Bağımsız Rus gazeteci Pyotr Kozlov’un Moscow Times gazetesinde yayınlanan analizi.
“Kremlin, İsrail-İran çatışmasının patlak vereceğini öngörememesi nedeniyle krize nasıl yanıt vereceğini bulmakta zorlanıyor.
Her iki ülkeyle de ilişkilerini sürdüren Rusya, Ukrayna savaşına saplandığı için İsrail’in bu denli cüretkâr ve tehlikeli bir adım atmasını beklemiyordu. Kaynaklara göre bu adım, Tahran’daki rejimin hayatta kalma ihtimalini bile tartışmalı hâle getirdi.
Ayrıca Kremlin, kendisini “barış yapıcı” olarak tanıtan ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun baskısına boyun eğerek müdahil olmasını da beklemiyordu.
İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirdiği yönündeki iddialar üzerine, düşmanı İran’ın altyapısını, füze savunma sistemleri ve nükleer tesislerini hedef alan hava saldırıları başlattı. İki ülke arasında ikinci haftasına giren hava savaşı yüzlerce insanın, aralarında İran askeri liderlerinden üst düzey isimlerin ve sivillerin de bulunduğu çok sayıda kişinin ölümüne yol açtı.
Kremlin dış politikası hakkında bilgi sahibi emekli bir üst düzey yetkili şunları söyledi:
“Trump’ın alışılmadık davranış biçimine ve barışçıl imajını koruma arzusuna inanmıştık. İran’ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmasa da azaltacak geçici bir çözüm bulmasını sağlayacak bir ara formüle gideceğini ummuştuk. İsrail saldırısını önlemeye çalışacağını düşünüyorduk…”
Eski bir Rus diplomat ise bu değerlendirmeye katılmadı ve Kremlin’in bölgedeki dinamikleri yanlış okuduğunu savundu:
“İsrail, komşu ülkelerdeki düşman güçleri birer birer ortadan kaldırdı, ardından Şam rejimi düştü ve Golan Tepeleri’ni aldı. Sıranın İran’a geldiği belliydi.”
Hükümete yakın bir kaynağa göre Kremlin, Trump’ın uzlaşmaya açık tutumu ve İran’ın son dönemdeki esneklikleri nedeniyle Tahran’ın konumunu görece istikrarlı olarak değerlendiriyordu. Bu yetkiliye göre. “İran, uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmayı değil ama azaltmayı görüşmeye hazırdı.”
Dışişleri Bakanlığı’na yakınlığıyla bilinen Valday Tartışma Kulübü’nden analistler, İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) ve Kapsamlı Ortak Eylem Planından (JCPOA) çekilme ihtimali ile yeni yaptırımlar gibi riskleri öngörmüştü. Ancak İsrail’in doğrudan askeri saldırısı ve hele ki İran’da rejim değişikliği olasılığı “son derece düşük ihtimal” olarak görülüyordu.
Bir Valday yetkilisi, “Bu senaryoya çok düşük bir olasılık atfedilmişti” dedi.
Ancak olaylar hem Tahran hem de Moskova için en dramatik ve yıkıcı biçimde gelişti. Emekli Kremlin yetkilisi, “Tahminlerimiz tutmadı. Yine de durum istikrara kavuşabilir” diye konuştu.
Kremlin’in dış politika ekibine yakın iki kaynak ise, Rusya’nın zor durumdaki müttefikini desteklemek istese de tek başına hareket edecek gücü bulunmadığı görüşünde.
Bir Rus diplomat, “İsrail ve İran’ı tekrar müzakere masasına döndürmek için büyük diplomatik çaba harcadık ama başarısız olduk” dedi.
İsrail’in İran’a karşı askeri operasyon başlatmasından bu yana geçen sürede, Kremlin acil müzakere çağrısı yapmadı.
Dışişleri Bakanlığı operasyonu eleştiren bir açıklama yayımlasa da, Rusya’nın daha ileri bir adım atacağına dair bir sinyal verilmedi.
En dikkat çeken şey ise, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sessizliği oldu. Bu sessizlik, Aralık 2024’te İran ve Rusya’nın ortak müttefiki Beşar Esad’ın devrilmesine verdiği cılız tepkiyi de andırıyor.
