Salı, 30 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Modern bir distopya

İnan Özbek
Son güncelleme: 17 Mart 2023 00:00
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

20. yüzyılın son yıllarında, uzun süredir devam eden ‘Soğuk Savaş’ bitmiş, komünizm yenilmiş, liberal kapitalizm büyük bir kibirle zaferini ilan etmiştir. Öyle ki kimileri tarihin sona erdiğini, liberal kapitalizmin bundan böyle insanlığın yegane ideolojisi ve yaşam biçimi olacağını haykırmaktadır fütursuz bir öz güvenle.

Tam bu yıllarda hız kazanan küreselleşme olgusu, bilgi teknolojisi eşliğinde ilerlemekte ve bir süre sonra koca dünyayı her an her yerine ulaşılabilen küçük bir köy haline getirmektedir. Büyük şirketler, arkalarına aldıkları güçlü küreselleşme ve kapitalizm rüzgarıyla, bir ahtapotun kolları gibi tüm dünyayı sarmakta, ürettiklerini müthiş bir reklam kampanyası ve özendiricilikle satmaktadırlar. Bu tüketim ve yeniden üretim çarkı küresel şirketleri daha da büyütmekte, insanlarıysa kapitalizmin birer kurşun askeri ya da müşteri yapmaktadır.

Öte yandan tüketimin ve konforun sahte çekiciliğiyle kapitalist bir rüyaya dalmış bulunan insanlar, daha fazla tüketebilmek için sürekli çalışmakta ve didinmekte. Daima kendini yeniden üreten çalışma ve tüketme girdabındaki modern birey gittikçe bilincini yitirmekte, düşünmemekte, kendisine ve topluma yabancı birer robota dönüşmektedir adeta.

Zaman ilerlemekte, inanılmaz güçleriyle devletlerin de üzerine çıkan şirketler ruhlarını fethedip hayatlarını çaldıkları insanları yeni bir tüketim dalgasıyla rehin almakta, bireyler büyük paralar vererek satın aldıkları bilgisayarları ve akıllı telefonlarıyla bütün gün tıpkı bir oyuncak gibi oynamakta, eğlenmekte, girdikleri sanal dünyanın derinliğinde çevrelerinden kopup kaybolmaktadır.

Paranın ve maddenin kutsandığı bu dünyada, bir tarafta sürekli sermayelerini büyüterek güçlenen büyük şirketler, diğer tarafta da çalışan tüketen ve hep daha fazlasını tüketmeye şartlandırılmış insanlar vardır. Toplumların geleneksel değerlerini parçalayan, içlerini boşaltan ve şekilden ibaret kılan bu dev kapitalist makine, hızını daha da arttırarak ilerlemekte ve engel tanımamaktadır.

Doğayı talan eden, nefes almayı gittikçe zorlaştıran, insanları teknolojik oyuncaklarıyla sürekli oynayan birer varlığa dönüştüren bu sistem, aslında yaşamı çok zorlaştırmakta ve insanları gittikçe artan bir şekilde mutsuzlaştırmaktadır.

Paranın diktatörlüğü altında, daha fazla para ve tüketim hırsının kırbacıyla hızlı, her daim meşgul ve mutsuzca yaşayan modern insan, aslında neler olup bittiğini kavrayamamakta, sistemin bir rehinesi olarak yaşamaya devam etmektedir.

Derken günün birinde dünyanın bir köşesinde bir virüs ortaya çıkar. İlk defa görülen bir şeydir ve aşısı yoktur. İnsanlar birer birer ölmeye başlayınca, teknolojinin hayatlarını sarıp sarmaladığı, bir çok şeyi kolayca ve hızla yapabilen, otonom arabaları tasarlayan, yapay zekayı geliştiren ve insanların yaptıkları bir çok şeyi artık robotlar yapabilecek diye övünen kibirli şirket yöneticileri ve tüm insanlar büyük bir şaşkınlıkla ve korkuyla kalakalmışlardır. Paraları, teknolojileri ve sınırsız konforları, bir virüsün karşısında anlamını yitirmiş ve adeta hiçleşmiştir. Korku ve dehşet içinde ne yapacaklarını düşünen insanlar, bütün metalarını ve lükslerini bir yana bırakıp, kendilerini izole ederek korunmaya çalışmaktadırlar.

Ölümler artmaya ve tüm dünyaya yayılmaya başladıkça, modern bireyin korkusu daha da artmaktadır. Maddeden, tüketimden ve konfordan inşa ettiği cam köşkü bir anda darmadağın olmuş, yaşadığı korku ve dehşet onu kapitalist rüyasından uyandırmaya başlamıştır. Adeta kara bir ütopyaya dönüşen bugünkü yaşantımızın, hepimizi ama hepimizi derinlemesine düşündürmesi, neden böyle oldu sorusunu kendimize sordurması ve daha yaşanabilir bir dünyanın kapılarını zorlamamıza vesile olması dileğiyle.

Distopya: Kara ütopya

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale ‘Otoriterlikten totaliterliğe…’
Sonraki Makale ‘Millet İttifakı pragmatik davranır’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

Florida nasıl kurtuluyor? 

Dr. Nevin Sütlaş
28 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Oval Ofis’te görüntü var ses yok

Aydın Sezer
28 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Âşık olmak mı zor âşık kalmak mı?

M. Hakkı Yazıcı
26 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Beklentiler, gerçekler ve iç politika hesapları

Aydın Sezer
25 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?