Cenevre’de Rusya’nın nükleer silahlarıyla ilgili bir çalışma yürüten bağımsız analist Pavel Podvig’in Moskova’da çıkan Moscow Times gazetesinde yayımlanan makalesinin özeti:
Savaşın başlarında yaşanan birkaç çılgın haftadan sonra nükleer silahlar meselesi arka plana düşmüştü ama Ukrayna’nın dört bölgesinin ilhak edilmesi ve Rusya’nın toprak bütünlüğünü korumak için elindeki bütün araçları kullanma sözü haklı olarak insanları endişelendirdi ve konu tekrar su yüzüne çıktı.
Şimdi uzmanlar ve politikacılar açıkça “Rusya’nın nükleer tehdidi”den söz ediyor ve nükleer silahların gerçekten kullanılması durumunda ne yapılması gerektiğini tartışıyor.
Nükleer savaş tehlikesi tabii ki ciddiye alınmalı ama şu anda o aşamadan birkaç adım gerisindeyiz. İşleri o noktaya gelmesini engellemek için de yapabileceklerimiz var.
Her şeyden önce karşı karşıya olduğumuz tehdidi iyi anlamalıyız. Rus yetkililer “Batı’nın saldırısına uğrarsak kendimizi savunuruz” diyerek aslında hep aynı şeyi söylüyor. Putin’in “toprak bütünlüğümüzü koruruz” açıklaması da ”nükleer şantaj” yapanları hedef alıyor.
Bu açıklamaların hepsi Rusya yönetiminin Batı ile var olma savaşı içinde bulundukları inancıyla örtüşüyor. Böyle bir durumdaki güçlü bir lider doğal olarak ülkesini her yolla koruma sözü verir. Yani Ukrayna’ya karşı nükleer silah kullanmak bu söylemle çelişir. Gerçekten de hiçbir Rus yetkili Ukrayna’nın böyle bir saldırının hedefi olacağını söylemedi. Elbette resmi açıklamaların çok fazla bir değer taşımadığını biliyoruz ama tümüyle anlamsız olduklarını da söyleyemeyiz.
Bir liderin küresel kapışmada ülkesini savunma sözü vermesi başka bir şey, ordusu cephede kötü performans gösterdiği için nükleer silaha başvurması başka bir şey. İkisi arasında büyük fark var. Zaten iş nükleer silah kullanmaya gelince söylemlerin tümüyle değiştiğini göreceğiz. Bu aşamada değiliz.
Henüz ulaşmadığımız bir diğer aşama, nükleer silahların fiziki olarak hareket ettirilmesi. Böyle bir savaşta kullanılabilecek nükleer silahların hepsi şu anda depoda.
Nükleer silah kullanmanın belirli prosedürleri var. Eğer Kremlin gerilimi daha da tırmandıracak böyle bir adım atmaya karar verirse zaten kendisi bunun görülmesini, duyulmasını isteyecektir. Rusya’nın nükleer silahlarını tuttuğu yerler biliniyor ve yakından gözleniyor. Batılı istihbarat örgütleri şu ana kadar herhangi bir hareketlenme belirlemedi.
Elbette nükleer silah kullanma kararının alındığı anı belirlemek çok zor ama Rusya’nın nükleer doktrini açıkça bu kararın sadece devlet başkanı tarafından alınabileceğini söylüyor. Putin’in bu konuda elinde açık çek var görünse de gerçekte durum o kadar basit değil. Putin’in böyle bir emir vermeden önce atması gereken bazı adımlar var.
Bunlardan ilki, Rusya’nın askeri doktrininin nükleer silahların sadece devletin varlığını tehlikeye düşürecek bir saldırıya karşı kullanılabileceğini belirtmesi.
Elbette Kremlin’in kendi doktrinine harfiyen bağlı kalacağını varsaymak akıllıca olmaz ama şimdiye kadar yapılan açıklamalara bakılırsa bu pozisyonda bir değişiklik olmadı.
Batı açıkça Rusya’nın varlığını tehlikeye atmak gibi bir amacı olmadığını açıklayarak bu sınırın aşılmasını engelleyebilir.
Başka bir konu da, hangi nükleer silahların kullanılabileceği meselesi.
Çoğu uzman nükleer silahların cephede, özellikle Ukrayna savaşında elde edebileceği askeri başarının sınırlı olduğunu düşünüyor.
Bu durumda geriye, Hiroşima ve Nagazaki’de olduğu gibi stratejik bir amaçla kullanılması yani Ukrayna’yı teslime zorlayacak bir şok yaratma seçeneği kalıyor.
Bunun başarılı olabilmesinin yolu gerçekten şok etkisi yaratmasından yani sivilleri hedef almasından ve büyük can kaybına yol açmasından, yüz binlerce değilse de on binlerce kişinin ölmesinden geçiyor.
Böyle bir saldırıyı düşünen birinin sadece çizgiyi aşması değil, onun çok ötesine geçmesi gerekir. Bu durumda nükleer saldırının tüm dünyaca kınanacağına ve Rusya’nın tümüyle tecrit olacağına kuşku yok.
Son aylarda yaşananlar hiçbir seçeneğin dışlanamayacağını, hâlâ ortada belirsiz bir durum olduğunu gösterse de sınırın aşılmamasını sağlamak bize bağlı. Politikacılar, uzmanlar, medya ve kamuoyu nükleer silah kullanmayı düşünmenin bile kabul edilemez olduğunu gösterebilir, göstermeli de.
Nükleer uçurumdan birkaç adım uzaklıktayız, o birkaç adımın atılmamasını sağlamak bizim elimizde.