Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Neden kışın ortasında yılbaşı kutluyoruz?

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 28 Aralık 2022 18:06
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ali Rıza Sığırcı

Eski dönemlerdeki tüm düzenlemeler güneşin dönümüne göre ayarlanmıştı. O yüzden belli günlerin tespiti gerekmiştir. Örneğin ekinoks (gün-tün eşitliği) bunlardan biridir. Çok uzun süre, 21 Mart yılbaşı olmuştur. Bunun altında yatan neden de, o günden sonra artık güneşin “galebe” çalmasıdır. Günlerin uzaması demek, doğanın uyanmaya başlaması, ürünlerin yetişmesi, kısacası bereket gelmesidir.

Tahminlerimizin çok ötesinde gelişmiş astronomik bilgileri olan Mezopotamya (Mezopotamya Elence bir kelime olup; mezo: ara-potamos da nehir demektir. kastedilen Dicle ile Fırat nehirlerinin özellikle denize aktıkları bölgedir) halkları-Asur, Elam, Babil, Sümer-bunları eksiksiz biliyorlardı. Her yıl 21 Mart’ta inana ile dumuzi (bizde daha sonra temmuz adını alan tanrı) kutsal evlilikleri olur ve doğa uyanmaya, bereketli olmaya başlardı…

Eski tüm diğer dinler ve medeniyetlerde de yılbaşı bu nedenle 21 Mart olmuştur ve nev (Farsça ve sanskrit: yeni) rûz (gene aynı dillerden-gün) yani yeni gün olarak günümüzde de kutlanmaktadır

Peki nedir bu 1 Ocak-ne alâkası var yılın başlaması ile Fransızca bilen züppe delikanlıların dediği gibi “quelle alâka?..” Çok alâka…

Efendim; nasıl ki ilk ekinoks olan 21 Mart’tan itibaren, gün geceden uzun olmaya başlıyorsa; en uzun gece de büyük önemi haizdir. En uzun gece, güneşin en az olduğu gün olup; o günden sonra dünyaya bereket bahşeden güneş gittikçe daha uzun süreli aydınlık ve dolayısı ile bereket getirerek, güç kazanmaktadır. Bugün de, kuzey yarımkürede 21/22 Aralık’tır… Bugün, karanlığın en uzun olduğu gündür ve ondan sonra “felaha-kurtuluşa” erme süreci başlamaktadır…

Ondan sonra garip bir olay olur ki Mezopotamyalılar bunu da tespit etmişlerdi: 21/22.12 ile 24/25.12 arasındaki 3 gün boyunca günler milimetrik olarak ne uzar ne kısalır ancak 25 Aralık’tan sonra günler uzamaya, geceler kısalmaya başlar…

İşte bu üç gün her din tarafından çok önemsenmiştir ve Mısır’da Horus da, İran’da Mitras da bu üç gün “ölüp” sonradan yeniden dirilmişlerdir… Bu o zamanların ifadesi ile “tanrının 3 gün ölümü (!)” olarak değerlendirilmiştir.

Bu “tanrının üç gün ölümü” fenomeni- İsa’ya da atfedilir- bilirsiniz ki; İsa çarmıhta idam edildikten sonra konduğu mağaradan üç gün geçtikten sonra “dirilmiş”tir…

Şimdi, demek ki en uzun gece tüm eski dinlerde bilinen bir vakıadır. Bir de 3 günlük tanrının ölümü mefhumunu eklersek buna “gerçek anlamda günlerin uzaması” 24/25 Aralık’tan itibaren başlar…

“Onu anladık, deminden beri kafa ütülüyorsun kardeşim, sadede gel, nedir bu 1 Ocak?”

Yavaş yavaaaaş- imdiii!

İsa sonuçta bir Musevi. Musevi olan her erkek de sünnet olmak zorunda. Hangi gün?

Bu kesinleşmiş olarak 8. gündür-mecbursunuzdur o gün bir Yahudi olarak oğlunuzu sünnet etmeye, çok ölümcül bir hastalığı yoksa..

24/25 Aralık gecesi doğduğu iddia edilen bu tarih 300 küsur yıl sonra İznik Konsilinde “tespit” edilen yani daha önceki “tanrıların” gününden ve en uzun gece fenomeninden yararlanılarak uydurulan gün; İsa’ya da uygun görülmüş. Eh İsa da bir Yahudi olarak doğduğundan, 8. gün yani 1 Ocak’ta “sünnet” edilmiştir…

“Hadi yaaaa” demeyin..

Yılbaşında yani 1 Ocak’ta aslında gene Museviliğe ait bir “farz” sonucu Hz. İsa’nın bir Musevi olarak sünnetini kutladığımızı unutmayalım.

Nasıl bizde epey çok sayıda- gerçekten hangisinin o camiyi daha cazip hale getirmek için olduğunu bilemeyeceğim-Kakal-ı Şerifler veya Peygamberimize ait olduğu iddia edilen emanetler varsa- Orta ve Yakın Çağ’da 20’ye yakın kilise, İsa’ya ait olduklarını iddia ettikleri “kutsal sünnet derisi” (sanctum praeputium) bizdedir” diye ilan etmiş ve insanlar akın akın o kiliselere gelmiştir…

Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale 2022’nin en iyi 20 filmi
Sonraki Makale Sarmallar ekonomisi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Teriniz kuruduğunda umudunuz bittiğinde…

Dr. Nil Gönce
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler…

Gürsel Demirok
26 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?