Gazeteci Cenk Başlamış’ın, Rus muhalif lider Aleksey Navalnıy’nın cezaevinde ölmesiyle ilgili olarak Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısı:
Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 25 yıla yaklaşan iktidarına gerçek anlamda muhalefet edebilen tek kişi olan Aleksey Navalnıy’nın cezaevinde ölmesi sorular ve kuşkular yarattı.
Başkent Moskova’dan 1900 kilometre uzaklıkta bir cezaevinde tutulan Navalnıy’nın yürüyüş sırasında fenalaştığı ve müdahaleleye rağmen kurtarılmadığı yolundaki resmî açıklama elbette doğru da olabilir. 17 Mart’ta yapılacak başkanlık seçimlerine “güle oynaya” rakipsiz giden Putin’in 47 yaşındaki politikacıyı “öldürttüğü” suçlamalarını herhalde pek ciddiye almamak gerekir.
Diğer yandan, Rusya’da iktidarların muhaliflere bakış açısı hatırlandığında Navalnıy’nın ölümünün doğal olmayabileceğini düşünmek için de nedenler var. Çünkü Navalnıy gibi toplumdaki desteği sınırlı bir politikacının başına gelenler bile Rusya’da muhalefet etmenin ne kadar zor hatta tehlikeli olduğunu gösteriyor.
2008 yılında internetin gücü sayesinde adını duyuran Navalnıy’nın yolsuzluklara karşı mücadelesi Moskova ve St. Petersburg gibi büyük kentlerde yaşayan ve ekonomik taleplerin ötesinde artık daha fazla demokrasi istemeye başlayan orta sınıfın dikkatini çekti. Bunun en somut kanıtı, 2013 yılında yapılan Moskova belediye başkanlığı seçimlerini kaybetmesine rağmen oyların yüzde 27’sini alabilmesiydi.
Bu alarm zillerini çaldıran bir gelişme oldu çünkü Rusya’daki sistem iktidara karşı en küçük bir siyasi başkaldırının daha doğmadan bastırılması üzerine kurulu. Beğenelim ya da beğenmeyelim, Rusya’yı yönetenler açısından demokrasi öncelikler listesinde başlarda yer almıyor ve siyasi muhaliflere “devlete çelme takan kişiler” gözüyle bakılıyor.
Ama Navalnıy’ı susturmak için yapılan baskılar, ironik olarak, sesinin daha fazla duyulmasına yol açtı. Genç politikacının en büyük şansı, komünistler başta, ortada hiçbir muhalif hareket bulunmaması ve hepsinin oyunu Kremlin’in koyduğu kurallara göre oynamayı gönüllü kabul etmesiydi. Yani ortada gerektiğinde “zarlar hileli” diyecek başka kimse olmadığı için, herhalde kendisini bile şaşırtan şekilde “muhalefet lideri” etiketi üzerine yapıştı.
2011 yılından başlayarak değişik gerekçelerle defalarca tutuklandı. 2018 başkanlık seçimlerine katılmasına izin verilmedi. 2020’de zehirlendi, uzun süre Almanya’da tedavi gördü. 2021 başında tutuklanacağını bile bile ülkesine döndü. Farklı suçlamalarla 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve sonunda Kuzey Kutbu’ndaki cezaevinden bir daha canlı çıkamadı.
Seçim zaferi cebinde olan Putin’in gözlerden uzak ve etkisi son derece sınırlı bir muhalifini ortadan kaldırttığını iddia etmek mantık sınırlarını zorlayan bir suçlama.
Üstelik Navalnıy gerçekten doğal nedenlerle hayatını kaybetmiş de olabilir.
Ama bu, devletin içinde muhaliflerin peşine düşen, hesap soran, yasaklayan, “ibretiâlem” olsun diye cezalandıran, kısacası “dikensiz gül bahçesi” yaratmaya çalışanlar bulunmadığı anlamına gelmiyor.
Gerçek şu ki Rusya’da muhalif olmak çok zor.
Yazının orijinali için tıklayın