Ben Fenerbahçeliyim, benim taraftarlığım şampiyonluk sayılarından veya sahadaki galibiyetlerden gelmiyor.
Ben Fenerbahçe’yi bir felsefe, bir yaşam biçimi ve anlayış olarak görüyorum. Ülkenin gelenek, görenek, modern yaşam, ahlak, saygınlık, vatan, dayanışma, biz gibi kavramlarına sahip çıkan ve giderek sayısı azalan kurumlardan biri Fenerbahçe.
Elbette bir spor kulübünün böyle bir misyon üstlenmesi doğru değil ama şartlar, Fetö kumpası, bu esnada rakiplerinin kumpasa sahip çıkıp, ondan faydalanması böyle bir yönelmeyi tercihe bırakmadı. Elbette bu durum Fetö ile sınırlı kalmadı ve gelişmeler cumhuriyet adına bir tercih oluşturdu, şimdi olumlu olumsuz herkes bu tercihinin sonuçlarını yaşıyor.
Hal böyle olunca Fenerbahçe ülkemizdeki futbol dünyası ve spor medyasının vıcık vıcık, ilkesiz hatta artık Fenerbahçe muhalifi olmayı tercihlerden dolayı bayrak haline getirmiş fırsatçı bir ortama sıkıştırılamaz.
Fenerbahçe stat yapılırken Fetö vardı demeden Fetö gitti ne oldu demez. Fetö operasyonundan kim zarar gördü kim faydalandı demeden başarı demez, kısacası Fenerbahçe ilkesiz, Makyavelist, kazanmak için kimliğini kaybeden olmaz. Bu senin benim kişisel tercihime kalmadı, maalesef yaşam bunu Fenerbahçe’ye görev olarak dikte etti.
Fenerbahçe rakibine saygı duyar dalga geçmez.
Fenerbahçe’nin tek düşmanı Fetö ve Fetöcülerdir, asla rakiplerine saygısızlık etmez, düşmanlık beslemez, onları küçümsemez; bu tavırlar ilkel ve ilkesiz insanların tavrıdır.
Öncelik insana saygıdır, sporun temel amacı insanı yüceltmektir, Fenerbahçe bunun bilincindedir.
Varsın kiralık gazeteciler, Fetöcü savunucular, ilkesiz yöneticiler olsun, varsın yalanı ve hak etmeden kazanmayı amaç haline getirsinler.
Fenerbahçe kazanırken de kaybederken de saygınlığını korur, tarikatların, mafyanın, siyasi gölgelerin arkasına sığınıp rakiplerine saldırmaz.
Onun için şımarmak ve küçümsemek Fenerbahçe’ye yakışmaz.
Kötüden örnek olmaz.