkaç nedenden dolayı katlanarak arttı. Birincisi, ülke geniş uranyum rezervlerine sahiptir. İkinci olarak; Fransa, ABD ve Rusya, bölgedeki terörle mücadele çabalarına aktif olarak katılıyor. Üçüncüsü ise Türkiye ve BAE, Nijer’i Libya’da devam eden rekabette çok önemli bir oyuncu olarak görüyor. 2021’de Rusya, Afrika’da Fransız karşıtı anlatıları desteklemek ve masrafları Fransa’nın pahasına Mali, OAC ve Nijer’deki yumuşak gücünü artırmak için çalıştı. Mali ve Çad’ın askeri yönetim altında olmasıyla Nijer, ABD ve Fransa’nın Sahel stratejilerinin giderek daha önemli bir parçası haline geldi. Nijer, Mart 2022’nin sonlarında bir darbe girişimi, mülteci akınları ve terör saldırılarında artış yaşayarak jeo-stratejik önemini artırdı. Mali’nin Rusya ile ittifakındaki askeri cunta ve Fransa ile gergin ilişkileri, Nijer’i Sahel’deki Avrupa terörle mücadele çabalarının merkezi haline getirdi. Burkina Faso ve Gine, askeri rejimlerine rağmen, Mali’nin Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’ndan (ECOWAS) aldığı yaptırımlardan, kendilerine müzakere için ek süre verildiği için kaçındı.
(Fatih Beyaz, tasam.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın