Doç. Dr. Serdar Yılmaz (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29-30 Mart tarihlerinde Özbekistan’a yaptığı resmi ziyaret bölgede ileriye dönük önemli adımların habercisi olacaktır. Zira iki ülke arasındaki ilişkilerin özelikle Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev döneminde her anlamda gelişmesi ve özellikle Türk müteşebbislerin son yıllarda Özbekistan’da ciddi anlamda faaliyet göstermeleri bunun en somut adımlarıdır. Özbekistan-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olan bu ziyaret, Özbekistan’ın ekonomik olarak şu anda Orta Asya bölgesinde en fazla ticareti Türkiye ile yapması hasebiyle daha da önem kazanmıştır. Kurucu Cumhurbaşkanı merhum İslam Kerimov vefat ettiğinde 1 milyar dolar civarında olan ikili ticaret hacmi son 5 yılda 3,5 kat artmıştır. Türkiye 2021’de Özbekistan’ın en büyük 4. ticaret ortağı olmuştur. İki ülke lideri 3.681 milyar dolar olan ikili ticaret hacminin önce 5 milyar, daha sonra ise 10 milyar dolar seviyesine çıkarılmasını hedef olarak koymuşlardır.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ikinci toplantısında konuşan liderler, ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik savunmadan, ticarete, turizmden eğitim ve sağlığa kadar önemli birçok meseleyi ele alıp görüşmenin sonunda iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik 10’a yakın anlaşma imzalamışlardır. Görüşmeler sonucunda varılan anlaşmaların, ikili ilişkilerin yeni bir düzeye; kapsamlı bir stratejik ortaklık düzeyine çıkarılmasını mümkün kıldığını söylemekte fayda vardır. Son dönemdeki doğru dış politika hamleleri, özellikle Rusya-Ukrayna savaşındaki “çıkarlara dayalı dengeli tarafsızlık” turumu ve diplomatik atakları ile küresel sistemin önemli oyuncularından biri olan Türkiye’nin, Özbekistan’ın Orta Asya’da lider ve lokomotif olma tutumunu desteklemesi açısından da bu ziyaret dikkate değerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’e ve onun son 5 yılda ülkede yaptıklarına ayrıca yer vermesi de önemlidir. Çünkü Mirziyoyev ile birlikte ülkedeki insanlar nefes almaya başlamış, basın üzerindeki kontrol gevşetilmiş, siyasi partilerin katılımları ve rolleri artmış, Özbek Meclisi’nin denetim gücü arttırılmış, para politikasının serbestleştirilmesi, yurt dışına seyahat için pasaport sisteminin başlatılması ve emekli maaşlarının nakit olarak verilmesi gerçekleşerek halkın önündeki engellerin çoğu ortadan kaldırılmıştır. Özbekistan turizm açısından canlanmış, yabancı yatırımın ülkedeki yatırımları artmış, uygulamaya konan iktisadî politikalar ile ülkede ekonomik canlanma tesis edilmiş ve neticesinde Özbek halkı geçen yıl mevcut Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’i tekrar seçerek cumhurbaşkanının politikalarını desteklediğini göstermiştir. Mirziyoyev’in başlattığı “Yeni Özbekistan” söylemi geniş kesimlerce destek görmüştür. Mirziyoyev ile birlikte insanlar hükümet organlarına değil, hükümet organları halka hizmet etmeli dönemi başlamıştır.
Özbekistan’da başlatılan kapsamlı ekonomik reformlar bir yandan ülkenin dışa açılması için sağlam bir altyapı oluştururken diğer yandan bu reformlar, Özbekistan’ın açık ve karşılıklı fayda sağlayan dış politikasına da olumlu olarak yansımıştır. Nitekim 1 Şubat 2019 tarihinde Avrupa ülkelerinin de yer aldığı toplam 45 ülkenin vatandaşları için 30 günlük vizesiz seyahat rejimi ilan edilmiştir. Bölgedeki sorunların çözümü için 2016-2018 yılları arası Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Afganistan gibi komşu ülkeler ile sayısız toplantılar gerçekleştirilmiş ve birçok sınır sorunu çözüme kavuşturulmuştur.
Sonuç olarak 2017 yılında Mirziyoyev’in Türkiye ziyareti ile iki ülke ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine yükselmiş ve son 5 yılda yapılanlar stratejik ortaklık kelimesinin temellerini sağlamlaştırmıştır. Vaatler sözde kalmamış, reel adımlar atılmıştır. Ancak yine de yapıcı olarak eleştirilebilecek alanlar mevcuttur. Örneğin Özbekistan’da faaliyet gösteren 2.123 Türk sermayeli şirket vardır. Kamu ve özel sektör olarak şimdiye kadar 6 milyar dolar yaptırım yapmıştır. Türk şirketleri Özbekistan’ın en önemli ekonomik alanı olan maden, gaz ve petrol sektörlerinden ziyade daha çok inşaat ve yiyecek-içecek sektöründeler. Bundan dolayı ülkedeki doğrudan yabancı yatırım oranlarında Türkiye olarak geride kalıyoruz. Özbekistan’a yapılan 349 milyar dolar tutarındaki doğrudan yabancı yatırım tutarında Türkiye sadece 6 milyar dolarlık bir paya sahiptir. Bunu ülke olarak arttırmalı, değerli maden ve yeraltı kaynaklarına yatırımlar yapmalıyız. Özbekistan için vazgeçilmez bir ülke olmak istiyorsak bunu başarmalıyız. Ekonomik bir başarı hikâyesi yazmaya başladık ve bunu neticelendirmeliyiz. Bir konuyu hiç unutmamalıyız: Orta Asya devletleri ile çok daha üst düzey ilişkilerimiz olsun istiyorsak ekonomik bir başarı hikayesi yazmalıyız. Çünkü ekonomik başarılar beraberinde sosyal ve kültürel ilişkileri de getirecektir. Aşağıdaki tablo henüz bunda başarılı olamadığımızın en somut göstergesidir. Bu konuda hiç durmadan, romantik değil reel politikalar üretmeliyiz.
Bilgi ve teknoloji üretemeyen ülkelerin oyun kuramayacağı şiarından hareketle, katma değeri yüksek ürün üretebilmek, yüksek teknoloji ihracatı yapabilmek, kamu diplomasisini çalıştırıp halkların birbirlerini tanımalarına imkân vermek, Türk devletlerinin ticari, ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmasının temellerini bilim ile güçlendirmek, girişimcilik, verimlilik, kişi başı düşen gelir, GSYİH ve insanî gelişmişlik endeksi sıralamalarında yukarıları hedeflemek bu başarı hikâyesinin temel anahtarları olacaktır.