İran’la sadece iki ay önce stratejik ortaklık anlaşması imzalamasına ve Tahran’ın Ukrayna savaşında Rusya’ya insansız hava aracı desteği vermesine rağmen Putin, günlerce herhangi bir açıklama yapmadı.
Bu sessizlik, Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ve Buşehr nükleer santrali projesi gibi iki ülke arasında genişleyen ekonomik iş birliğine rağmen sürdü.
Bir kaynak, “Eğer Rusya’nın gerçekten müdahale edebilecek araçları olsaydı, 2015’te Suriye’de yaptığı gibi Esad’ın rejimini kurtaran hava operasyonları düzenlerdi” dedi.
Ancak üç buçuk yıldır süren Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki azalan nüfuzu nedeniyle Kremlin’in bölgedeki etkisi ciddi oranda zayıfladı.
Yeni imzalanan stratejik anlaşmada bile taraflardan birinin saldırıya uğraması durumunda askeri yardım şartı bulunmuyor.
Eski diplomat Boris Bondarev, şunları söylüyor:
“Moskova’dan İran’a askeri destek vermesi beklenmemeli. S-400 sistemlerinin gönderilmesi bile çok zor. İlk olarak, Rusya’nın elinde ne kadar sistem kaldığı ve bunların kendi hava savunmasından feragat edilerek gönderilip gönderilemeyeceği belirsiz. İkincisi, gönderilen sistemlerin yolda imha edilmesi riski var.”
Diplomatik olarak da Rusya’nın tek başına adım atacak gücü yok. Kremlin, Washington ve Tel Aviv arasında arabuluculuk teklif ettiğinde, Trump alenen reddetti ve Putin’e önce Ukrayna’daki savaşı bitirmesi gerektiğini söyledi.
Emekli bir Kremlin yetkilisine göre, Rusya’nın İsrail üzerindeki etkisi de kalmadı. 2022’deki Ukrayna işgali ve 7 Ekim 2023 Hamas saldırısından sonra İsrail’in Gazze’ye başlattığı operasyon, Moskova-Tel Aviv ilişkilerini sarstı:
“Bağlantılar tamamen kopmadı ama İsrail bizim tavrımızı düşmanca buluyor. Netanyahu artık Putin’i dinlemiyor. Onu etkileyebilecek tek kişi Trump.”
Küresel güçten geriye kalan
Kremlin, pasif tavrına rağmen çatışmanın sonucunu etkilemeye, aynı zamanda Trump’ı kızdırmaktan da kaçınmaya çalışıyor; böylece Ukrayna’daki savaşa karşı sessizliğini sürdürmesini umuyor.
Bir yetkiliye göre Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi küresel güney ülkeleriyle ortak bir barış çağrısı cephesi kurmayı planlıyor:
“Washington’u frenlemesi için Körfez ülkelerinin desteğini kazanmaya çalışacağız.”
Ancak başka bir diplomata göre, “Rusya’nın inandırıcılığı büyük zarar görmüş durumda.
“Ukrayna’da savaşa devam eden bir ülkenin, başka bir yerde barışçıl çözüm önermesi ikiyüzlülük gibi algılanabilir.”
Bazı uzmanlara göre, kriz yine de Rusya’nın çıkarına hizmet edebilir, özellikle de Ukrayna savaşında.
Moskova merkezli Strateji ve Teknoloji Analiz Merkezi Başkanı Ruslan Pukhov, “İran’la birlikte, en çok Ukrayna zarar görecek, Orta Doğu’daki yeni bir savaş, dünyanın dikkatini Ukrayna’dan uzaklaştıracak ve ABD yardımını İsrail’e yönlendirecek” diyor.
Ancak Katar Üniversitesi Körfez Çalışmaları Merkezi’nden Nikolay Kojanov, “Moskova, İran’ı savunmak için somut adımlar atmadıkça, küresel güç olarak imajı büyük zarar görecek” değerlendirmesinde bulunuyor.”
Fotoğraf: kremlin.ru
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: