Antalya Arkeoloji Müzesi yıkıldı.
Yerine yeni bir müze yapılıyor.
Bence yanlış.
O arazi ile ilgili kanaatimi baştan belirteyim.
Oraya müze olmaz.
İş merkezi..
Otel..
Turistik tesis…
Bunlar da olmaz. Olmamalı.
Önce şu binadan başlayalım.
Bir bina ne zaman dokunulmazlık kazanır ki?
Demir, çimento, kum, ahşap, fayans, cam, çelik neden kutsanır?
Bu sorunun bir istisnası var mı?
Elbette.
Asırları deviren muhteşem yapılar..
Bir geleneği, bir kültürü, bir yaşam biçimini anlatan binalar.
Muazzam işçilik ürünü köprüler, saraylar, ibadethaneler.
Antik tiyatrolar.
Kaldı ki, bu bina antik kategoride de değil.
Bir Aspendos değil.
Bir Kaleiçi evi değil.
Bir sur değil.
Bir kale değil.
O halde ne?
Halkın müzesi mi?
Şehrin nüfusu 4 milyon. Hemen birkaç adım ötede 70 bin öğrencisi ve binlerce akademisyeni ile üniversite. Ama 2024 yılı ziyaretçi sayısı 175 bin. Bunun da en az yarısı okul gezileri ile gelen öğrencilerden oluşuyor.
Tuhaf.
Acı.
Ayıp.
Size minik bir Avrupa ülkesinin yine minik bir kentindeki müzeden bir sayı vereyim.
Belçika.
Brugge kentinin nüfusu 120 bin.
Geçen yıl müzesini 890 bin kişi ziyaret etmiş.
Antalya Müzesi’ne ilgi neden düşük?
Açık bir gerçek var; Müze artık kentin çeperinde kaldı.
Sosyal ve kültürel trafiğin aktığı yerlere uzak.
Ulaşım zor.
İnsanlar araçları ile gelse, yeterli park alanı yok.
Turizm bölgelerinden ulaşım neredeyse olanaksız gibi. Otobüsler gelse, müzenin önündeki caddede manevra yapacak ya da park edecek yer bulmak zor.
Ama mutlaka bir çözüm bulmalı ve Antalya Müzesi’ni, 15 milyonluk turist trafiği ile buluşturmalıyız. İnsanların bu eşsiz antik mirası görmeden kentten ayrılması çok üzücü.
Antalya antik mirasını dünyaya açmalı
Antalya’nın antik zenginliği, en az deniz, güneş ve kum kadar güçlü bir tanıtım değeridir ve artık biz bu kente gelen turisti bu değer ile buluşturmak zorundayız.
Bu kente misafir olup ülkelerine dönenler, tatil anılarına mutlaka müze ziyaretini de eklemeliler. Çevrelerine müzemizi ballandırarak anlatmalılar.
Yurt dışına gittiğinizde, hiç Antalya Müzesi ile ilgili soru duydunuz mu?
Kentteki otellerde hiç müzeyi soran turist var mı?
Yok.
Olması gerekmez mi?
Haberlerinin olmaması onların ayıbı mı?
Peki çözüm?
Antalya-Alanya hattında ortalama 10 milyon turist konaklıyor.
Bu devasa kitleyi taşıyan bütün vasıtalar Antalya EXPO arazisinin önünden geçiyor.
Bu arazi..
Kent merkezine 25 kilometre..
Kundu-Lara’ya 5 kilometre..
Belek’e 35 kilometre
Manavgat’a 65 kilometre
Alanya’ya 120 kilometre
Kemer’e 60 kilometre.
Şehirden raylı sistem ile kolayca ulaşılıyor.
Gelin. Uluslararası bir proje yarışması açalım.
Hatta, 15 milyon turiste de online anketler ile soralım.
Eşsiz bir müze binası tasarlayalım. Geleneksel ile modernin kucaklaştığı bir konsept yaratalım. Öyle ki, ziyaretçiler asla unutamayacakları bir deneyim yaşasınlar.
Mevcut müze binasında yer olmadığı için depolarda muhafaza edilen eserlerin de sergilenebileceği büyük bir bina yapalım.
Teknolojiyi kullanalım, ziyaretçileri antik çağlar ile buluşturalım.
VR gözlükleri taksınlar ve her bir bölümde, kendilerini o çağlarda hissetsinler.
Yapay zeka artık sınırsız seçenek sunuyor. Bu sayede, antik dönemden gelen heykellerin sahiplerinin sesi bile oluşturulabilir. Ziyaretçiler ile sohbet edebilirler.
Son söz..
Gelin EXPO alanını yaşam ve sanat vadisine dönüştürelim.
Antalya Müzesi de ilk adım olsun.
Müzenin şimdiki yerine ne yapılabilir?
Ona da proje önerimiz hazır.
Antalya’nın binlerce engelli çocuğu var.
Otizmli, smalı, serebral palsili, lösemili.
İlgiye aç.
Eğlenceye hasret.
Denizi ancak hayallerinde görebiliyor.
Onları hayata kazanmak her şeyden daha önemli. Açık konuşalım, o binlerce çocuğu hayallerine kavuşturmak için gerekirse 100 tane müze yıkılsın.
Onlar için bir terapi, oyun, dinlenme ve eğitim kompleksi olmalı.
Bir çocuk tatil köyü kuralım.
O arazi cennete dönsün.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
