Mutluluk, insanın kendisini huzurlu, iyimser hissetme halidir ve mutlu olmanın göstergesidir.
Bunun tersi durum ise kişinin mutsuzluğunun ifadesidir. İnsan hayattan zevk almıyor, kendisini içe ya da dışa dönük olarak iyi hissetmiyorsa mutsuzdur.
Peki hiç merak ettiniz mi, neden yıllardır Finlandiya ve diğer İskandinav ülkeleri en mutlu insanlar araştırmalarında ilk sıralarda yar alıyor?
Dünya Mutluluk Raporu’na göre Finlandiya üst üste yedinci kez dünyanın en mutlu ülkesi olarak tescil edildi.
Finlandiya, Danimarka, İzlanda ve İsveç’in mutluluk raporunda ilk sıralarda yer almasının sebebi bu ülke insanlarının kurallara uyarak ve başkalarının haklarına saygı göstererek özgürce bir yaşam sürebileceği fikrini kabül etmiş olmalarıdır.
Bu konuda devletin insanına sağladığı güven ortamını gözardı etmemeliyiz.
Haliyle İskandinav ülkelerinde güven ve huzur ortamı olunca görsel sanatlar, mimari, müzik, sinema ve teknoloji ve tasarım alanında yapılan çalışmalar ileri düzeye ulaşma fırsatını bulmuş.
Özellikle bu ülke vatandaşları beklentilerine cevap aldıkları için mutlular. Mutluluk beklentilerle doğru orantılıdır. Beklentiler gerçekleştikçe insanın mutluluğa ulaşması daha kolay oluyor.
Mutluluk; insanların kendilerine en yüksek amaç olarak koydukları bir değerdir.
İskandinav ülkelerdeki doğa, ekonomik refah, gelişmiş sağlık hizmetleri, cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet ve adil gelir dağılımı insanların mutluluğuna mutluluk katıyor. Bu ülkelerde bireysel özgürlükler, örneğin internet erişimi gibi haklar en üst düzeyde olduğundan dünyanın her tarafı ile iletişim halindeler.
Sören Kierkeegard, “Mutluluk, umutsuzluğun en büyük saklanma yeridir. Hayat, çözülmesi gereken bir problem değil; yaşanması gereken bir gerçekliktir” der.
Bu ülke vatandaşları mutluluğa dair bütün şifreleri çözmüşler. Demokratik bir toplum, özgürlük, eşitliğe değer verilmesi, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi bireylerin mutlu olması için gereken ortamı oluşturuyor.
Mutluluk tarihi ve kültürel gelişmelerle değişebilen bir kavram olsa da en önemlisi insanın mutluluğudur.
Sokrates’e göre, erdemli ve ahlaklı yaşayan birey mutlu olur.
Epikür mutluluğu dünyevi boyutlara indirgemiş. İbn-i Sina, “Dünyevi olandan uzak durdukça insan mutlu olur” demiş.
Aziz Thomas Aquinas mutluluğun anahtarını Tanrı-din ilişkisine bağlamış. İngiliz sosyal psikolog Marie Jahoda iyi hissetmeyi “zihinsel sağlık” olarak tanımlamış. Nietzsche, “Mutluluk sürekli bir iyi hissetme durumu” demiş.
Psikiyatr Viktor Frankl’e göre mutluluk hayatın içinde bir anlam arayışıdır.
Psikolog Abraham Maslow “İnsan kendini gerçekleştirebildiği sürece mutlu olabilir” demiş.
Fark edilirse mutluluk herkesin arzuladığı bir amaç. İnsanın gönülden istediği, tercih ettiği, ona ulaşmaya çabaladığı bir duygu. Mutluluk insanın hem erdemli bir tercihi hem de erdemli bir eylemidir. İnsanlar mutluluğun nedenlerinin zihinlerimizin içinde değil, dış dünyada olduğunu sanırlar. Oysa ki mutluluk bizim içimizde.
Mutluluğa ulaşma yolunda aklın çok büyük önemi vardır. Bir şeyi ne için yaptığımızı bilmemiz, onu neden tercih ettiğimizin farkında olmamız ancak akılla, düşünmeyle ve mantıklı davranışlarda bulunarak mümkündür. Çünkü mutluluğa götürecek yolda erdemli ve bilinçli eylemlerde bulunabilmek akılla mümkündür.
Mutluluk söz konusu olduğunda felsefe nasıl mutlu olunacağını değil, mutluluğun ne olduğunu öğretir. Dünyanın en mutlu insanın yaşadığı Finlandiya’nın bir sosyal refah toplumu olmasının altında yoklukta ve bollukta mutlu olabilme anlayışını benimsemek yatar.
Finlandiyalıların meşhur bir atasözü vardır: “Mutluluk yoklukla bolluk arasındaki yerdir.”