Cuma, 16 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Pozitif psikolojinin gücü

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 4 Nisan 2025 19:54
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

Her istediğimiz hemen gerçekleşsin isteriz. Halk direnişlerinde de böyle olur. Hemen devrim olsun isteriz, hükümet hemen istifa etsin isteriz. Direnişin tüm talepleri bir an önce karşılansın isteriz.

Oysa siyaset isteklerin hızlı tatmininin ötesinde uzun erimli düşünülmesi gereken bir psikolojik savaş sürecidir. Hangi taraf umudunu yitirmiyorsa er ya da geç o taraf kazanır. Hedef hemen kazanmak değil, direnişi uzun erimde ve geniş bir ölçekte dalga dalga örmek olmalıdır. Sevgili devrimci genç dostum, gazlandın, ıslandın, yine de direndin. Hemen olmuyor diye lütfen umudunu yitirme.

İnsanlığın ve Anadolu’nun tarihi direnişler tarihidir. Her zaman irili ufaklı itirazlar olmuştur. Sen İmamoğlu için sokağa çıkmadan önce, daha küçük ölçekli çevre direnişleri vardı. O derya deniz direnişlerin bir dalgası olduğunuzu unutmayın ve geçmiş direnişlerden lütfen ders çıkarın. Gezi’yi daha ayrıntılı bir biçimde inceleyin. Aynı hataları lütfen yapmayın. Orada da kısa erimli düşünüldü, hızla dağıldık. Talepler karşılanmadı, üzüldük ve çekildik. Sen öyle yapma. Bak “Gezi yenildi” sanılır ama etkileri yıllardır sürüyor ve sürecek. Aslında, Gezi yeni başladı; sende devamına erdi ve devamı da gelecek. Gezi’den sonraki bütün protestolarda, çevre protestoları olsun işçi direnişleri olsun, hepsinde Gezi’nin sloganları çınlamadı mı?

68 hareketleri de öyleydi. Yenildi sanılırlar, oysa etkileri sürer. Sen de genç dostum, direnişinin tarihsel bilinciyle hareket et lütfen. Burada İmamoğlu’nun tutuklanması bizi sokaklara yöneltmiş olabilir ama dün İmamoğlu yoktu, yine sokaklardaydık. 15-16 Haziran 1970 işçi direnişini iyi çalış. 30 yıl direnip 3 milyon şehit vermiş, yine de bir kez olsun umutsuzluğa kapılmamış, hep kararlı olmuş onurlu Vietnam halkını her zaman aklında tut. Belki biz de memleketteki adaletsizliklere karşı 30 yıl daha savaşacağız. Yalnızca halkımıza, halklarımıza karşı değil, dünya halklarına ve tüm adalet, demokrasi ve özgürlük hareketlerine karşı sorumluyuz. Biz bu zincirleri kırdığımızda, dünya halkları için umut olacağız.

Bir sözüm de, çok sevdiğim ve karamsarlıkları nedeniyle ayrı düştüğüm dostlarıma: “Durumlar çok kötü” diyorsunuz, “tarihi bir dönemeçteyiz, daha sert bir diktatörlüğe gidiyoruz” diyorsunuz. Lütfen biraz daha tarihsel bakın. Bir kere, unutmayın, Vietnam’ın devrimci gençlerinin dönemeyeceklerini bile bile askere yazılıp cepheye gitmesini hatırlayın lütfen. Onlardan birinin mektubu bugün bir müzede sergileniyor. 1968 yılında cepheye yani kesin bir ölüme giderken şöyle yazıyor Vietnamlı devrimci ve daha 20 yaşında:

“Torunlarımız kalem tutabilsin diye bugün biz silaha sarıldık.”

Bizim de bu uzun erimli düşünme biçimine ihtiyacımız var. Sevgili dostlar, adaletli bir dünyayı belki biz göremeyeceğiz ama torunlarımızın barış ve adalet içinde yaşayabilmesi için savaşmalıyız, kendimiz için değil her zaman, aslen torunlarımız için. Bugün belki yenileceğiz, üstelik defalarca yenileceğiz ama direnişi sözlü ve yazılı tarihle, meydanlarda ve evlerimizde ısrarla kuşaktan kuşağa aktaracağız. Aynısı 12 Eylül’de olmadı mı? Onca baskı ve zulümle sol kitleselliğini kaybedip yaralansa da, yine de geleceğe taşınmadı mı? 1917’yi hatırlayın. Onu hazırlayan süreç 1 yıllık mıydı? 1905 olmasa 1917 olabilecek miydi? Biz Gezi’de o sloganı boşuna atmıyorduk: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! 

Ey “durumlar çok kötü” diyen dostlarım! Herşey bakış açısına bakar. Siz farkında değilsiniz ama bu, iyi halimiz. Artık cin şişeden çıktı. İnsanlar (ve yine Gezi’de olduğu gibi, hiç siyasetle ilgilenmediğini sandığımız insanlar) politikleşiyor, isyan ediyorlar. Bundan daha iyisi nasıl olabilir? Biliyor olmalısınız: Yaşamak direnmektir, sonuçta hepimiz öleceğiz ama önemli olan, son nefesine kadar onurlu yaşamaktır. Bunun için de, sonuç değil, süreç önemlidir. Sonuç ne olursa olsun, mücadele etmek zorundayız. Torunlarımıza ve dünya halklarına karşı sorumluluğumuz var.

Ben size, “en kötü durumu” söyleyeyim: En kötü durum ya da dönem, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından önceki dönemdi. Hatta daha kötüsü de şuydu: Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki yılgınlık. Ben çeşitli kanallardan, yazılarla, çevrimiçi geniş katılımlı toplantılarla vb. insanlarımıza umut aşılamaya çalıştım. Diktatörlüklerde tek adamın genellikle % 99 oy aldığına, bizde ise % 49’un hayır dediğine dikkat çektim. Bu bir başarıydı, ancak öyle olduğuna insanları ikna etmek zor oldu. Psikolojik taktiklerle % 50’nin üzerine çıkılabileceğini biliyordum ama sesimi yeterince duyuramadım. Pozitif düşünceyi devrimci siyasetin bir parçası yapmama izin verilmedi. Hemen hemen herkes yenilgi edebiyatı yapıyordu, zaten bizim solda arabesk kültürden etkilenen çoktur. Bu ülkede bir devrim olmasının temel koşullarından birinin devrimcilerin pozitif psikoloji bilgisiyle donanmaları olduğunu ileri sürüyorum.

Sanıldığının tersine, pozitif psikoloji Polyannacılık değildir; bilimsel temelleri olan bir yaklaşımdır. Her şeyden, önce devrimci siyaset bilimsel bulgulara dayanmalıdır. Karşı tarafla ortak noktamız, bilimsel düşünceye değer vermememizdir. Bunu durdurmak zorundayız. Öte yandan, burada meslek şovenizmi yapacak değilim. Her şeye psikolojik olarak bakmıyorum ve psikolojinin her şeyin çözümü olduğuna inanmıyorum. “Sosyoloji, sosyal hizmet vb. alanlarla bütünleşmiş ve güçlendirilmiş bir psikolojinin verilerini dikkate alırsak daha hızlı yol alırız” diyorum.

Hepinizi devrimci umut, pozitif enerji, sevgi, dostluk ve yoldaşlık duygularıyla kucaklıyorum!

 ulasbasar@gmail.com

Görsel: nbcnews.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale Din, akıl ve vicdan
Sonraki Makale Gençlik susmaz umut tükenmez…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?