Salı, 15 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Piyasadaki canlılığın nedenleri

İnan Özbek
Son güncelleme: 20 Nisan 2025 18:38
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

Ülkemiz iki yılı aşkın süredir yüksek enflasyon sürecine girmesine ve 2021 Eylül’ünden itibaren fiyat artışlarının çok hızlanması sonucunda bugün resmi rakamlarla tüketici enflasyonu %79 seviyesine çıkmış olmasına rağmen toplam talebin yüksek olması ve piyasaların canlılığını koruyor olması bir çelişki gibi gözükse de aslında değil.

Ekonomi biliminin temel yasalarından biri olan ve fiyat arttıkça talep düşer şeklinde formüle edilen “talep yasası“na aykırı gözüken bu durumun birçok nedeni var kuşkusuz.

Öncelikle; fiyatların hızla arttığı ve daha da artacağı beklentisinin geçerli olduğu enflasyonist ortamda, tüketiciler bir ürünü bir daha aynı fiyattan alamama kaygısıyla tüketimlerini öne çekmekte ve kimi üreticiler de stok yapma yoluna gitmekteler ki, bu durum piyasaya canlılık katarken “öne çekilmiş talep enflasyonu” denilen olgunun yaşanmasına ve fiyat artışlarının daha da hızlanmasına neden olmakta.

Yüzde 80’lere yaklaşmış yüksek enflasyona rağmen bireylerin tasarruflarına %17-18 yıllık faiz verilmesi, %60’ın da üzerinde negatif reel faiz anlamına geldiği için kişiler paradan kaçınmakta, tasarruf etmek cazibesini yitirdiğinden tüketimlerini arttırmaktalar.

Öte yandan; yıllık enflasyon %80’lere yaklaşmışken, bireysel krediler olarak konutta yıllık %19- 20, taşıtta %26-27, ihtiyaç kredilerinde de % 35-36’lık oranlar varken, ticari kredi faiz oranları ise örneğin rotatif kredilerde yıllık % 45-50 bandında bulunuyor. Bu kadar yüksek enflasyon rakamları karşısında kredi faizleri oldukça düşük kaldığından, tüketiciler ve firmalar mümkün olduğu kadar kredi kullanarak ürün, ara malı ve ham madde aldıkları için piyasa canlılığını korumakta.

Yüksek enflasyonla hızlı fiyat artışlarının spekülatif bir ortam yaratması ve bu ortamda ihtiyaç olmaksızın fiyat artışlarından kazanç sağlamak amacıyla gayrimenkul, araç gibi unsurların alıp satılmasının hızlanması da piyasaya canlılık katarken, bir yandan da talep enflasyonu olgusuna hız vererek, fiyat artışlarının sürmesine neden olmakta.

Döviz kurlarının çok yükselmiş olmasının teşvik ettiği ihracat yani dış talebin güçlü olması da, yüksek enflasyona rağmen yaşanan piyasa hareketliliğinin bir diğer nedenidir.

Ancak geçen haftalarda, birisi küresel ekonominin dinamiklerinden öteki de kendi ekonomimizden kaynaklanan iki temel nedenle ülkemizdeki mevcut canlılığın sürmesinin zor olacağını söyleyebiliriz.

ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere bir çok merkez bankasının yüksek enflasyonun önüne geçebilmek amacıyla agresif faiz artışına gitmesinin yarattığı durgunluk beklentileri hatta beklentiden de öte kimi somut durgunluk belirtileri, dış talebi yani ihracatımızı zayıflatacak resesyon olgusunun, doğal olarak ekonomimizi yavaşlatacak olması birinci neden.

İçeride ise; ekonomi yönetiminin kur artışlarını frenleyebilmek adına, makro ihtiyati önlem adı altındaki çeşitli uygulamalarla, bankaların kredi kullandırmasının öteki deyişle firmaların finansmana erişimlerinin zorlaştırılmış olması ekonominin hızını ister istemez kesecektir.

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale ‘Hayatta en hakiki mürşit…’
Sonraki Makale Uykusuz’dan ‘yüzde 86’ kapağı…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Kimlik gölgesinde siyaset

İsmail Boy
15 Temmuz 2025
Köşe Yazıları

Babamın ekmeğini hiç yemezdim

Dr. Nevin Sütlaş
13 Temmuz 2025
EditörKöşe Yazıları

Tabağında yemek bırakma arkandan ağlar!

Refet Kayakıran
13 Temmuz 2025
Köşe Yazıları

Bosna’daki cennet ve cehennem

Cenk Başlamış
12 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?