Moscow Times gazetesinde Rusya-İran ve Rusya-İsrail ilişkileri konusunda Ned Garvey imzasıyla yayımlanan analiz:
“İsrail-İran çatışmasının tırmanması üzerine Rusya Dışişleri Bakanlığı, vatandaşlarına hem İran’dan hem de İsrail’den ayrılmaları tavsiyesinde bulundu.
Moskova’nın her iki ülkeyle de ilişkileri bulunduğu için, Rusya’nın bu çatışmaya nasıl dahil olabileceği hâlâ belirsizliğini koruyor.
Moskova, nisan ayında İran ile imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmasını onayladı. Bu anlaşma, her iki ülkenin ortak tehditlere karşı birlikte hareket etmesini öngörüyor; ancak askerî bir ittifak kurulmasını kapsamıyor.
O dönemde Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, parlamentodaki konuşmasında, “Anlaşmanın imzalanması, İran ile askerî bir ittifakın kurulması veya karşılıklı askerî yardım anlamına gelmez” demişti.
Nükleer silahsızlanma ve Orta Doğu uzmanı Hanna Notte, X platformunda yaptığı açıklamada, Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) gibi uluslararası kurumlar aracılığıyla çatışmaya müdahil olmaya çalışabileceğini yazdı.
Notte ayrıca Rusya’nın, bölgesel ve küresel siyasette etkili bir aktör olma isteği doğrultusunda arabulucu rolünü sürdürmeye çalışacağını belirtti. Nitekim, Cuma günü Vladimir Putin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede Rusya’nın arabuluculuğunu önerdi.
Ancak Notte, yılın başlarında Foreign Affairs’te yazdığı bir makalede, Rusya’nın diplomatik başarı elde etmesinin garanti olmadığını belirtmişti:
“Orta Doğu’daki türbülans, Moskova’nın olayları lehine yönlendirmesi için fazlasıyla yoğun ve öngörülemez.”
Aynı görüşü paylaşanlardan biri de, Azerbaycan’daki ADA Üniversitesi Kalkınma ve Diplomasi Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Ruslan Süleymanov.
Süleymanov, “Putin geçen yıl, cihatçılara karşı savaşan Beşar Esad’ı desteklemeyerek zayıflık gösterdi. Artık güvenilir olmadığını açıkça belli ettti. Uygulamada, Rusya İran’a BM Güvenlik Konseyi’nde destek verebilir. Ancak askerî bir yükümlülüğü yok” dedi.
Rusya, Ukrayna’daki saldırılarda kullandığı İran yapımı Şahid insansız hava araçları konusunda ise İran’a artık fazla ihtiyaç duymuyor.
Nükleer politika uzmanı ve Rusya-İran ilişkileri konusunda çalışan Nicole Grajewski, The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Rusya’nın ayda yaklaşık 2.700 insansız hava aracı üretebildiğini, ve bu konuda artık İran’a önemli ölçüde bağımlı olmadığını söyledi.
Süleymanov’a göre, tırmanan çatışma Rusya’nın İran ile stratejik ortaklığına ve İsrail hava saldırılarını eleştirmesine rağmen, Moskova’nın İsrail ile ilişkilerini etkilemeyecek çünkü
“Birçok sorun ve anlaşmazlığa rağmen Moskova, hâlâ İsrail’le ilgileniyor.”
Eski RIA Novosti yorumcusu ve Orta Doğu uzmanı Marianna Belenkaya da benzer bir görüşte:
“İki ülke arasındaki ilişkiler siyah-beyaz değil. Örneğin Rusya, son yıllarda Hamas ile ilişkilerini artırmasına rağmen İsrail’le ilişkilerini istikrarlı biçimde sürdürdü. İsrail de Rusya ile ilişkileri kesmedi, Rusya’ya yaptırım uygulamadı. Bu nedenle iş birliği, en azından şimdilik, eskisi gibi devam edecek.”
Belenkaya, ayrıca “Rusya’nın İran’ın nükleer programı konusunda özel bir endişe duymadığını” da belirtti.
İran ve İsrail arasındaki uzun süreli bir çatışma, küresel enerji fiyatlarında artışa neden olabilir. Bu da, kısa vadede Rusya’nın bütçe gelirlerine olumlu yansıyabilir.
İran nükleer anlaşması üzerindeki belirsizliklerin artması, İran petrol ve gazının küresel, özellikle Avrupa piyasasına girişini daha da geciktirebilir.
Brent petrol fiyatı, pazartesi günü bir önceki haftaya göre neredeyse %10 artarak varil başına 67 dolardan 73.60 dolara çıktı.
İsrail’in İran’daki enerji altyapısına yönelik saldırıları (örneğin gaz işleme tesisleri), İran’ın üretimini sınırlayabilir. İran, başlıca Türkiye ve Irak’a gaz, Çin’e ise petrol sağlıyor.
İran’ın küresel enerji piyasasındaki payı düşük olsa da, bu durum yine de küresel petrol fiyatlarını etkileyebilir.
ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre İran, 2023’te günlük yaklaşık 4 milyon varil petrol üretmiş ve 2024’te günlük ortalama 1.5 milyon varil ihraç etmiş. Bu da küresel ihracatın %3.6’sı demek.
Yatırımcılar, yalnızca İsrail saldırılarından değil, aynı zamanda daha geniş bir bölgesel çatışma ihtimalinden de endişe ediyor. Özellikle enerji tedarik yollarının kesilmesi olasılığı bu endişeyi artırıyor.
Rusya ekonomisi için, enerji gelirleri döviz ve vergi gelirleri açısından hayati öneme sahip olduğundan, bu çatışma kısa vadede ekonomik fayda sağlayabilir.
Rus enerji analisti Igor Yuşkov, İran’ın petrol ihracatının yarı yarıya düşmesi hâlinde fiyatların belirgin şekilde artabileceğini söylüyor.
Özellikle Çin, İran petrolünde bir azalma yaşanırsa Rusya’dan daha fazla petrol almak zorunda kalabilir. Bu, Rusya’nın petrol ve gaz gelirlerinin yaptırımlar nedeniyle düştüğü bir dönemde zamanlaması açısından önemli olabilir.
Ayrıca uzun sürecek bir çatışma, İran nükleer programı konusunda anlaşma sağlanmasını geciktirebilir. Bu da İran’a yönelik enerji ambargosunun devam etmesi anlamına gelir, dolayısıyla İran’ın Avrupa pazarına açılmasını engeller.
Ancak, enerji piyasasında büyük çaplı bir bozulma yaşanacağına dair kuşkular var.
Rusya’nın PSB Bankası analistleri, Orta Doğu’daki gerilimin uluslararası nakliye yollarının (örneğin Hürmüz Boğazı) kapanmasına yol açmayacağını, dolayısıyla fiyat artışının geçici olacağını öngörüyor.
Ayrıca enerji analisti Kirill Rodionov, Orta Doğu’daki günlük 4 milyon varili aşan fazla üretim kapasitesi nedeniyle, fiyatlardaki yükselişin uzun sürmeyeceğini tahmin ediyor. Bu kapasite, İran’ın toplam üretimini aşıyor.”
Fotoğraf: kremlin.ru
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: