Cenk Başlamış
Rusya-Ukrayna savaşının son günlerde yeniden şiddetlenme eğilimine girmesine rağmen Türkiye Batı ile Moskova arasında diyalog kurulması için girişimlerde bulunuyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında bugün Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılacak görüşmede bu konunun gündeme gelmesi bekleniyor.
Görüşme öncesi iki başkentten yapılan açıklamalar da bu yönde.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Eğer Türkiye, Rusya ile Batı arasında bir diyalog organize etmekle ilgileniyorsa, bu konuyu Putin ve Erdoğan arasında Astana’da yapılacak toplantıda gündeme getirebilir” dedi. Lavrov, bu konudaki önerileri dinlemeye niyetli olduklarını, ancak sürecin nereye gideceği hakkında bir şey söyleyemeyeceğini belirtti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da Putin ile Erdoğan’ın Rusya ile ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere arasında müzakere olasılığını Astana’da konuşabileceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, Putin’in Batı ile yeni ve büyük bir anlaşma yapmak istediğini, Ankara’nın Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakerelerin bir noktada yeniden başlayacağına inandığını belirtti. Rusya’nın Batılı ülkelerle modern gerçekleri yansıtacak yeni bir anlaşma yapmak istediğini söyleyen Kalın, “Anladığımız kadarıyla Sayın Putin Batı ile yeni bir büyük anlaşma yapmak istiyor. Bunun bir kısmı, hiç şüphesiz, Ukrayna ile ilgilidir. Ama aslında daha önemli olan konu, Rusya ile Batı dünyası arasında yeni bir anlaşma. Sonuç olarak, tüm küresel liberal düzen ciddi bir sınavla karşı karşıya kalacak” dedi..
Bütün savaşlar gibi Rusya-Ukrayna savaşı da er ya da geç biteceği için şu anda sonuç vermesi zor görünse de diplomatik çabalar her şeye rağmen önem taşıyor.
Bu noktada önemli olan Türkiye’nin yegane arabulucu rolünü üstlenme ve barış görüşmelerine ev sahipliği yapma çabasının Moskova tarafından olumlu karşılanması, en azından şimdiye kadar reddedilmemesi.
Bu dikkat çekici çünkü normal koşullarda Rusya bölgesel rakibi Türkiye’ye puan kazandıracağı için arabulucu payesi vermek istemez.
Ancak şu anda savaş yani olağan olmayan koşullar var ve Rusya’nın çıkarları Türkiye’yi zaman zaman “ödüllendirmeyi” gerektiriyor.
Her şey bir yana, Moskova böylece uluslararası kamuoyuna barış masasından kaçan taraf olmadığı mesajını da vermeye çalışıyor. Ukrayna ise bu konuda tersi bir tutumda: Putin başta olduğu sürece Rusya ile görüşme masasına oturmayacağını söylüyor.
Savaşın başlamasından önce Ukrayna’nın açıkça yanında yer alan, 24 Şubat’ın ardından önce tarafsız konuma gelen, son dönemde ise ağırlığını Rusya’dan yana koymaya başlayan Türkiye’nin dönüşümü Moskova tarafından karşılıksız bırakılmadı. Türkiye’ye uluslararası alanda puan ve prestij kazandıran Tahıl Anlaşması, 2023 seçimleri öncesi Erdoğan’a her düzeyde verilen maddi ve manevi destek ilk anda akla gelen örnekler. Bunlara son olarak dün Putin’in Türkiye’nin Avrupa için yeni gaz merkezi olabileceği yolundaki sansasyonel açıklaması eklendi. Ama sürprizler bunlarla da kalmayabilir. Söylentiler doğru çıkar mı bilinmez ama belki de sırada doğal gazda indirim, KKTC’ye uçuşların başlaması ve Rusya’nın Lefkoşa’da resmi olmayan bir temsilcilik açması var.
Yalnızlıktan kurtulmaya çalışan Rusların taktik bir adımla rekabeti şimdilik bir kenara bırakarak Türkiye’ye bu kadar “cömert” davranmasının nedeni ise, yaptırımlara katılmayan bölgedeki en önemli NATO ülkesini yanında değilse de yakınında ve Batı’dan mümkün olduğunca uzak tutmak istemesi.
“Havuç ve sopa” diplomaside çok kullanılan bir taktiktir. Öyle görünüyor ki şimdi “havuç” zamanı…