Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Muhalefete düşen görev…

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 18 Ekim 2024 20:02
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“Gelecek-Saadet Grubumuzun, ülkemizde gerçek manada bir adalet reformuna katkı sunmak, konuyla ilgili önemli sorunların tespiti ve sorunlara yönelik gerçekçi çözümlerin belirlenmesi amacıyla TBMM’ye sunduğu Meclis Araştırma Önergemiz, Ak Parti-MHP oylarıyla reddedildi!”

Gelecek-Saadet Grubu tarafından yapılmış bu açıklama. Sosyal medyada okudum açıklamayı ve düşündüm: “Bu önerge sadece bu Grup yerine TBMM’deki Cumhur İttifakı dışındaki partiler tarafından ortaklaşa sunulsaydı böyle kolaylıkla reddedilebilir miydi?”

Meclis’teki muhalefet partilerinin kimi konularda ortaklaşa hareket etmelerinin daha çok etkili bir muhalefet tarzı olacağını düşünüyorum. Muhalefet partilerinin aralarında istişare ederek halkın gündeminde olan konularda ortak önergeler sunmalarının daha çok ses getireceğine inanıyorum. AKP-MHP ortaklığının bu tür önergeleri reddederken daha zorlanacağına inanıyorum. Bakanların da, muhalefet partilerinin ortak yönetecekleri sorulara yanıt verirken daha özenli ve dikkatli davranacaklarını düşünüyorum.

Mevcut Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde yasamanın güçsüzlüğünden yakınıyoruz. Yürütmeye karşı denetleme, sorgulama görevini yeterince yapmadığından yakınıyoruz. Yakınmayı bırakıp bu koşullarda yasamanın etkisini, gücünü artırma yolları araştırılmalı. Kimi konularda muhalefetin ortak hareket etmesinin Meclis’teki ağırlıklarını, etkilerini  artırabilecek bir yol olarak görüyorum.

Demokratik sivil toplum kuruluşlarından oluşan “Parlamento dışı muhalefet” de TBMM’de muhalefetin ortak hareket ettiği konularda desteğini esirgemeyecektir. Bu şekilde iktidar kendisini daha büyük baskı altında hissedecektir. Sorunlarının bu şekilde gündeme getirildiğini, iktidarın baskı altına alınmaya çalışıldığını gören yurttaşlarımızın da bu ortak harekete desteği, ilgisi artacaktır.

Yurttaşlarımız ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde zor koşullar altında yaşamlarını sürdürmekte. Bu koşullar sosyal bunalımları da tetiklemekte. Yurdun her köşesinden iç karartıcı haberler gelmekte. AKP iktidarının “gidici “olduğunu hissettiğini ve devleti artık “yönetemediğini” düşündüğü söyleyen bir yurttaşımız şöyle yazmış :

“Deprem bölgesinde konteynerde yaşayan bir yakınım, bulunduğu şehirde uyuşturucu kullanımının ve özellikle gençler arasında fuhuşun yaygınlaştığını, metamfetamin maddesinin kullanımının çok yaygın olduğunu, işsizliğin yoğun olduğunu, rezerv alan diyerek milletin malına çöküldüğünü, hafriyatın henüz tam kaldırılmadığını, Ankara’nın bu durumu göremediğini söylüyor.”

Deprem bölgesinde yaşayan yurttaşımızın sıraladığı sorunlar başka illerimizde de gözleniyor. Sosyal çürümüşlük her yerde. Şehirlerde yaşayan yurttaşların çoğu umutsuz ve öfkeli, yarınların daha da kötü olacağını düşünüyor. 22 yılda mevcut sorunlara çözüm getiremeyen iktidarın bundan sonra da getiremeyeceği kanısında. AKP’nin iktidarını uzatmak amacıyla aldığı “palyatif” tedbirlerin yurttaşın derdine deva olmayacağını, halkın gerçek sorunlarının önemsenmediğini düşünüyor.

Öfkeli bir yurttaşımız şöyle yazmış:

“Bir insan 7’sinde neyse 70’inde de odur. 22 yıldır iktidarda yeni mi aklına geldi demokrasi? Kendimizi kandırmayalım…”

Tabii farklı düşünen, iktidardan umut kesmeyen, düzenden memnun yurttaşlarımız da mevcut. Ekonominin düze çıkacağına, istikrarın sağlanacağına inanan insanlarımız da mevcut. “Yeni anayasa masasına doğru” başlıklı yazımın bir yerinde şöyle demişim:

“Öngörüldüğü şekilde yeni bir anayasa veya mevcut anayasanın büyük ölçüde gözden geçirilmiş metni Meclis’ten geçerek, halkın desteğini alsa bile, yapılacak seçimlerin sonuçları hiçbir parti ve cumhurbaşkanı adayı için ‘çantada keklik’ değil. Özellikle cumhurbaşkanı adayları kimler olursa olsun, sonucunu bugünden kestirmek olanaksız. O zamana kadar köprünün altından çok sular akar. Bakarsın yapılan planlar ters teper. Bakarsın ekonomik sıkıntılardan bunalan  Anadolu seçmeni  bu kez ‘yetti gayrı, yıllardır taşıdığın bayrağı bir başkasına devret. Kalan ömrünü ailene, torunlarına hasret’ der. Bakarsın  Kürt kökenli yurttaşlarımız da bu koroya katılır… Veya bakarsın ‘hizmetlerine doyamadık, Allah uzun ömür versin. Millet için çalışmaya devam etsin’ der. Seçmenin ne diyeceğini zamanı geldiğinde göreceğiz.”

Bir yurttaşımız yazdığım bu ihtimallere atıfla, “Yurdumuzdaki seçmen profili maalesef son cümledeki ihtimali gerçekleştirecek gibi görünüyor” demiş. Geçmiş deneyimler ışığında yurttaşımızın öngörüsü doğru olabilir. Bakarsın seçmen bu kez farklı bir tutum da sergileyebilir. Zamanı gelince göreceğiz seçmenin tercihini.

Bu aşamada muhalefete düşen, stratejik düşünmek, stratejilerini iyi belirlemek olmalı. Günübirlik, günü kurtarmak amaçlı demeçlerle yetinilmemeli, stratejik açıdan düşünülmüş, taşınılmış, seçmenin güvenini kazanacak bir muhalefet tarzı belirlenmeli. İktidarın, onca çözüm bekleyen sorun varken, neden yeni anayasa konusunda bu kadar ısrarcı davrandığını iyi analiz etmeliler..

Muhalefet partileri  TBMM’de etkili bir muhalefet sergilemeliler. Kimi konularda ortak hareket etme, halkın önde gelen sorunlarıyla ilgili ortak önergelerde bulunma, ortak açıklamalar yapma bu bağlamda değerlendirilmeli…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Doğuş’ta tenkisat iddiası
Sonraki Makale TSYD’ye kayyım atandı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Gıda güvenliğimiz tehlikede mi?

Yıldırım Aktuğan
13 Ekim 2025
*Serbest Kürsü

İki sessizlik arasında Orta Doğu

Metin Duyar
13 Ekim 2025
EditörSerbest Kürsü

İnsan adaleti mi doğa adaleti mi?

Tijen Zeybek
12 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Erdem, cehalet ve ihtiras

Melek Ay
12 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?